8. Hukuk Dairesi 2010/5586 E. , 2011/2657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ..., ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Antalya 3. Aile Mahkemesinden verilen 26.03.2009 gün ve 591/270 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... dava dilekçesinde, dava konusu 1476 ada 17 parsel üzerindeki 6/82 paylı bodrum kat dükkanın kendi birikimleri ve babasına borçlanarak alındığını,eşine olan sevgisi ve güveni nedeniyle tapu kaydının davalılardan boşandığı eşi Ümmüşan adına yapıldığını,ancak Ümmüşan’ın mal tasfiyesinden kaynaklanan tazminatın tahsilini engellemek amacıyla Zeynep’e, daha sonra da Zeynep tarafından Ümmuşan’ın annesi Hamide’ye tapuda yapılan satışla devredildiğini, durumun davalılarca bilindiğini, satış değerinin düşüklüğünün davalıların işlerini daha da kolaylaştırdığını, yapılan satışın muvazaalı olduğunu açıklayarak tapu kaydının 1/2 payının muvazaa nedeni ile iptali ve vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...,tapuda kendisine yapılan devrin, Ümmüşan’ın kardeşinin eşine borcu sebebiyle yapıldığını ve borç ödenince dükkanın tapusunun davalı ...’a geri devredildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tekin, muvazaanın yazılı delille ispatlanması gerektiğini, evlendikten sonra davacının borca batık olduğunu öğrendiğini,tüm borçları kendisi ve ailesinin ödediğini,dükkanında çalışması karşılığı elde ettiği gelir ve ailesinin yardımları ile alındığını, davalı ... ise davacının aynı konuda açtığı davanın reddedildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu dükkanın evliliğin henüz üçüncü ayında satın alınması,boşanma davası açılmadan iki yıl önce tapuda satıldığı, davacının taşınmazın tapu kaydının tamamının iptali ile adına tescilini istemek yerine bedelini kendisinin ödediğini ileri sürdüğü dükkanın yarı payının adına tescilini istemesine karşılık sunduğu delillerin hiçbirinin muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/435 esas 2007/111 karar sayılı ilamı ile “…Dava, TMK.nun 218.maddesine göre kişisel malı olduğu iddia edilen taşınmaz payına ilişkin üçüncü kişiye yapılan devir sebebiyle Borçlar Kanununun 18.maddesine göre muvazaa sebebiyle açılmış tapu iptali ve tescil isteği…” açıklanarak Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, kararın 11.5.2007 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine dosya Aile Mahkemesine gönderilmiştir. Dava; Borçlar Kanununun 18.maddesi uyarınca şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacının eşi davalılardan Ümmüşan Öztürk’ün, davacıyı zararlandırmak amacıyla ve davacının taşınmazdan kaynaklanan katkı payı ya da edinilmiş mallara katılma alacağının tahsilini imkansız hale getirmek düşüncesiyle dava konusu taşınmazı elden çıkardığı iddia edilmektedir. Dava dilekçesi ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde uyuşmazlık, üçüncü şahsa geçen bağımsız bölüme ait tapu kaydının yarı oranda iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Davacının edinimde katkısından bahsettiği de dikkate alındığında davacının böyle bir davayı açmakta hiç şüphesiz hukuki yararı bulunmaktadır.
Muvazaa (danışık) nedeniyle açılmış bulunan eldeki davanın kanuni dayanağı Borçlar Kanununun 18.maddesi olup, davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı (danışıklı) işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın çözüm yeri HUMK.nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Saptanan bu somut olgular karşısında davada görevli ve yetkili mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Davacı, BK.nun 18. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası yerine, 4721 sayılı TMK.nun 241. maddesi gereğince eksik kalan alacak bakımından bir dava açmış olsaydı bu durumda görevli mahkeme Aile Mahkemesi olurdu. Davacının mal rejiminin tasfiyesine dayalı herhangi bir talebi bulunmamaktadır. Görev kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir. O halde yerel mahkemece uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararına da değer verilerek yazılı şekilde uyuşmazlığın esası ile ilgili hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 03.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.