1. Hukuk Dairesi 2013/1053 E. , 2013/16522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ..., ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2013 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edeler vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 589 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, komşu 590 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına, 610 parsel sayılı taşınmazın ise diğer davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, kayden maliki olduğu 589 parsel sayılı taşınmaza komşu parsellerden davalıların haksız müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Davalılar ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazları yıllar önce taksim edildiği şekliyle kullandıklarını, davacı yerine müdahale etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ..., yapılacak ölçüm sonucunda fazlalık çıkarsa taşınmazı davacıya teslim etmeye hazır olduğunu beyan etmiştir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu"nun 683. maddesi hükmüne göre, malik, şey üzerinde hukuk düzeninin sınırları içinde kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisine sahip olup, her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir. Ayrıca, elatma haksız eylem olup, elatma nedeniyle uğradığı zararın da tazminini isteyebilir.
Diğer taraftan, mahkemelerce verilen kararların 6100 sayılı HMK.nın 297/2. maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkân sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.
Ne varki, somut olayda, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda mahkemece, hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, mahallinde iki defa keşif yapıldığı, bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alındığı görülmekte ise de, anılan raporlar arasında davalıların tecavüz ettikleri yerlerin yüzölçümleri konusunda çelişkiler mevcut olup, bu çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmiş, ayrıca kadastrosu yapılmış, çapa bağlanmış taşınmazlar bakımından ölçümler teknik veriler esas alınmak yerine her defasında tarafların farklı yer gösterimlerine göre yapılarak farklı sonuçlara ulaşıldığı, son hükme esas alınan raporda ise hangi davalının tecavüze konu kullandığı bölümün belirtilmediği, dolayısıyla, infazı kâbil bir hüküm oluşturulmadığı görülmektedir.
O halde, mahkemece, harita mühendisi veya temin edilemediği takdirde tapu fen memuru sıfatını taşıyan üç kişilik uzman bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde keşif yapılması, hangi davalının taşınmazın hangi bölümüne ne kadar müdahalesi olduğunun belirlenmesi, diğer bilirkişi raporları da irdelenerek uygulamayı gösterir, denetime elverişli, infazı mümkün kroki ve rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de, mahkeme kararının infazı kabil olması gerektiği dikkate alınarak hüküm yerinde hangi davalının taşınmazın neresine olan müdahalesinin önlenmesine karar verildiğinin gösterilmeyerek bilirkişi raporuna atıfta bulunulması doğru olmadığı gibi, davalıların elattıkları yerlerin miktarı esas alınarak tarla değeri üzerinden belirlenecek dava değerine göre ayrı ayrı yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaları gerekirken toplam miktar üzerinden birlikte sorumlu tutulmaları da isabetsizdir.
Davalılar ..., ... ve ...’in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün
(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 22.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.