1. Hukuk Dairesi 2017/3300 E. , 2020/2797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."ın, 104 ada 7 parsel sayılı taşınmazını dava dışı ..."a, 142 ada 2 ve 143 ada 22 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını dava dışı ..."e satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra ..."nin 7 parsel sayılı taşınmazı, İsmail" in de 2 ve 22 parseldeki paylarını dava dışı ..."e, ..."nın da taşınmazları dava dışı ..."e satış suretiyle, son olarak dava dışı ...’in 2 parseldeki payını ve 7 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanın gelini olan davalı ..."ya, 22 parseldeki payını ise mirasbırakanın oğlu olan davalı ..."a devrettiğini, tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.Davalılar, iddianın doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...Somut olaya gelince; mirasbırakanın ölünceye kadar davalı oğlu ... ve gelini ... ile birlikte yaşadığı, temliklerden sonrada taşınmazları davalı ..."ın kullandığı (temlik yapılan ..., ..., ..., ... ve ..."nın taşınmazları hiç kullanmadıkları), mirasbırakanın gelini olan davalı ... ile ara malik ..."nın kardeş diğer ara malik ... ile de akraba oldukları, taşınmazların gerçek değeri ile satış değerleri arasında aşırı fark bulunduğu, ara malikler ..., İsmail, ...ve ..."in emanetçi olduğu mirasbırakanın gerçek iradesinin kız çocuğu ..."den mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere, ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.Ancak, bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nun 26/1. maddesi; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 297/2. maddesinde ise; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.Somut olayda; çekişme konusu 143 ada 22 parsel sayılı taşınmazın yalnızca ½ payı mirasbırakan tarafından temlik edildiği halde, davalı ...’ın çekişmeli bu pay dışındaki dava dışı kişiden edindiği payın da kabul kapsamına alınmak suretiyle HMK"nın 26. maddesine aykırı şekilde taşınmazın tamamı yönünden iptal-tescil hükmü kurulması, yine dava konusu 142 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden de iptaline karar verilen payın kimin adına ve hangi oranda kayıtlı olduğu açıkça belirtilmeksizin infazda tereddüte mahal verecek şekilde hüküm kurulması hatalı olduğu gibi, dava konusu tüm taşınmazlar yönünden mirasbırakan ...’ın veraset ilamına atıf yapılarak, mirasbırakan tarafından temliken geçen paylar yönünden davacıların miras payı oranında iptal-tescile karar verilmesi, kalan payların davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalılar adına yeniden tescil hükmü kurulması da isabetsizdir. Davalıların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, 17.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.