12. Ceza Dairesi 2013/7095 E. , 2014/8497 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık
Hüküm : 1-Sanıklar ... ve ... hakkında, 2863 sayılı Kanunun 65/b, TCK"nın 62, 52/2, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2-Sanıklar ..., ve ... hakkında, CMK"nın 223/2-c. maddesi gereğince beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... ve ..."ın mahkumiyetine, sanıklar ..., ve ..."ın ise beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili, sanık ... müdafii ve sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanıklar ..., ve ... hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Soruşturma aşamasında ifadesi alınan ve suçlamaları kabul etmeyen, yargılama aşamasında ise bulunamadığı için sorgusu yapılamamış olan sanık ..."un, olay yerinin sit alanı olduğunu bilmediği, bu nedenle suç kastı ile hareket etmediği ve üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, CMK"nın 193/2. maddesi uyarınca, beraat kararı verilmesi gereken sanık ..."un yokluğunda duruşmanın bitirilebileceği anlaşıldığından, tebliğnamede bu yöndeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
I. derece kentsel ve arkeolojik sit alanı içerisinde bulunan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı arazi üzerinde izinsiz betonarme bine yapılması nedeni ile inşaatı yaptıran sanıklar ... ve ... ile birlikte inşaat işçileri olan sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında da 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açılmış ise de, sanıklar ... ve ..."ın işçileri olan sanıklardan, olay yerinin sit alanı veya 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında korunması gerekli bir alan olup olmadığını, korunması gerekli bir alan ise ilgili kurumlardan izin alınıp alınmadığını araştırma ve denetleme görevinin beklenemeyeceği, böylece mahkemece sanıkların üzerlerine atılı suçun işlendiğine dair delillerin bulunmadığı kabulü ile beraatlerine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla,Yapılan yargılama sonunda, sanıkların üzerine atılı suç açısından kasıtlarının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat eden sanıkların da mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme kısmen uygun olarak ONANMASINA,
2-Sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suça konu taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü"ne ait 46 sayılı parsel üzerinde bulunduğu, ayrıca ... Köyü Muhtarlığı tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör ve askı yolu ile 06.09.1983 tarihinde ilanının yapıldığı, sanıkların ilanın yapıldığı bölgede yaşadıklarının gerek beyanları, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, bu nedenle sanıkların ifadesinde suça konu binayı yaptıkları yerin sit alanı içerisinde kaldığını bilmediklerine dair beyanının inandırıcı olmadığı, kaldı ki, izinsiz yapılan taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü"ne ait olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı, sanıkların, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu"nun 09.03.1979 tarihli kararıyla 1. derece arkeolojik ve kentsel sit alanı olarak tescil ve ilan edilen ve Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"nun 26.02.2009 tarih ve 820 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanına dönüştürülen alanda yer alan, ... mahallesinde, 46 sayılı parselde 150 metre kare alana kurulu, iki katlı, her katında dört oda, tuvalet ve banyo bulunan ve pansiyon tarzında yapılmış betonarme binayı yaparak üzerlerine atılı suçu işlediklerinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanıklar lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ..."ın bir sebebe dayanmayan, sanık ... müdafiinin ise sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına, beraate karar verilmesi, bunun olmadığı takdirde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinin uygulanması gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafii ile sanık ..."ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 2-)e. bendinin hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine “5237 sayılı TCK"nın 53/3 maddesi uyarınca, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanmasına, diğer bentlerde belirtilen hak yoksunluğunun ise mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” cümlesinin eklenmesi ile hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.