Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/2540 Esas 2016/352 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2540
Karar No: 2016/352
Karar Tarihi: 20.01.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/2540 Esas 2016/352 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, cafe ve internet salonunun işletmeciliğini yaptığı taşınmaz üzerindeki su aboneliği borcundan sorumlu olmadığını belirterek, menfi tespit davası açmıştır. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay, mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve davacının borçlu olmadığı miktar yönünden karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, abonelik sözleşmesinde zamanında ödenmeyen faturalar nedeniyle faizden sorumlu olunacağı belirtilmiştir ve davacının faizden sorumlu tutulmaması hatalıdır. İcra İflas Kanunu'nun 72/1. maddesi, borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açılabileceğini belirtmektedir.
3. Hukuk Dairesi         2015/2540 E.  ,  2016/352 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, dava dilekçeinde; müvekkilinin, işletmeciliğini yaptığı, cafe ve internet salonunu 2007 yılında 3. kişilere devrettiğini, devirden önce taşınmazın su aboneliğinden kaynaklanan borcu bulunmadığını, dava dışı devir alan kişiler tarafından tüketilen su borcunun müvekkilinden istendiğini, hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı su idaresinin, fatura borçlarının ödenmemesine rağmen suyu kesmemekle, zararın artmasına sebep olduğunu belirterek, icra takibine konu edilen su borçlarından müvekkilinin sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının aboneliğini sonlandırmak için müracaatta bulunmadığını, borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin iptal olmadığı, davacının tüketim borcundan sorumlu olduğu, temerrüt bulunmadığından işlemiş faiz borcundan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından, süresi içerisinde, temyiz edilmiştir.
    Dava, su abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
    İcra İflas Kanunu"nun 72/1. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
    Somut olayda; taraflar arasında 01.06.2006 tarihli abonelik sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından 2008/11 ila 2011/8. dönem arası, su tüketim borcu nedeniyle, davacı aleyhine, icra takipleri yapıldığı, mahkemece, "... 11 İcra Müdürlüğünün 2010/3439 Esas, ... 19 İcra Müdürlüğünün 2011/6356 Esas, ... 15 İcra Müdürlüğünün 2012/2630 Esas, ... 20 İcra Müdürlüğünün 2011/13784 Esas, ... 1 İcra Müdürlüğünün 2009/14773 Esas, ... 2 İcra Müdürlüğünün 2010/10694 Esas sayılı dosyalarında takibe konu borca, davacı tarafından yapılan, itirazın kısmen iptali ile, takibin toplam 15.955,89-TL asıl alacak ve icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra masrafları üzerinden devamına, borcun işlemiş faizinden davacının sorumlu olmadığının tespitine" şeklinde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
    Oysa ki, dava, menfi tespit davası olup, mahkemece davacının borçlu olmadığı miktar yönünden karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    Bunun yanında, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkında, 4.maddede hüküm bulunmakta olup, davalı, icra takibinde faiz talep etmiştir. Zamanında ödenmeyen faturalar nedeniyle, sözleşme hükümleri gereği, davacının faizden de sorumlu olacağı kabul edilerek buna göre hüküm kurulması gerekli olup, davacının faizden sorumlu tutulmaması yönünde hüküm tesisi de isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.