Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/174
Karar No: 2021/163

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/174 Esas 2021/163 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/174 E.  ,  2021/163 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı TCK"nın 188/3-4, 62, 52, 54 ve 63. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis ve 2.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, müsadereye ve mahsuba ilişkin Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.04.2016 tarihli ve 272-162 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.12.2016 tarih ve 1975-8718 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.01.2017 tarih ve 243999 sayı ile;
    "...16.06.2015 tarihinde saat 15.45"de düzenlenen görüşme tutanağına göre, 16.06.2015 tarihinde saat 12.45"de, isim ve irtibat bilgileri kayıtılı x muhbirin verdiği ihbar bilgisinin, 254982 sicil numaralı emniyet amirince, Narkotik Suçlar Şube Müdürlüğüne bildirildiği,
    16.06.2015 tarihinde saat 17.25"de düzenlenen tespit tutanağına göre; üzerinde yüklü miktarda uyuşturucu madde bulunduran ... isimli şahsın, ... plakalı araçla, Sosyal Evler civarından Mardin yoluna çıkış yapacağının, 16.06.2015 tarihinde, saat 13.30"da bildirilmesi üzerine, çalışma yapılabilecek yeterli zaman ve bilgi olmadığı için saat 13.45"de Mardin yolu üzerinde önlem alındığı belirtilerek, saat 14.20"de bahsedilen aracın uygulama noktasına gelmesi sonrasında, yapılan aramada sanık ..."ın üzerinde suç unsuruna rastlanılmadığı, şoför koltuğunun altında ise peçeteye sarılı poşet içerisinde, 10 adet folyo içinde toplam 1.9 gram kokain, 50 adet ekstazi, 4 adet jelatin içinde toplam 7.6 gram esrar, 9 adet jelatin içerisinde toplam 25 gram esrar ele geçirildiği anlaşılmıştır.
    Uyuşturucu maddeler sanığın aracı içerisinde ele geçirilmiştir. Sanık suçu kabul etmemekte, çalıştırdığı iş yerindeki rant sebebiyle kendisine komplo kurulduğunu belirtmekte, olay günü aracını ve anahtarını ..."un çalıştığı otoparka bıraktığını, anahtarın yarım saat sonra kendisine getirildiğini savunmaktadır. Tanık ... ise, anahtarın kendisinde toplam beş dakika kalmadığını belirtmektedir. Sanık anlatımları ve dilekçeleri karşısında, Yerel Mahkeme 22.12.2015 tarihli oturumda, muhbirin dinlenmesine karar vermiş, bunun için 19.01.2016 ve 25.02.2016 tarihli oturumlara talikler yapmış, 25.02.2016 tarihli celsede tutanağa açıklama yazılarak, vazgeçme kararı kurmadan duruşmaya devam etmiş ve hüküm kurmuştur.
    Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünün 21.10.2015 tarihli yazısına ve 06.04.2016 tarihli tutanağa göre, muhbir güvenlik amacıyla bilgi vermek istemediğini bildirmiştir. Ancak; tüm dosya kapsamı ve sanık savunması değerlendirildiğinde, Yerel Mahkemenin ara kararında olduğu gibi muhbir beyanına ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir.
    08.02.2008 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 5728 sayılı Kanun"la 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun"un 27. maddesinin yürürlükten kaldırılması karşısında, bu tarihten sonra suçu ihbar eden kişilerin, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar dışında, kimliklerinin gizli tutulmasının mümkün olmadığı ve rızaları aranmaksızın gerektiğinde tanık olarak dinlenebilecekleri dikkate alınmalıdır.
