22. Hukuk Dairesi 2017/20563 E. , 2019/4846 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin ... ... Hastanesi ... Uygulama Merkezinde ameliyathane personeli olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, ilave tediye ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Bakanlık vekili, davanın husumet ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, davacının fazla çalışma alacağı tanık beyanlarına göre, 08:00-20:00 ve 20:00-08:00 saatleri arasında haftanın 6 günü çalıştığı kabul edilerek, haftada 18 saat üzerinden hesaplanmış ise de, bu hesaplama dosya kapsamına uygun değildir. Dinlenen ve davalı ile arasında husumet bulunan davacı tanıkları, davacının haftanın her günü 08:00-16:00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmişlerdir. Davacı vekili ise, dava dilekçesinde davacının haftanın 6 günü 08:00- 20:00, 20:00- 08:00 saatleri arasında çalıştığını ve ayda 1, 2 hafta 24 saat nöbet tuttuğunu beyan etmiş olup, dinlenen davacı tanıkları da davacının ayda 2 hafta 24 saat nöbet tuttuğunu beyan etmişlerdir. Bu durumda, tanık beyanları esas alınarak davacının haftanın 6 günü 08:00- 16:00 saatleri arasında çalıştığı ve ayda 2 hafta 24 saat nöbet tuttuğu kabul edilerek fazla çalışma alacağının hesaplanması gerekirken, tanık beyanları ile örtüşmeyen fazla çalışma alacağı hesabı yapan bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Yerel mahkeme tarafından davacının tediye alacağına ilişkin olarak, kararın hem 6 nolu kısmında hem de 7 nolu kısmında hüküm kurmuş olup, 7 nolu kısmın dosyadaki bilirkişi raporuna göre hatalı olduğu ve mükerrer yazılı olması nedeni ile kararın bu yönü ile de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 04.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.