17. Hukuk Dairesi 2015/5985 E. , 2015/8235 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."in sürücüsü, davalı ... İnşaat Tur. Tic. Ltd.Şti"nin işleteni olduğu aracın, davacının yaya olan desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu,kazanın davalı tarafın kusurundan kaynaklandığını, ..."ın anne ve babası olan diğer davalıların ise ehliyetsiz sürücünün kamyon kullanmasına izin verdikleri için sorumluluklarının bulunduğunu belirterek 100.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile alacaklara 17.09.2008 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; karar verilmiş; davanın kısmen kabulü ile 84.646,56 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 17.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.(TBK 56) maddesindeki özel haller
dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. (TBK53)maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunan yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar gödenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında eldeki davada nüfus kaydına göre davacının 19.01.2015 tarihinde evlenmiş olması nedeniyle destekten yoksunluk zararının 19.01.2015 evlenme tarihine kadar hesaplanması gerekirken bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
Davalıların kazaya karışan aracının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı tarafından davacıya 27.07.2007 tarihinde 29.305,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. 08.09.2006 tarihinde açılan iş bu davadan sonra yapılan ödemenin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin zarar tutarından mahsup edilmemesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 04.06.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.