    Bu sebeple, 16.06.2015 tarihli olay ve yakalama zabtında ve 16.10.2015 tarihli görüşme tutanağında belirtilen, olayı ihbar eden kişinin tanık olarak dinlenmesi, daha sonra tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği düşünüldüğünden, eksik araştırma ile hüküm kurulduğu kanaatine varılmıştır." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Dairesince 26.01.2017 tarih ve 67-142 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının, bu bağlamda muhbirin tanık olarak dinlenmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    16.06.2015 tarihli olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı ile aynı tarihli Cumhuriyet savcısı ile görüşme formuna ve kolluk tarafından düzenlenen ön inceleme raporuna göre; Diyarbakır İl Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince, uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna yönelik olarak 16.06.2015 tarihinde Diyarbakır ili genelinde yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde; Şaban Eşşiz adlı şahsın, saat 13.30 sıralarında ... plakalı araçla Sosyal Evler civarından Mardin Yoluna çıkış yapacağı, adı geçenin üzerinde yüklü miktarda uyuşturucu madde bulunduğu bilgilerinin elde edildiği, görevlilerce konunun doğruluğunun araştırılabilmesi için şahıs ve araç hakkında yeterli zaman ve bilgi olmadığının değerlendirilmesi üzerine, söz konusu şahsın yakalanması amacıyla saat 13.45 sıralarında Bağıvar Köprüsü istikametinde, Mardin Yolu üzerinde bulunan Kamışlo Bulvarı ile Şehitlik kesişiminde ve ayın yol üzerindeki Sosyal Evler kavşağında gerekli tertibatların alınıp beklenilmeye başlandığı, saat 14.20 sıralarında ... plakalı, gri renkli, Citroen Nemo marka aracın Sosyal Evler yönünden Mardin Yoluna çıkıp uygulama noktasına yaklaştığının görüldüğü, içinde sürücüsü dışında kimsenin bulunmadığı aracın kontrol noktasında durdurulduğu, görevlilerce polis tanıtma kartları gösterildikten sonra yapılan kimlik kontrolü sonucu araç şoförünün sanık ... olduğunun tespit edildiği, araçtan indirilen ve konu hakkında bilgilendirilen sanığa üzerinde ve araçta arama yapılacağının söylendiği, Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2015/1303 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden araçta yapılan aramada; şoför koltuğunun altında, görünür şekilde duran, peçeteye sarılı hâldeki beyaz renkli poşetin ele geçirildiği, görevlilerce söz konusu poşetin içi kontrol edildiğinde; şeffaf jelatin içinde daralı ağırlığı 25 gram gelen, plaka hâlinde 9 adet esrarın, şeffaf jelatin içinde daralı ağırlığı 7,6 gram olan dört (4) adet esrarın, alüminyum folyoya sarılı ve daralı ağırlığı 1,9 gram olan on (10) adet kokainin ve şeffaf poşet içinde toplam elli (50) adet uyarıcı nitelikteki tabletin ele geçirildiği, sanığın üst aramasında ise; toplam 1.180 TL’nin bulunduğu, ancak herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, görevlilerce suç konusu maddeler muhafaza altına alındıktan sonra sanığın, “Bu araç bir aydır bende kiralık, aracın ruhsatı polis okulu karşısında bulunan ‘...Rent A Car’ adlı iş yerinde bulunuyor, benim bulunan malzemelerle bir ilgim ve bilgim yok” şeklinde beyanda bulunduğu, görevlilerce yapılan işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısından, ... plakalı araçta narkotik köpekleri eşliğinde inceleme yapılabilmesi amacıyla arama emri talep edildiği, Cumhuriyet savcısının talimatına ve 16.06.2015 tarihli yazılı arama emrine istinaden narkotik köpekleri eşliğinde araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
    Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarının 23.06.2015 tarihli raporuna göre;
    1- Net 0,6 gram ağırlığındaki beyaz renkli katı maddenin net 0,456 gram kokain içerdiği,
    2- Net 6,5 gram ağırlığındaki tohumlu, yeşil renkli bitki parçalarının THC etken maddesi içeren hint keneviri bitkisi olduğu ve söz konusu maddeden net 2,275 gram esrar elde edilebileceği,
    3- Net 22,6 gram ağırlığındaki yeşil renkli plaka hâlindeki maddenin esrar olduğu,
    4-Net 12 gram ağırlığındaki elli (50) adet tabletin uyarıcı maddelerden metamfetamin içerdiği, toplam net metamfetamin miktarının 1,20 gram olduğu,
    Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünün 13.07.2015 tarihli raporuna göre; uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin içinde bulunduğu materyaller üzerinde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
    Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince, sanık hakkındaki ihbarın ne şekilde, nerede ve hangi saatte yapıldığının belirlenmesi amacıyla Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap olarak, 254982 sicil numaralı kolluk amiri tarafından düzenlenen 16.10.2015 tarihli görüşme tutanağına göre; 16.06.2015 tarihinde saat 12.45 sıralarında, Diyarbakır İl Asayiş Şube Müdürlüğü binasına girdiği esnada tanımadığı bir erkek şahsın yanına yaklaşarak, “Amirim ahlak ile ilgili bir konuyu ihbar etmek istiyorum” dediğini, söz konusu şahsa şu an ahlak büro amiri olmadığını, bahsi geçen büroya geçmişte amirlik ettiğini söylediğini, bunun üzerine (x) muhbirin “O zaman ben konuyu size arz edeyim, siz ahlak büroya bildirirsiniz” şeklinde beyanda bulunduğu, anlatmak istediği konuyu sorduğunda (x) muhbirin, Mardin Yolu üzerindeki Beyaz Evler Sitesi içerisinde bulunan Şaban adlı şahsın kullanmış olduğu ... plakalı araçta, narkotik madde bulunduğunu ve ihbar etmek istediğini söylediği, söz konusu bilgiyi Diyarbakır İl Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine iletilmek üzere Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği görevlilerine bildirdiği, kimlik ve irtibat bilgileri emniyette kayıtlı bulunan (x) muhbir ile 16.10.2015 tarihinde bir görüşme gerçekleştirildiği, bu görüşmede (x) muhbirin; deşifre olmamak ve güvenliği açısından kimlik ve irtibat bilgilerinin ortaya çıkmaması için mahkemede ifade vermek istemediğini beyan ettiği,
    254982 sicil numaralı kolluk amiri tarafından düzenlenen 06.04.2016 tarihli tutanakta; ... plakalı araçta uyuşturucu madde bulunduğunu ihbar eden şahsın, can güvenliği nedeniyle kimlik bilgilerinin açıklanmasını ve başka kişilerle paylaşılmasını istemediğinin, Yerel Mahkemenin talimatı doğrultusunda kendisine ait irtibat numarasından ihbarcıya ulaşıldığının ve söz konusu şahsın Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Tanık Koruma Şube Müdürlüğüne yönlendirildiğinin belirtildiği,
    Kolluk tarafından düzenlenen 06.04.2016 tarihli tutanakta; Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/272 esas sayılı dava dosyası kapsamında, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Tanık Koruma Şube Müdürlüğünden şifahi olarak, muhbirin tanık olarak dinlenebilmesi amacıyla 07.04.2016 tarihli oturumda hazır edilmesinin istendiğinin, ihbarı alan kolluk görevlisiyle kullanmış olduğu 0507 924 56 14 numaralı GSM hattı üzerinden yapılan telefon görüşmesi neticesinde; kimlik bilgileri gizli olan muhbirin tanıklık yapmak istemediğinin öğrenildiğinin, muhbirin 07.04.2016 tarihli oturumda tanık olarak hazır edilemeyeceğinin ifade edildiği,
    Duruşma tutanaklarına göre; Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince 22.12.2015 tarihli duruşmada, muhbirin oturum arasında tanık olarak dinlenilmesine karar verildiği, muhbirin dinlenememesi üzerine 19.01.2016 tarihli duruşmada tekrar aynı yönde ara karar kurulduğu, 25.02.2016 tarihli bir sonraki duruşmada; korkması ve açığa çıkmak istememesi nedeniyle beyanda bulunmak istemeyen muhbirin, bu sebeplerden dolayı oturum arasında dinlenemediğinin belirtilip sanık müdafine ve Cumhuriyet savcısına sorulduğunda; muhbirin dinlenmesi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan ettikleri, söz konusu duruşmada muhbirin tanık olarak dinlenmesi ya da dinlenilmesinden vazgeçilmesi yönünde herhangi bir karar verilmediği,
    Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.06.2015 tarih ve 21750 sayı ile; tanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Tanık ... şüpheli sıfatıyla kollukta; Diyarbakır’da ikamet ettiğini, yaklaşık on iki yıldır Mardin Yolu, Beyaz Evler adresinde faaliyet göstere otoparkı işlettiğini, uyuşturucu madde kullanmadığını, ele geçirilen suç konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle herhangi bir ilgi ve alakasının olmadığını, sanığı yaklaşık altı yıldır tanıdığını, sanığın Beyaz Evler olarak bilinen yerdeki on sekiz numaralı evi çalıştırdığını, söz konusu evi sanığa kendisinin kiraladığını, otoparka geldiği zaman merhabalaştığı sanıkla çok fazla samimiyetinin bulunmadığını, sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını bilmediğini, otoparkta çalışırken havanın sıcak olması nedeniyle genellikle atletle dolaştığını, olay günü ... plakalı araçla