(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/6312 E. , 2013/14994 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı sol göğsünde sertlik hissetmesi üzerine ultrason çektirdiğini, ultrason sonucunda takip önerildiğini, bunun üzerine ileri tetkiklerinin yapılarak hastalığının teşhis ve tedavisi için davalı hastaneye başvurduğunu, genel cerrahi bölümü doktoru olan diğer davalıya hastalığı ile ilgili şikayetlerini anlattığını, eline gelen sertlikten bahsettiğini, çektirdiği ultrason sonucunu doktora verdiğini, doktorun mamografi tetkikine başvurduğunu, davalı doktorun mamografi sonucunda kendisine kist ve kireçlenme olduğunu, önemli birşey olmadığını 6ayda bir ultrason çektirebileceğini söylediğini, ancak bulunan sertliğin büyüdüğünü ağrı şikayetlerinin başladığını, yeniden davalı hastaneye gittiğini, bu kez ultrason çekildiğini, ileri tetkik önerildiğini, yeniden çektirilen mamografide göğsünde kitle olduğunun tespit edildiğini, biyopsi yapılmasının gerektiğini ancak davalı hastanede bunun yapılamayacağını belirtip, başkabir tıp merkezine yönlendirildiğini, tedavisine ... Gülhane Askeri Tıp akademisinde devam ettiğini, yapılan biyopsi ve MR incelemesinde kitlenin büyüdüğü kanserli hücrelerin lenflere kadar ilerlediğinin tespit edildiğini, ameliyat edildiğini, göğsünün tamamının alındığını, kemoterapi tedavisi almaya başladığını, kanser teşhisinin oldukça geç konulduğunu, erken tanı ile göğüs kaybı olmadan tedavi olabilecekken gerek davalı hastanenin bozuk ve yeterli olmayan ekipmanlarla hizmet vermesi sonucu mamografi tetkikinin güvenli sonuç vermemesi ve gerekse davalı doktorun eksik tetkiklerle tanı koyamamış olması nedeni ile büyük zararlara uğradığını büyük üzüntü çektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.00 TL
maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan rapora göre davalı doktorun hastaya yaklaşımının tıp kurallarına uygun olduğu, davalılara atfedilecek bir kusur bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK"nın 76. maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Davacı yanlış tedavi uygulanması sonucu zarara uğradığı iddiası ile eldeki tazminat davasını açmıştır. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (BK m. 386-390). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK m. 321/1). O nedenle tedaviyi üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor ve hastane, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyide yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri gözönünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir ... gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK"nun 394/1. maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise, doktor ve hastane sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya bakıldığında, dava, davacının eksik tetkiklerle tanı konulmamış olması nedeni ile uğramış olduğu
zararlardan dolayı davalılar aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 11/06/2012 tarihli raporu ile Adli Tıp Uzmanları, İç hastalıkları Uzmanı, Göğüs Hastalıkları Uzmanı ve Genel Cerrahi Uzmanından oluşan bir heyet tarafından durum değerlendirilmiş ve davacının hastaneye ilk başvurduğu zaman yapılan mamografi ve meme ultrasonografisinde tümör tarif eden bir bulguya rastlanılmadığı, bu nedenle 6 ay sonra kontrole çağrıldığı, sonraki başvurduğunda yapılan, meme ultrasonografisi ve mamografisinde malignide şüpheli kitle tespit edildiği bu nedenle ileri tetkik önerildiği 6 aylık periyotlarla takibinin uygun olduğu ilk başvurudaki bulgulara göre davalıların hastaya yaklaşımının tıp kurallarına uygun olduğuna oy birliği ile karar verildiği görülmüştür.
Diğer taraftan davacı, mamografi filmlerinin düzgün okunup değerlendirilmemesinin, kanser hastası olduğunun erken tespit edilememesinin nedeni olduğunu ifade ederek dosya içerisindeki mamografi filmlerinin uzman radyolog hekimler tarafından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporu hazırlayan heyetin içerisinde ise Radyoloji Uzmanı bulunmadığı açıktır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan hususlarla ilgili olarak inceleme yapılmak üzere, dosyanın tomar halinde üniversitelerden seçilecek konusunda uzman özellikle Radyoloji ve Genel Cerrahi Uzmanı bilirkişilere tevdi edilerek taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzim edilmesinin istenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan 24.30 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 4.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.