22. Hukuk Dairesi 2017/20573 E. , 2019/4854 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin haksız feshedildiğini, açmış oldukları işe iade davasının halen devam ettiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş 20.02.2014 günlü ıslah dilekçesinde alacak kalemleri hakkında açıklama yaparak, 8.016,00 TL maaş farkı, 2.672,00 TL ikramiye farkı, 1.200,00 TL bayram harçlığı, 180,00 TL izin harçlığı farkı, 2.440,00 TL yakacak yardımı, 44,00 ayakkabı yardımı farkı, 85,00 TL erzak yardımı alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Mahkeme tarafından kurulan hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297. maddeye uygun olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/c maddesinde hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir, yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği Anayasası"nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içerisinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerekliliği açıktır.
Somut olayda, mahkemece; davalı ... Tur Ltd. Şti. hakkındaki dava için olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı ve bu davalı karar başlığında yer almadığı gibi gerekçeli karar da iş akdinin davacı tarafından sigorta primlerinin eksik ödenmesi, fazla mesai ve resmi tatil ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile haklı olarak fesh edildiğini ileri sürdüğünü, davalının ise fazla çalışma yapılması yönünde bir uygulamanın bulunmadığını bu nedenle davacının fazla çalışma yaptığına dair iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının çalışma süresine uygun olarak talebi doğrultusunda yıllık izinlerini eksiksiz olarak kullandığını ve yıllık izin ücreti alacağının bulunmadığını, davacının ücret alacağının bulunmadığını, davacının tüm çalışma süresi içinde disiplinsiz davranışları ile davalı işvereni zor durumda bıraktığını, izinsiz ve mazeretsiz olarak işe devam etmemeyi alışkanlık haline getirdiğini, hakkında devamsızlık nedeniyle tutulan tutanakların devamsızlıklarından sadece bir kaçı olduğunu, bunun dışındaki devamsızlıklarında tutanak tutulmayıp sadece davacının uyarılması ile yetinildiği savunduğunu belirtmiş ise de, söz konusu iddia ve savunmaların bu dosyadaki uyuşmazlıkla ilgili olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkeme kararının bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297. maddesindeki belirtilen şartları taşımadığı anlaşılarak bozulması gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının kıdem, ihbar tazminatları ve yıllık izin alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece, davacının kıdem, ihbar ve yıllık izin alacağına ilişkin taleplerinin, dava tarihinde kesinleşmiş fesih işlemi olmadığından reddine karar verilmiş ise de, tesis edilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, davacı tarafından açılan işe iade davasında davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Mahkemece, davacının onama ile sonuçlanan işe iade davasında, süresi içerisinde işverene başvurup başvurmadığı, davalının, davacının çalışma teklifini kabul edip etmediği, işe iade davasının sonucunun gerçekleşip gerçekleşmediği, işe başlatmama halinde bu kararın ne zaman kesinleştiği ve dava tarihi itibariyle feshin olup olmadığı, dava tarihi itibariyle akdin feshinden söz edilip edilemeyeceğine göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında vekalet ücreti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde kıdem, ihbar, yıllık izin alacakları için 300,00 TL"lik dava ikame etmiş, daha sonra 28.01.2014 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dilekçe ile kıdem, ihbar, yıllık izin, hafta tatili, fazla çalışma alacakları için dava değerinin 1.000,00 TL olduğunu bildirmiş, 20.02.2014 tarihli dilekçesi ile de maaş farkı, ikramiye, bayram harçlığı, izin harçlığı, yakacak yardımı, ayakkabı fişi, erzak yardımı alacakları için 14.637,00 TL daha talep etmiştir. Mahkemece, davacının 20.02.2014 tarihli dilekçesi ile talep ettiği alacaklar için usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığı, 28.01.2014 tarihli dilekçesinde talep etmiş olduğu alacaklar için ise davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş ve davacı lehine ise 1.500,00 TL, davalı lehine 2.427,57 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Mahkemece, davacının 20.02.2014 tarihli dilekçesi ile talep ettiği alacaklar için karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi nedeni ile bu alacak kalemleri için davalı lehine maktu vekalet ücretine, 28.01.2014 tarihli dilekçesinde ise talep ettiği alacaklar için ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi md.13/2 gereği, davanın kabul edilen ve reddedilen kısımları için, kabul ve reddedilen kısımları geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.