otoparka gelen sanığın, “Araçta iki tane tişört var, birini alabilirsin” deyip aracın anahtarını kendisine verdiğini, bunun üzerine aracın sol arka kapısını açıp koltuğun üzerindeki mavi renkli tişörtü aldığını, daha sonra kapıyı kapatıp aracı kilitlediğini, bu süre zarfında telefonla bir görüşme yapan sanığın, biraz ileride olmasına karşın aracı görebilecek mesafede bulunduğunu, ardından sanığın yanına giderek anahtarı kendisine verdiğini, anahtarı teslim alan sanığın Beyaz Evler olarak bilinen muhitin içine doğru gittiğini, anlattığı bu olayın aşağı yukarı bir ya da iki dakika içerisinde gerçekleştiğini, sanığın iddia ettiği gibi aracın anahtarını yarım saat sonra teslim etmediğini, yine aracın arka koltuğu üzerindeki tişörtü aldıktan sonra, kapıyı kapatıp kilitlediğini, dolayısıyla aracın kapısının açık olmasının mümkün olmadığını, sanığın bu yöndeki beyanlarını kabul etmediğini, neden bu şekilde savunma yaptığını bilmediğini, suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği aracın ön kısmına hiç girmediği için şoför koltuğunun altına bir şey koymasının söz konusu olmadığını, aracın anahtarını sanığa teslim ettikten sonra otoparkın mutfağına gittiğini, sanığın Beyaz Evler adlı yerden ne zaman çıktığını, söz konusu yerde ne kadar kaldığını bilmediğini,
    Mahkemede; daha önceki beyanlarını tekrar ettiğini, olay günü çalıştığı otoparka gelen sanığın, aracını park ettikten sonra yanına gelip “Araçta bir tişört var, sana vereyim” dediğini, sanığa teşekkür edip söz konusu tişörtün aracın neresinde olduğunu sorduğunu, sanığın “Arka koltukta mavi ve beyaz renkli iki tişört var, hangisini alırsan al” şeklinde cevap verdiğini, bu konuşmaları yaptıkları sırada elinde bir poşet bulunan sanığın, aynı zamanda telefonla bir görüşme yaptığını, sanıktan aldığı anahtar ile aracın arka kapısını açıp koltuğun üzerinde duran mavi renkli tişörtü aldığını, daha sonra kapıyı kapatıp kitlediğini ve anahtarı da sanığa teslim ettiğini, aracın anahtarının kendisinde toplam beş dakika kalmadığını, yönetici olarak çalıştığı otoparkın Ali Ök adlı kişiye ait olduğunu, tabelası kendi adına olan on sekiz numaralı genelevin sanığa ait olduğunu, söz konusu yeri sanığın işlettiğini, sanığın kendisinin patronu olduğunu,
    Beyan etmiştir.
    Sanık ... kollukta; Diyarbakır’da ikamet ettiğini, uyuşturucu madde kullanmadığını, ... plakalı aracı yaklaşık kırk gün önce “Vedat Oto” adlı iş yerinden kiraladığını, 16.06.2015 tarihinde saat 11.00 sıralarında evinden çıkıp sürücülüğünü yaptığı söz konusu araçla, önce benzin almak için Diclekent kavşağında bulunan akaryakıt istasyonuna, sonra ise bir arkadaşını ziyaret etmek amacıyla Beşyüz Evler adresinde faaliyet gösteren “Amed Oto” adlı iş yerine gittiğini, arkadaşının il dışında olduğunu öğrenmesi üzerine söz konusu yerden ayrılıp Memorial Hastanesine gittiğini, görüşmek istediği cilt doktorunun hastanede olmaması nedeniyle buradan da ayrılıp yeşil nohut satın almak için Şehitlik adlı yere gittiğini, yeşil nohut bulamaması üzerine Beyaz Evler istikametini kullanıp otogara gittiğini, burada aracı otoparka park ettikten sonra, aracın anahtarını arkadaşı olan tanık Müslüm’e verdiğini, adı geçene araçta bulunan mavi renkli tişörtü almasını söylediğini, kendisinin ise bu esnada iş yerine girdiğini, yaklaşık yarım saat sonra tanığın aracın anahtarını getirip kendisine verdiğini, on dakika sonra iş yerinden çıkıp aracın yanına gittiğinde kapısının açık olduğunu fark ettiğini, tanığa aracın kapısını kapatıp kapatmadığını sormadığını, ardından araca binip otoparktan ayrıldığını, ana yola çıktığında görevlilerce durdurulduğunu, araçta yapılan aramada şoför koltuğunun altındaki suç konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçirildiğini, arama anına kadar söz konusu maddelerden haberdar olmadığını, araçta uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğini, maddi durumunun iyi, gelirinin yüksek olduğunu, günde bir buçuk milyar para kazandığını, bu nedenle uyuşturucu madde ticareti yapmaya ihtiyacının bulunmadığını, suç konusu uyuşturucu maddeler ile tabletleri aracına kimin koyduğunu bilmediğini, kendisini çekemeyenlerin yapmış olabileceğini, ... plakalı aracı kiraladığı günden itibaren hiç yıkatmadığını, şoför koltuğunun altında herhangi bir şey fark etmediğini, üzerinde ele geçirilen toplam 1180 TL’nin iş yerine gelen müşterilerden kazandığı paralar olduğunu, iş yerine gelen asker ve öğrenci gibi düşük gelirli müşterilerin verdiği paraları kendisinin aldığını, söz konusu paraların uyuşturucu madde satışından elde edilmediğini,
