1. Hukuk Dairesi 2013/1274 E. , 2013/16684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...."in 27.10.2010 tarihinde öldüğü, geriye davacı kızı ile davalı oğlunu bıraktığı,taraflardan başka mirasçısının olmadığı, murisin, adına kayıtlı 2 ve 31 parsel sayılı taşınmazlarını 07.11.1985 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini satış suretiyle davalı oğluna, yine 213 ve 217 parsel sayılı taşınmazlarını da değişik tarihlerde davacı kızına satış suretiyle devrettiği, muris adına kayıtlı bir çok taşınmazın daha olduğu ayrıca davalıya temlik edilen 174 ada 2 sayılı parselin imar uygulamasına tabi tutulduğu ve 3182 ada 2-3-5 nolu parsellerin oluştuğu üç adet parsel tevhit edilerek 3182 ada 12 sayılı parselin oluştuğu ve bu parselde kat irtifakı kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706., 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237. (818 s. Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Hemen belirtmek gerekir ki; miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
Öte yandan, denkleştirmenin miras bırakana ait her bir taşınmazda her mirasçısına pay ya da hak vermesi şeklinde yapılmasına gerek olmayıp, tüm malvarlığında her bir mirasçıya kabul edilebilir ölçüde bir mal veya hak vermesi halinde, miras bırakanın amacının mal kaçırma olmadığı, sağlığında malvarlığını mirasçıları arasında paylaştırma kastı taşıdığının kabulü zorunludur. Öte yandan miras bırakanın mirasçılarına aynı tarihte taşınmaz vermemiş olmasının denkleştirmeyi amaçlamadığı anlamına gelmiyeceği de açıktır.
Somut olaya gelince, miras bırakanın davacıya da taşınmazlar verdiği halen adına paylı ve müstakil olarak taşınmazlar kayıtlı olduğu kayden sabittir. Ne var ki mahkemece savunma üzerinde durulmamış, hükme yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca yukarda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda araştırma yapılması, daha önce dinlenen tanıklar yeniden çağrılarak bilgilerine bavurulması, yerinde yeniden keşif yapılarak muris tarafından davacıya temlik edilen 89 ada 213 ve 217 sayılı parsellerin akit ve dava tarihindeki değerlerinin saptanması, davacıya temlik edilen taşınmazlar ile davalıya temlik edilen taşınmazların kıyaslanması, miras bırakan ile davacı arasındaki beşeri ilişkilerin belirlenmesi toplanan ve taplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip miras bırakanın gerek irade ve amacının duraksamaya yer vermiyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de 12 sayılı parselde kat irtifakı kurulduğu halde bu husus gözardı edilerek kaydı kapatılan parsel üzerinden iptal kararı verilmesi de isabetsizdir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.