5. Hukuk Dairesi 2020/7061 E. , 2021/6983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince istinaf isteminin davalı idare yönünden esastan reddine, davacılar yönünden ise kısmen kabulü ile HMK"nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle yeniden karar verilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay"ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince HMKnın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair verilen karar, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.
Her ne kadar davacılar tarafından dava konusu taşınmazın ... tarafından yapılan çalışmalar sonucu Çankaya Devlet Ormanı sınırları içerisinde kaldığı ve 27.04.2001 yılında ilan edildiği, taşınmaza ağaç dikilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı belirtilerek bedelinin davalı ... Müdürlüğünden tahsili isteminde bulunulmuşsa da; dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava, mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur.
Bu itibarla; davanın açıklanan niteliğine göre; Hazine davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanıp, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru olmadığı gibi;
Kabule göre de;
2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmaz imar parseli olarak kabul edilip bu niteliğine göre değerlendirme yapılmış ise de bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğunun ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden, ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden bedel belirleyen rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı idare vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile HMK"nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.