    Sorguda; emniyetteki ifadesini tekrar ettiğini, içinde uyuşturucu madde bulunan araçtan yaklaşık bir saat ayrı kaldığını, aracın anahtarını da tanık Müslüm’e verdiğini, aracı kiraladığı günden itibaren hiç yıkatıp temizletmediğini, aracın koltuklarının altını hiç kontrol etmediğini, bu nedenle suç konusu uyuşturucu maddeleri şoför koltuğunun altına kimin koyduğundan emin olmadığını, bu konuda bir bilgisinin bulunmadığını, ancak suç konusu maddelerin kesinlikle kendisine ait olmadığını,
    Mahkemede ise; atılı suçlamayı kabul etmediğini, olay günü şoför koltuğunun altında uyuşturucu ve uyarıcı madde ele geçirilen aracı tanık Müslüm’ün çalıştığı otoparka bıraktığını, aracın anahtarını da adı geçen tanığa verdiğini, tanığın yaklaşık kırk beş dakika sonra iş yerine gelip anahtarı kendisine teslim ettiğini, daha sonra iş yerinden çıkıp aracın yanına gittiğini, sürücülüğünü yaptığı ... plakalı araçla otogardan hareket ettikten bir süre sonra, iki sivil polisin durdurması yönünde işaretler yaptığını, bunun üzerine aracını durdurduğunu, söz konusu görevlilerin başına silah dayayıp kendisini darp ettiklerini, ellerinde arama kararı olduğunu söylemelerine rağmen kendisine herhangi bir karar göstermediklerini, arama sırasında şoför koltuğunun altında bir poşet bulan polisin “Emaneti bulduk” diyerek diğer görevlilere seslendiğini, bunun üzerine polislerin yanına gelip hakkında tutanak düzenlendiklerini, doktor kontrolü için hastaneye gittiklerinde yanındaki polislerin, “Bir şey yok, darp izi yok” demeleri üzerine, görevli doktorun darp ve cebir izi yoktur şeklinde rapor düzenlediğini, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak herhangi bir iletişimin tespiti tutanağının bulunmadığını, fotoğraf ya da istihbarat bilgisinin olmadığını, ihbarda bulunan şahsın dinlenmesini talep ettiğini, tanık Müslüm’ün olay günü ve saatinde gerçekleştirdiği telefon görüşmelerine ait kayıtların getirilmesini istediğini, işletmekte olduğu on sekiz numaralı eve geçmişte polislerce baskın yapıldığını, yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını, aynı gün aradan birkaç saat geçtikten sonra söz konusu eve tekrar baskın yapıldığını, yapılan ikinci aramada uyuşturucu madde ele geçirildiği belirtilerek tutanak düzenlendiğini, bunun üzerine Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliğine gidip Nurdan isimli polis memuru ile görüştüğünü, yapmış olduğu görüşmelerin neticesinde görevlilerin yanlışlık yaptıklarını söylediklerini, bazı evlerdeki bayanların odalarında bir plaka kokain ele geçirildiğini, ancak bu yerler hakkında yalnızca on beş günlük bir kapatma cezasının verildiğini, başkaca herhangi bir işlem yapılmadığını, hakkında bir komplo kurulduğunu, kendisini ihbar eden kişi ile emniyet arasında bir bağ bulunduğunu, soruşturma evresindeki savunmaları okunup çelişki nedeniyle sorulduğunda; rahatsızlığı bulunan ablası ile birlikte yaşadığını, bu nedenle ve olayın şokuyla polisler tarafından darp edildiğini söylemeyi unutmuş olabileceğini, soruşturma evresindeki beyanlarının da doğru olduğunu,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3 ve 4. fıkraları suç ve hüküm tarihi itibarıyla;
    “(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
    (4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,
    b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
    hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Üçüncü fıkradan açıkça anlaşıldığı gibi suçun hareket unsuru, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içerisinde satmak, satışa arz etmek, başkalarına vermek, sevk etmek, nakletmek, depolamak, satın almak, kabul etmek ve bulundurmaktadır. Bu suç, seçimlik hareketli suçlardandır. Suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir.
    Dördüncü fıkranın (a) bendine göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması, üçüncü fıkrada tanımlanan suçun konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkraya göre verilecek cezanın artırılmasını gerektirmektedir.
    Somut olaydaki uyuşmazlığın sağlıklı şekilde çözümlenebilmesi bakımından "muhbir" kavramı ve ilgili mevzuata da değinilmesinde yarar bulunmaktadır.
    Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğünde muhbir "Yasa dışı olan bir durumu yetkili makamlara bildiren kimse, ihbarcı, haber veren kimse" şeklinde tanımlanmıştır. 1412 sayılı CMUK ve 5271 sayılı CMK"da yer verilmeyen ve tanımlanmayan muhbir kavramı mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeli"ğin 4. maddesinde "Suçlar veya suçların failleri, iz, eser, emare ve delilleri hakkında yardım sağlayan, geçici olarak istihbarat işlerinde kullanılan veya yardımlarından, verdikleri bilgilerden yararlanılan kişileri ifade eder" biçiminde açıklanmıştır.
    Öğretide de muhbir ile ilgili olarak; "Muhbir, kolluk görevlisi olmayan, suçla ilgili olarak soruşturma makamlarına bilgi veren kimsedir" (Ş. Güngör - A. Kınacı, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle İlgili Suçlar, Yetkin Yayınları, 2001) ve "Muhbir, çıkar amaçlı suç örgütlerinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olan, gizli görevli niteliği taşımayan ve tanıklık sıfatını aşacak derecede olayın içinde bulunan, hatta suça iştirak eden, suça ilişkin deliller ile faillerinin elde edilmesine katkı sağlayan kişi" (E. Şen, Türk Hukuku"nda Telefon Dinleme Gizli Soruşturmacı X Muhbir, Seçkin Yayınları, 2010) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
    2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun"un, 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanan 5728 sayılı Kanun"un 578. maddesi ile mülga 27. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; "Türk Ceza Kanununun 403, 404, 405, 406, 407 ve 408 inci maddelerinde yazılı suçlar 1918 numaralı kanun hükümlerine göre ihtisas mahkemelerince takip ve muhakeme olunur." hükmü uyarınca mülga 765 sayılı TCK"nın 403-408 maddelerinde düzenlenen uyuşturucu madde suçlarının soruşturulması ve yargılaması mülga 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun hükümlerine göre yürütülüyor, söz konusu Kanun"un 2. maddesinin 3. fıkrasındaki "Kaçak olaylarını ihbar edenlerin hüvviyetleri, rızaları olmadıkça veya ihbarın mahiyeti, haklarında suç teşkil etmedikçe açıklanamaz" şeklindeki düzenleme gereğince, rızasının bulunmadığı veya ihbarın kendileri hakkında suç teşkil etmediği durumlarda, kimliği açıklanamayan muhbirin tanık olarak dinlenilmesi de mümkün olamıyordu.
    1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun"un yürürlükten kaldırılmasından sonra yürürlüğe giren ancak 31.03.2007 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 5607 sayılı Kanun"un 25. maddesi ile mülga 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun, 16. maddesinin 5. fıkrası "Kaçakçılık olaylarını ihbar edenlerin kimlikleri, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça açıklanamaz." şeklinde, yine 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun yürürlükten kaldırılmasından sonra yürürlüğe giren ve hâlen yürürlükte olan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 19. maddesinin 4. fıkrasında "Kaçakçılık olaylarını ihbar edenlerin kimlikleri, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça açıklanamaz. Bu kişiler hakkında tanıkların korunmasına ilişkin hükümler uygulanır." biçiminde benzer düzenlemelere yer verildiğinden, izni olmadıkça veya ihbarın niteliği hakkında suç oluşturmadıkça muhbir tanık olarak dinlenemiyordu.
    2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun"un, mülga 1918 ve 4926 sayılı Kanunlar ile hâlen yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kanuna atıf yapan 27. maddesinin, 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanan 5728 sayılı Kanun"un 578. maddesi ile yürürlükten kaldırılması sonrasında, uyuşturucu madde suçlarını ihbar edenlerin kimliklerinin açıklanmasını ve tanık olarak dinlenilmelerini engelleyen 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 19. maddesinin 4. fıkrasının da uygulanmasına olanak kalmamıştır.
