14. Hukuk Dairesi 2016/18866 E. , 2020/6842 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/09/2008 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/06/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili, davalı ... vd. vekili, davalı ... vd. vekili, davalı ... vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 372 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın mümkünse aynen taksim, değilse satılarak giderilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, taşınmazda kendilerine ait evler bulunduğunu belirterek ortaklığın fiili taksim suretiyle giderilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın ortaklığının satış suretiyle giderilmesine, satış bedelinin ise tapudaki ve veraset ilamındaki paylar oranında dağıtılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili, davalı ... vd. vekili, davalı ... vd vekili ile davalı ... vd. vekili temyiz etmişlerdir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (Ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır.
Somut olaya gelince;
Dava konusu 372 parsel sayılı taşınmaza ilişkin bir kısım davalılar tarafından muhdesat iddiasında bulunulmuş bu kapsamda, bir kısım davalılar vekili Av. ... 26.02.2008 tarihli dilekçesi ile; davalı ... mirasçıları için Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/605 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/528 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/527 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/529 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/432 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/533 Esas sayılı dosyasında, davalı ... için Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/437 Esas sayılı dosyasında muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açtıklarını; yine bu kapsamda Av. ... davalılar Ahmet ve ... için Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/615 Esas sayılı dosyasında, Av. ... ise davalı ... için Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/441 Esas sayılı dosyasında muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açtıklarını bildirmiştir. Hal böyle iken, yukarıda sıralanan dava dosyaları üzerinden verilecek kararların sonucunun beklenerek muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesi halinde yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda muhdesat oranının belirlenerek satış bedelinin bu orana göre dağıtılması gerekirken belirtilen dava sonuçları beklenmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; dava konusu taşınmazda henüz hüküm verilmeden 26.11.2009 tarihli satışla hissedar olan ...’ın davada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorunda olup eksik taraf teşkili ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 04.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.