    11.04.2013 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanan 6455 sayılı Kanun"un 60. maddesi ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 19. maddesinin 4. fıkrası "Bu Kanunun 3 üncü maddesi kapsamındaki suçları ihbar edenler ile 23 üncü maddesi gereğince ikramiye ödenmesi öngörülen muhbirlerin kimliği izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça hiçbir şekilde açıklanamaz. Bu kişiler hakkında tanıkların korunmasına ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
    5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 23. maddesi ise; "Kaçak zannı ile eşya yakalanması halinde muhbir ve elkoyma ikramiyesine hak kazananlara aşağıdaki esas ve usûllere göre ikramiye ödenir.
    a) ...
    b) Uyuşturucu madde ve uyuşturucu madde elde etmek amacıyla ekilen bitki yakalamalarında, her türlü uyuşturucu maddenin birim miktarı ve uyuşturucu madde elde edilen bitkilerin ekili olduğu alanın yüzölçümü esas alınarak Cumhurbaşkanınca(2) tespit edilecek sabit bir rakamın memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak değerinin; 3 üncü maddenin on sekizinci ve on dokuzuncu fıkraları kapsamında gerçekleştirilen yakalamalarda ise, Cumhurbaşkanınca(2) paket, kilogram ve litre bazında tespit edilecek sabit rakamların memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak değerinin; sahipli yakalanmış ise yarısı kamu davasının açılmasını, diğer yarısı mahkûmiyete ilişkin hükmün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde, sahipsiz yakalanmış ise tamamı müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde,
    c) ...
    elkoyma ikramiyesine hak kazananların bağlı olduğu kurum bütçesinin ilgili tertibinden ödenir." biçiminde hüküm altına alınmıştır.
    5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 19. maddesinin 4. fıkrasının son hâlinde yer verilen "...23 üncü maddesi gereğince ikramiye ödenmesi öngörülen muhbirler..." şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun"un 23. maddesinin 1. fıkrasında "Kaçak zannı ile eşya yakalanması halinde muhbir ve elkoyma ikramiyesine hak kazananlara aşağıdaki esas ve usûllere göre ikramiye ödenir" ve aynı fıkranın (b) bendinde "Uyuşturucu madde ve uyuşturucu madde elde etmek amacıyla ekilen bitki yakalamalarında" şeklinde yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 11.04.2013 tarihi ve sonrası bakımından, uyuşturucu madde suçları yönünden yetkili makamlara bilgi veren muhbirlerin, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça kimliklerinin açıklanamayacağı, tanık olarak dinlenmelerinin mümkün olduğu durumlarda ise 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu"nun tanıkların korunmasına ilişkin hükümler uyarınca dinlenebileceklerinin kabulü gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    16.06.2015 tarihinde saat 12.45 sıralarında Diyarbakır İl Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli 254982 sicil numaralı kolluk amirinin yanına gelen muhbirin, ahlak ile ilgili bir konuyu ihbar etmek istediğini söylediği, kolluk amirinin şu an ahlak büro amiri olmadığını, söz konusu büroya geçmişte amirlik ettiğini belirtmesi üzerine muhbirin, “O zaman ben konuyu size arz edeyim, siz ahlak büroya bildirirsiniz, Mardin Yolu üzerindeki Beyaz Evler Sitesi içerisinde bulunan Şaban adlı şahsın kullandığı, ... plakalı araçta narkotik madde var” dediği, kolluk amirince aynı gün söz konusu bilginin, Diyarbakır İl Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine iletilmek üzere, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği görevlilerine bildirildiği, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde ise; Şaban Eşşiz adlı şahsın üzerinde yüklü miktarda uyuşturucu madde bulunduğu, söz konusu şahsın saat 13.30 sıralarında ... plakalı araçla Sosyal Evler civarından Mardin Yoluna çıkış yapacağı bilgilerinin elde edildiği, görevlilerce konunun doğruluğunun araştırılabilmesi için şahıs ve araç hakkında yeterli zaman ve bilgi olmadığının değerlendirilmesi üzerine, söz konusu şahsın yakalanması amacıyla saat 13.45 sıralarında Bağıvar Köprüsü istikametinde, Mardin Yolu üzerinde bulunan Kamışlo Bulvarı ile Şehitlik kesişiminde ve ayın yol üzerindeki Sosyal Evler kavşağında gerekli tertibatların alınıp beklenilmeye başlandığı, saat 14.20 sıralarında sanık ... Eşşiz’in sürücülüğünü yaptığı ... plakalı, gri renkli, Citroen Nemo marka aracın Sosyal Evler yönünden Mardin Yoluna çıkıp uygulama noktasına yaklaştığının görülmesi üzerine, söz konusu aracın kontrol noktasında durdurulduğu, araçtan indirilen ve konu hakkında bilgilendirilen sanığa üzerinde ve araçta arama yapılacağının söylendiği, Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2015/1303 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden araçta yapılan aramada; şoför koltuğunun altında, görünür şekilde duran, peçeteye sarılı hâldeki beyaz renkli poşetin ele geçirildiği, görevlilerce söz konusu poşetin içi kontrol edildiğinde; şeffaf jelatin içinde plaka hâlinde toplam 13 adet esrarın, alüminyum folyoya sarılı on (10) adet kokainin ve şeffaf poşet içinde toplam elli (50) adet uyarıcı nitelikteki tabletin ele geçirildiği, sanığın üst aramasında ise herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, görevlilerce suç konusu maddeler muhafaza altına alındıktan sonra sanığın, “Bu araç bir aydır bende kiralık, aracın ruhsatı polis okulu karşısında bulunan ‘...Rent A Car’ adlı iş yerinde bulunuyor, benim bulunan malzemelerle bir ilgim ve bilgim yok” şeklinde beyanda bulunduğu olayda;
    Sanığın tüm aşamalarda, arama anına kadar suç konusu uyuşturucu maddelerden haberdar olmadığını, araçta uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğini savunmasına karşın, 16.06.2015 tarihli olay tutanağına, aynı tarihli Cumhuriyet savcısı ile görüşme formuna ve kolluk tarafından düzenlenen ön inceleme raporuna göre; içinde suç konusu on üç (13) adet esrar, on (10) adet kokain ve elli (50) adet uyarıcı nitelikte tabletin bulunduğu beyaz renkli poşetin, sanığın oturduğu şoför koltuğunun altında ve dışarıdan görünür şekilde ele geçirilmiş olması, 23.06.2015 tarihli uzmanlık raporunda da belirtildiği üzere, ele geçirilen suç konusu maddelerin yarattıkları etki yönünden birbirinden farklı niteliklere sahip kokain, esrar ve metamfetamin etken maddesi içeren uyarıcı tablet olması, söz konusu maddelerden esrar ile kokainin jelatine ve alüminyum folyoya sarılarak, uyarıcı tabletlerin ise şeffaf poşete konarak satışa hazır hâle getirilmesi, bu şekilde hazırlanmış olan esrarın 13, kokainin 10, uyarıcı nitelikteki tabletlerin ise toplam 50 adet olması, her ne kadar sanık aşamalarda ... plakalı aracı otoparka park ettikten sonra aracın anahtarını tanık Müslüm"e verdiğini, adı geçenin de anahtarı yaklaşık bir saat sonra getirip kendisine teslim ettiğini, aracın yanına gittiğinde kapısının açık olduğunu savunmuş ise de; söz konusu aracın suç tarihinde park hâlinde bulunduğu otoparkı işleten tanık Müslüm"ün tüm aşamalarda; sanığın, aracın arka koltuğu üzerindeki tişörtlerden birini alabileceğini söylemesi üzerine, sol arka kapıyı açıp koltuğun üzerindeki mavi renkli tişörtü alıp aracın kapısını kilitlediğini, bu esnada sanığın da biraz ileride aracı görebilecek bir mesafede olduğunu, ardından anahtarı sanığa teslim ettiğini, araçtan tişörtü alıp anahtarı sanığa geri vermesinin yaklaşık bir ya da iki dakika sürdüğünü söylemesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.06.2015 tarih ve 21750 sayı ile tanık Müslüm hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, soruşturma evresinde müdafi eşliğinde yapmış olduğu savunmalarında darp edildiğine dair herhangi bir beyanda bulunmayan, kovuşturma evresinde ise; aracını durduran polislerin başına silah dayayıp kendisini darp ettiklerini, kontrol için hastaneye gittiklerinde polislerin talimatı üzerine, muayeneyi yapan doktorun darp ve cebir izi yoktur şeklinde rapor düzenlediğini ifade eden sanığın, bu hâliyle aşamalarda değişiklik gösteren savunmalarda bulunduğunun anlaşılması, Yerel Mahkemenin sanığa atılı suçun sübutuna ilişkin mahkûmiyet gerekçesinin, yalnızca muhbirden elde edilen bilgiye değil, aynı zamanda olay tutanağı içeriğine, suç konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçiriliş şekli ile miktarına, söz konusu maddelerin çeşitliliğine ve tanık beyanına dayanması karşısında; sanığın sürücülüğünü yaptığı aracın şoför koltuğunun altındaki poşette ele geçirilen suç konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden haberdar olmadığına, söz konusu maddelerle herhangi bir ilgi ve irtibatının bulunmadığına, kendisine komplo kurulduğuna dair kendisini suç ve cezadan kurtarmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceğinin, sanığa atılı suçun sübutu yönünden muhbirin dinlenmesini gerektirir nitelikte bir durumun söz konusu olmadığının, bu bağlamda eksik araştırmayla hüküm kurulmadığının, TCK"nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen suçun kanuni tanımında yer alan "bulunduran" ve "nakleden" fiillerini gerçekleştiren sanığın atılı suçu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.04.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi