Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1086
Karar No: 2021/146

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1086 Esas 2021/146 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1086 E.  ,  2021/146 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK"nın 250. maddesi ile görevli)

    Sanık ..."nun suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgütün yöneticisi olmak suçundan TCK’nın 220/1-3. maddesi uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası; TCK’nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit ve mağdur ...’e yönelik tehdit suçlarından aynı Kanun’un 106/2-d maddesi uyarınca üç kez 2 yıl hapis cezası; katılan ...’na yönelik tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a-d. maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası; mağdur ...’a yönelik tehdit suçundan 106/2-c-d. maddesi uyarınca 2 yıl hapis; katılan ...’na yönelik mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, tüm suçlar yönünden TCK’nın 53 ve 58/9. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın katılan ...’na yönelik kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2,3-b, 53 ve 58/9. maddeleri uyarınca 6’şar yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ... (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK"nın 250. maddesi ile görevli) verilen 21.11.2013 tarihli ve 321-148 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı, sanıklar ..., ... ve ... ile diğer sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 15.04.2015 tarih, 11079-39622 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.09.2017 tarih ve 50819 sayı ile;
    "...1- Yargılama konusunu oluşturan somut olayda; ... il merkezinde ... Alışveriş Merkezinde çeşitli küçük iş kollarında ticaretle iştigal eden hükmlü ... 20.04.1976 doğumlu olup bu ticari faaliyetlerini, 02.10.1972 doğumlu ve kendisinden 4 yaş büyük olan diğer hükümlülerden ağabeyi ... nezaretinde yürütmektedir. Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile beyanlardan açıkça anlaşıldığı şekilde, hükümlülere ait görünen tüm ticari işletmelerde işleri kuran, iş kollarının ve faaliyet alanlarının seçimini yapan, personeli sevk ve idare eden diğer hükümlü ... olup ..."nun ondan bağımsız olarak karar verme yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Suç teşkil eden eylemler incelendiğinde de hükümlü ..."nun mağdurlar ... ve ...’a yönelik hürriyeti tahdit ve tehdit, ... ve ...’na yönelik yağma suçlarından başka bir suça doğrudan katılımı söz konusu değildir. Diğer tüm eylemlerden suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edildiği için TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle sorumlu tutulmuş ve tecziyesi cihetine gidilmiştir.
    TCK"nın 220. madde metnindeki düzenlemede, maddenin 1. fıkrasında yer alan "örgüt kuranlar veya yönetenler" ibaresi ile örgütün kurulup ortaya çıkmasına ve sevk ve idaresi ile varlığının devam etmesine sebep olanların örgüt üyelerinden farklı olarak ayrıca örgüt adına işlenen suçlardan sorumlu tutularak örgütlü suçlarla etkin mücadele amaçlanmış ve ayrıca aynı maddenin 5. fıkrasında doğrudan katılmamış oldukları eylemler yönünden de cezalandırılmalarının sağlanması düşünülmüştür. Doktrinde bu düzenlemenin, kişilerin kusuru bulunmadığı eylemlerden sorumlu tutulması suretiyle objektif sorumluluk ilkesinin benimsendiği yolunda eleştiriler varsa da, Yargıtay uygulamalarında istikrarlı bir şekilde "örgüt yöneticisi"nin örgüt ve örgüt mensupları üzerinde kurduğu hâkimiyet, kontrol, talimat, hiyerarşi ve emir komutanın önemli olduğu, örgüt yöneticisi olarak kabul edilecek kişinin sevk ve idare yetkisi ve yeteneğinin bulunması, örgüt üye ve mensupları üzerinde etki ve gücünün bulunması aranmaktadır (Bkz. Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 23.12.2015 tarihli, 2014/4531 Esas, 2015/46343 Karar).
    Somut olaya bakıldığında ise, hükümlü ..."nun mahkûm olan diğer örgüt üyelerine tek başına verdiği bir talimat, örgüt üyelerini yönlendirdiği bir eylem görülmemektedir.
    Dolayısıyla; hükümlü ..."nun örgüt üyeliği yerine örgüt yöneticiliğinden mahkûm edilmesine yetecek derecede dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Nitekim, Yerel Mahkemede duruşma savcısının değişmesinden önceki iddia makamının esas hakkında mütalaası da bu yöndedir.
    Tüm bu nedenlerle hükümlü ..."nun örgüt yöneticiliği yerine örgüt üyeliğinden mahkûmiyetine karar verilmesi ve buna bağlı olarak TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle müşteki ...’a yönelik tehdit, ...’na yönelik mala zarar verme, ...’na yönelik tehdit, ...’ye yönelik tehdit, ...’a yönelik tehdit, ...’e yönelik tehdit suçlarından kurulan hükümlerin bozulması gerektiği düşünülmektedir.
    ...
    2- Müşteki ...’na yönelik hürriyeti tahdit suçuna ilişkin somut olay incelendiğinde ise; hükümlülerle arasında önceye dayanan anlaşmazlık bulunan ... isimli şahsın tanıdığı olan mağdur ..."nun olay gecesinde hükümlüler tarafından evinden geceleyin alınarak ... Center isimli hükümlülerin iş yerinin bulunduğu iş merkezine arkadaşı ... ile birlikte getirildiği ve burada hükümlülerden ..."na ait ... marka aracın meçhul kişilerce yakılması olayının ... tarafından yaptırıldığı yolunda ifade vermeleri için karakola götürülmek istendikleri kabul etmemeleri üzerine tehditler sonucunda ve diğer müşteki ...‘e hükümlü ... tarafından kafasına ve bacaklarına ... ve tekme vurulması suretiyle cebir uygulanmasının etkisiyle bu yönde ifade vermek üzere hükümlüler tarafından ... Karakoluna götürülerek ifadeleri aldırılıp bilahare evlerine bırakıldıkları anlaşılmaktadır. Müşteki ..."nun kolluk aşamasındaki asıl ve ek beyanları, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tüm beyanlarına ve dosya kapsamına bakıldığında; mağdur ..."na karşı fiziksel şiddet ve cebir uygulandığına dair kendi beyanlarında dahi bir delil bulunmamaktadır. Mağdur ..., tehditlerin etkisiyle ifade vermeyi kabul ettiğini beyan etmekte hükümlüler ise suçlamayı kabul etmemektedirler. Mağdur ..."na cebir uygulandığına yani hürriyeti tahdit suçunda etkin pişmanlığı düzenleyen TCK"nın 110. maddesinde belirtildiği şekilde "şahsına bir zarar verildiğine" dair bir doktor raporu veya bilgi, belge görülmemekte, hükümlüler tarafından alındığı evine aynı gece bırakıldığı ise sübuta ermiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında, hükümlüler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında etkin pişmanlığı düzenleyen TCK"nın 110. maddesi hükmünün uygulanması yasal bir zorunluluktur.
    Bu sebeplerle; hükümlü ... hakkında TCK"nın 220/1-3. maddesi uyarınca örgüt yöneticiliği suçundan kurulan hükmün, eylemin suç örgütüne üye olmak suçunu oluşturduğu ve TCK"nın 220/2 ve 3. fıkralarına nü’mas olduğu gerekçesiyle; bu itiraz sebebi doğrultusunda hükümlü ... hakkında TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle sorumlu tutulup tecziyesine karar verilen müşteki ...’a yönelik tehdit, müşteki ..."na yönelik mala zarar verme, ...’na yönelik tehdit, ...’ye yönelik tehdit, ...’a yönelik tehdit, ...’e yönelik tehdit suçlarından kurulan hükümler ile müşteki ...’na yönelik hürriyeti tahdit suçundan kurulan hükmün hükümlüler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.10.2017 tarih ve 2746-3491 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri; sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgütün yöneticisi olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile buna bağlı olarak hakkında TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle kurulan mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e yönelik tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık ..."nun eyleminin suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüt yöneticisi olma suçunu mu yoksa suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkeme hükmünün Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin,
    2- Birinci uyuşmazlık konusunun sonucuna göre sanık ..."nun TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından sorumlu tutulup tutulamayacağının,
    3- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik işledikleri kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda TCK"nın 110. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
    Belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanıklar ... ve ...’nun, inceleme dışı katılan ..."den para alabilmek için daha önceden yakılan arabalarını katılan ..."in yaktırdığına ilişkin katılan ..."na yalan tanıklık yaptırmak istedikleri, bu kapsamda sanık ...’in sanıklar ... ve ... aracılığıyla katılan ..."nu ikametinden aldırarak ... Center Alışveriş Merkezine getirttiği, sanık ..."in arabasını katılan ..."in yaktırdığına ilişkin yalan tanıklık yapması için katılan ..."ın sanıklar ..., ..., ... ve ... tarafından baskı yapılarak tehdit edildiği ve sanık ... ve adamları tarafından ... Karakoluna götürülerek istedikleri şekilde ifade verdirildiği, bu şekilde katılan ..."ın baskı ve tehdit altında yalan beyanda bulunmak zorunda kaldığı iddiası ile kamu davası açıldığı,
    06.11.2008 tarihli katılan ...’na ilişkin düzenlenen teşhis tutanağında; 1. sırada bulunan ...’nun, katılan ... ...’in ... Center’da darbedildiği gün yalan ifade vermesi konusunda kendisini tehdit eden, kendileriyle karakola gelen, polislerle görüşüp konuşan, ifadelerini ayarlayan ve polislerden mermi alan kişi olduğunu; 3. sırada bulunan ...’ın, ... Center’da gördüğü, karakola giderken ..., ..., ... ve ... ile aynı araçta bulunduklarını, karakolda yalan ifade vermesi konusunda kendisini tehdit ettiğini, karakolda ifade verdikten sonra çıkışta kendilerini eve götüren şahıslar arasında bulunan kişi olduğunu; 5. sırada bulunan ...’nun, her şeyi yöneten ... Center’da kendisini tehdit eden, ifade vermesi konusunda kendisini zorlayan, ifade vermeyeceğini söylediğinde kendisini odaya alan, oda da kendisine darp girişiminde bulunan, karakolda ifadeyi kendi ağzından yazdıran ve polislerden mermi alan şahıs olduğunu; 6. sırada bulunan ...’ın, emekli polis olduğunu, ... Center’da güvenlik şefi olduğunu, sürekli ..., ..., ... ve ... ile birlikte gördüğü şahıs olduğunu; 7. sırada bulunan ...’ın, ...’nun koruması ve şoförü olduğunu, ... Center’da tehdit edildiğinde ...’in yanında bulunan, ifade verdirmek üzere karakola götürenlerin içerisinde bulunan şahıslardan birisi olduğunu teşhis ettiği,
    06.11.2008 tarihli inceleme dışı katılan ...’a ilişkin düzenlenen teşhis tutanağında; 1. sırada bulunan ...’nun, ... Center’da darbedilmesi olayında orada olduğunu, karakola ifade verdirtmek için götürdüklerinde kendisini istedikleri gibi ifade vermesi için tehdit eden kişi olduğunu; 2. sırada bulunan ...’ın ... Center’da darbedildiği gün şark köşesinde ...’in yanında bulunan, sürekli çevresinde dolaşan, onun talimatlarını yerine getiren şahıs olduğunu; 3. sırada bulunan ...’ın, ... ve ... tarafından ... Center’a götürüldüğünde masada tek başına oturan şahıs olduğunu; 4. sırada bulunan ...’ın, ... Center’da darbedilmeden önce ...’in yanında duran şahısların içerisinde gördüğü ve ...’in talimatlarını yerine getiren şahıs olduğunu; 5. sırada bulunan ...’nun, her şeyin başı, olayı organize eden, adamları aracılığıyla istememesine rağmen ... Center’a getirten, orada kendisini darbeden, tehdit eden, zorla alıkoyan, tehditle karakolda ifade verdirten, ... ile karakoldaki ifadesini ayarlayan, telefonla tehdit eden, hakaret eden şahıs olduğunu; 6. sırada bulunan ...’ın, ... Center’dan alınıp karakola götürüleceği esnada ... Center’a gelen, karakoldaki polislerle diyaloğa giren, oradaki ifadelerini ayarlayan şahıs olduğunu; 7. sırada bulunan ...’ın ...’nun şoförü olduğunu, onun talimatlarını yerine getiren ve ...’den birebir emir alan, ... Center’da üzerini arayan, ...’in talimatı ile cep telefonunu alıp içerisindeki kayıtları çıkarıp kaydeden ve darbedilmesi esnasında odada bulunan şahıs olduğunu teşhis ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... aşamalarda; toptan gömlek imalathanesi işlettiğini, inceleme dışı katılan ...’un 2007 yılında bir yıl kadar işçi olarak yanında çalıştığını, bu kişinin yakını olmadığını ancak samimiyetinden dolayı kendisine “Enişte” diye hitap ettiğini, ... aracılığıyla tanıdığı inceleme dışı katılan ... ile araç kiralama işletmeciliği yaptıklarını, kendi işini kurduktan sonra ise ortaklıktan ayrıldığını, hatta bu ortaklık sırasında ...’in bir ev aldığını ve bu evin alımında kendi çeklerini evi aldığı müteahhide verdiğini, ... ödeme yapmayınca da kendi çeklerinin takibe girdiğini, bu nedenle aralarında sorun çıktığını, müteahhittin bu çekleri ...’da iş yaptığı birine verdiğini, çeklerin kaşelenmiş ancak takibe girmemiş olduğunu, bu sorunu çözmesini istediği ...’in müteahhide olan borçlarını sıralı hat minibüslerini satarak ödediğini ve çeklerden dolayı herhangi bir sıkıntı yaşamadığını, fakat aralarında kısa süreli bir anlaşmazlık vuku bulduğunu, daha sonra da ortalıktan ayrılarak kendi tekstil işini kurduğunu, 19.11.2007 tarihinde saat 00.00 sıralarında ikametinde bulunduğu esnada kapı zilinin çaldığını, megafondan gelenin kim olduğunu sorduğunda zile basanın ... olduğunu anladığını, ...’in megafondan “Abi aşağıya gel görüşmemiz gerekiyor.” demesi üzerine binanın önüne indiğini, ...’in yanında kendilerini daha önceden tanımadığı fakat sonradan isimlerini ... ve ... olarak öğrendiği sanıkların olduğunu, “Abi gel işimiz var” diyen ...’in o an bir şeylerden korktuğunu anladığını, çünkü panik olduğunu, daha sonra sanıklar ... ve ...’ın koluna girerek “Gel aracın içerisinde konuşacağız.” deyip ... marka bordo ya da kırmızı renklere yakın bir arabaya kendisini zorla bindirdiklerini, arabayı sanık ...’in çalıştırarak hareket ettirdiğini ve ikametinin önünden ayrıldıklarını, ...’in içinde bulundukları aracı ... marka bir aracın takip ettiğini söylediğini, bu arabanın içerisinde kimler olduğunu görmediğini, “Nereye götürüyorsunuz, benimle ne konuşacaksınız?” diye sorduğu sanıklar ... ve ...’in “Bir yere gidip konuşacağız.” dediklerini, araç içerisinde ne oluyor gibisinden konuştuğu ...’in “Abi beni ... çok dövdü, bizi yine onun yanına götürüyorlar, bu ...’in olayı ile ilgili” dediğini, sanıklar ... ve ...’in araba içerisinde daha fazla konuşmalarına müsaade etmediklerini, ancak ...’in konunun ... ile alakalı olduğunu söylemesi sonrası ... ile sanık ... arasındaki bir anlaşmazlıktan dolayı kendisini ikametinden alarak sanık ...’in yanına götürdüklerini anladığını, bildiği ve ...’ten duyduğu kadarı ile sanık ... ile ... arasında bir anlaşmazlık olduğunu, ...’in ikametinin bulunduğu binada ikamet eden sanık ...’in “Benim ... Center’da bir dükkanım var ve kuyumcu dükkanı açacağım, altın ve pırlanta almam gerekiyor, bana bu konuda yardım et.” dediğini, ...’in de komşu olmalarından dolayı güven duyarak sanık ...’e yardımcı olmak için toptan altın ve pırlanta alımı yaptığını, bildiği kadarıyla toptancıdan 70.000-80.000 TL"lik altın alarak sanık ...’e verdiğini, sanık ...’in bu altın ve pırlantaların parasını birkaç gün sonra vereceğini belirtmesine rağmen yerine getirmediğini, ...’in ... dışında tatilde iken ikametini ve kendisini tanımadığı bir erkek şahsın arayarak tehdit ettiğini, bu durumu sanık ..."e bildirdiğini, sanık ...’in de ...’ten arayan şahsın numarasını istemesi üzerine ...’in arayan meçhul şahsın telefonunu sanık ...’e verdiğini, daha sonra sanık ...’in ...’i arayan ve tehdit eden şahsı aradığında sözde bu şahsın sanık ...’e telefonda hakaret ettiğini, sanık ...’in ...’e “Seni tehdit eden şahsı aradım bana küfretti, bana kimse küfredemez, bunun diyetini sana ödeteceğim.” diyerek ...’e olan 70-80.000 TL’lik borcunu ödemeyeceğini belirtip üstüne 100.000 TL istediğini, bu nedenle ... ile ... arasında anlaşmazlık oluştuğunu ...’in kendisinden öğrendiğini, bu anlaşmazlıkların bulunduğu sırada bazı şahıslar tarafından sanık ...’in arabasının yakıldığını yine ... ile yaptığı sohbetlerden dolayı bildiğini, sanık ...’i o an sadece ismen ...’in anlatımları ile sınırlı olarak tanıdığını, sanıklar ... ve ...’in ... ile sanık ... arasındaki anlaşmazlıktan dolayı kendisini evinden aldıklarını anladığını, sanıklar ... ve ...’in kendilerini ...’ta ... mevkisinde bulunan ... Center isimli iş merkezine getirdiklerini, iş merkezinin orta tarafında bulunan kahvehane gibi bir yere kendilerini götürdüklerini, burada ismini sonradan öğrendiği sanıklar ..., ..., sonradan resimlerinden teşhis ettiği ..., ..., ..., ... ve ...’nun olduğunu, burada otururken sanık ...’in kendisine hitaben “... ile karakola giderek bizim istediğimiz şekilde ifade vereceksiniz, ...’ya biz konuyu anlattık, sen de gidip aynı şekilde ifadeni vereceksin.” dediğini, kendisinin de konunun ne olduğunu ve hangi konuda ifade vereceğini sorduğunda “Karakola gidince biz seni yönlendiririz, benim yakılan aracım ile ilgili karakolda vereceğin ifadede benim aracımı yakan şahsın ... olduğunu belirteceksin, ...’i suçlayıcı ifade vereceksin.” dediğini, kendisinin asla böyle yalan bir ifade vermeyeceğini ısrarla söylediğini, bunun üzerine sanık ...’in kendisine “Seni kağıt gibi ezerim.” dedikten sonra yanında bulunan adamlarına “Alın bunu götürün.” dediğini, kendisini ... Center içerisinde depo gibi kullanılan bir dükkan içerisine götürdüklerini, burada sanık ...’in kendisini “Bizim söylediğimiz gibi ifade vereceksin, yoksa seni de aileni de her türlü yakarız.” diyerek tehdit ettiğini, depo içerisinde tehdit edildiğinde sanık ...’in yanında sanıklar ..., ... ve ...’ın da bulunduğunu, sanık ...’in tehdit etmesi üzerine kendisine ve ailesine bir zarar gelmesinden korktuğu için sanık ...’in söylediği şekilde ifade vermeyi kabul ettiğini ve ... Polis Karakoluna sanık ..., şoförü olan uzun boylu esmer şahıs, ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile hep beraber gittiklerini, Karakolda iki üç tane polis memurunun olduğunu, sanıklar ... ve ...’in karakol içerisinde görevli polisler ile konuştuklarını ve aşırı bir samimiyetlerinin olduğunu fark ettiğini, sanık ...’in sanki karakolun sahibi gibi hareket ettiğini, hatta ...’in oradaki muhabbet sırasında polislere “Sizi de az doyurmadım.” dediğini, polisler ile sanıklar ... ve ...’in birbirlerine tabanca fişeği alıp verdiklerini gördüğünü, sanık ...’in karakol içerisinde belindeki tabancasını çıkartarak doldur boşalt yaptıktan sonra ifadesini alan polisin yanındaki başka bir polisten birkaç tabanca fişeği istediğini, onun da verdiğini, karakolda ifadesini alan polis memurunun kendisine bir şey sormadığını, sadece kimlik bilgilerini aldığını, daha sonra da ifade odasında bulunan sanık ... ve Mahir’in söyledikleri şeyleri kendi ifadesiymiş gibi yazdığını, bu ifadeyi de kendisine imzalattığını, ifadenin kendisine ait olmamasına rağmen tehdit etmelerinden dolayı korkusundan ifadeyi imzalamak zorunda kaldığını, karakola getirildiğinde sanıklar ..., ... ve ... ile karakolda görevli polisler arasındaki aşırı samimiyeti görünce, yine ifadesinin alınması aşamasında... ve ...’in ifadeyi polis memuruna yazdırdıklarını görünce susmak zorunda kaldığını, öyle ki ...’in cüretkar bir şekilde karakolda bulunan polislere şaka yollu da olsa “Az karnınızı doyurmadım.” diye bir söz sarf ettiğini, tüm bunların gerçekleri anlatamamasına neden olduğunu, Karakolda bu şekilde ifadesi alınıp imza altına alındıktan sonra kendisini ikametinden alan sanıklar ... ve ...’in getirdikleri araç ile tekrar evine bıraktıklarını, arabada ...’in de olduğunu, önce kendisini bıraktıklarını, ertesi gün ...’in ...’i arayarak sanık ...’in tehdit ve baskıları ile karakolda alınan ifadeler ile ilgili konuyu ona anlatmış olduğunu, bunun üzerine ...’in kendisini aradığını, ...’e yaşanan tüm olayları yani sanık ...’in kendilerini tehdit ettiğini ve gerçek ile alakası bulunmayan şekilde ifadesinin alındığını ayrıntıları ile ...’e anlattığını, ... ile yaptıkları bu görüşme sonucu kendisi ile ortak oldukları dönemde avukatları olan ...’a gidip konuyu anlatma kararı aldıklarını ve durumu ona anlattıklarını, Avukat ile birlikte Emniyet Müdürlüğüne giderek Asayiş Şube Gasp Bürosunda bulunan ... Başkomiser ile görüştüklerini, konuyu detaylı şekilde anlatarak sanık ... ve adamları tarafından tehdit edildiklerini belirttiklerini, emniyet müdürlüğünde şikâyetlerini dile getirdikleri esnada ... numaralı (şu an bu numara iptal edilmiş) cep telefonuna ... numaralı hattan “... akıllı ol, aklını alırım, yanlış görürsün, ... amcığı seni kurtaramaz.” şeklinde bir mesaj geldiğini, bu mesajın gasp büro amirliğinde alınan ifadesinde tarihi ve saati de yazılmak suretiyle geçtiğini, bu tehdit mesajının da ... ve ... kardeşlerden geldiğine emin olduğunu, ifadeleri alındıktan bir gün sonra tekrar gasp bürosuna çağrıldıklarını, burada şikâyetleri doğrultusunda bazı şahısların resimlerinin gösterildiğini, yaptığı teşhiste ... ve... ile birlikte birkaç kişiyi daha teşhis ettiğini, sanık ...’in ...’in aracını yaktığı iddiası ile ilgili kamu davasının açıldığını bildiğini, bu konuyla ilgili mahkemeden kendisine celp gelmesine rağmen Gasp Büroda şikâyeti bulunması nedeniyle duruşmalara katılmadığını, davacı ve şikâyetçi olduğunu,
    İnceleme dışı katılan ... aşamalarda; inceleme dışı katılan ..."in yanında araç kiralama işinde çalıştığını, o dönemler işsiz olduğu için katılan ...’ın gömlekçi atölyesine takılarak onlara yardım edip bazen günlük harçlığını da aldığını, söz konusu yerde işçi olarak çalışmadığını sadece katılan ..."a yardım maksatlı dükkanına uğradığını, yine katılan ..."a ait Aktepe’de bulunan imalathanede vakit geçirmek için bulunduğu sırada sanık ..."in adamı olan sanık ...’in kendisini cep telefonundan arayarak katılan ..."den araba kiralamaya gittiğini ancak bu kişinin canını sıktığını ve kendisiyle görüşmek istediğini söylediğini, kendisinin de kabul ederek ... Pide Salonunun yanında buluşmayı teklif ettiğini, bir müddet sonra sanık ...’in yanında sanık ... ile birlikte kırmızı ... marka bir araçla geldiklerini, daha sonradan kendilerinden öğrendiği kadarıyla söz konusu aracı Üçyol"da bulunan bir araç kiralama şirketinden kiraladıklarını, sanık ...’in işinin olup olmadığını sorduğunu, olmadığını söylemesi üzerine “Birlikte çıkalım, bir yerlerde oturup birer bira içelim, gezelim.” dediğini, herhangi bir işi olmadığı için teklifi kabul ettiğini, araca binerek ...’den ayrıldıklarını ve ... Center Alışveriş Merkezine geldiklerini, yolda bulundukları sırada sanık ...’ın "... senin arkadaşın olduğunu ispatladı, şimdi sen de ..."in arkadaşı olduğunu ispatlayacaksın." dediğini, bu sözlerin ne anlama geldiğini merak ettiğini ancak neden böyle bir söz söylediğini sormadığını, birlikte ... Center"in içinde bulunan bir Kafeye gittiklerini, Kafe içerisinde sanık ...’in masada tek başına oturmakta olduğunu, sanık ...’i daha önce ..."e ait araç kiralama şirketinde çalışırken sanık ... ile birlikte birkaç kez araba kiralamaya geldiği için tanıdığını, yanına gittiklerinde sanık ...’in sanıklar ... ile ..."a hitaben “... diye bahsettiğiniz şahıs bu muydu?” diye sorduğunu, kendisinin de “Ben sizi daha önceden tanıyorum.” dediğini ve hep beraber yanına oturduklarını, aynı Kafenin içerisinde bulunan şark odası kısmında daha önceden Karabağlar’da kuaförlük yaptığı sırada tıraş ettiği için tanıdığı ve eski Buca ... Ocakları Başkanı olarak bildiği sanık ...’ın ve yanında ismini bu olaylar sonucu öğrendiği sanıklar ... ve ...’in olduğunu, onların etrafında da üç dört kişinin sürekli ayakta durduğunu, bu sırada sanık ...’in kendisine onları göstererek "Biraz sonra seni odaya alacağız, ... bizim ... abinin arabasını yakmış, sen de bunu biliyorsun, şimdi her şeyi anlatacaksın." dediğini, kendisinin de hiçbir şey bilmediğini, olayla hiçbir bağlantısının olmadığını ve buraya nasıl getirildiyse aynı şekilde gitmek istediğini söylediğini, bu sırada karşı taraftan kendilerinin olduğu masaya işaret verildiğini ve sanık ...’in "Hadi kalk gidiyoruz" diyerek kendisini alıp Kafenin yan tarafında bulunan bir odaya götürdüklerini, içeride bulunan bir sandalyeye oturmasını söylediklerini, bu sırada içeriye sanıklar ..., ... ve ...’ın girdiğini, sanık ...’in üzerinin aranmasını söylediğini ve kimliğini sorduğunu, kimliğinin ceketinde olduğunu üzerinde olmadığını söylediğinde “Neden kimliğini yanında taşımıyorsun?” diyerek kimlik bilgilerini istediğini, kimlik bilgilerini kendisinden aldıktan sonra orada bulanan şoförüne hitaben “Bunun GBT"sine bakın” dediğini, akabinde cep telefonunu aldıklarını ve sanık ...’in, “Cep telefonunda bulunan bilgileri bir yere kaydedin.” diye söylediğini, ardından da üzerinde bulunan ceketini, kol saatini ve yüzüğünü çıkararak kendisine “Anlat” dediğini, kendisinin de hiç bir şey bilmediğini söylediğini, bu sırada yanına gelerek üç dört kez kafasına yumruk vurduğunu, sonra sigara yakıp kendisine verdiğini ve “Sigara bitene kadar bize her şeyi anlat” dediğini, bir şey bilmediğini söyleyince kendisine tekme ve yumrukla vurmaya başladığını, hatta bu sırada sanık ...’in gizli numaradan ..."i aramasını ve kendisine "Abi ne yapıyorsun, ben Agora da misafirlikteyim, burada arkadaşlar arabayı senin yaktığını, bunu da ..."in bildiğini söylediler. Böyle bir şey var mı?" diye sormasını istediğini, kendisi de baskı ile ...’i gizli numaradan aradığını ve sanık ..."in kendisinden istediklerini ..."e söylediğini, ...’in de kendisine "Öyle bir şey yok, kim söylüyorsa ortalık karıştırmak istiyordur, benim işim var." diyerek telefonu kapattığını, bu sırada sanık ...’in görüşmeyi kayda aldığını, ardından katılan ..."ın ... ile daha samimi olduğunu, bu yüzden bu konuda kendisi ile görüşmelerini söylediğini, bunun üzerine orada bulunan sanıklar ... ve ... ile kendisini katılan ..."ı almaya gönderdiğini, katılan ..."ın evine kırmızı ... marka bir arabayla gittiklerini, bu sırada arkalarından kırmızı renkli, ... marka bir araçla iki kişinin takip ettiğini, vardıklarında katılan ..."ı evinden çağırdığını, katılan ..."ı evinden alarak aynı araç ile ... Center"e geri döndüklerini, bu sefer ayrı odada değil şark köşesinde oturduklarını, bu sırada sanık ...’in arabayı katılan ..."in yaktığını söylediğini, katılan ..."ın da “Biz ... ile ortaklık yaptık, kendisini iyi tanırım ancak ne yaptığı beni ilgilendirmez, bu konudan bilgim yoktur.” dediğini, sanık ...’in de "Ortaksın lan, ... yaptığı şeyleri sana söyler, bilgin olur, söyle yoksa seni alırım odaya kapatırım, konuştururum, şimdi gidip karakola ifade vereceğiz." dediğini, bu sırada yanlarına müdür diye hitap ettikleri inceleme dışı sanık ...’ın geldiğini, sanık ...’in “Nasılsın Müdürüm, nerelerdesin, görüşemiyoruz.” gibi laflar ettiğini ve kendilerinden bahsederek “Bunlar şimdi karakola gidip ifade verecekler.” dediğini, ..."in de “Bunlar şimdi ifadeyi böyle verir sonra gidip değiştirirse ne yapacağız?” diye sorduğunu, sanık ...’in de “Değiştirirse değiştirirler, kendileri bilir, bizde başka türlü hâllederiz.” dediğini, akabinde sanık ...’in kendilerinden biraz uzağa giderek telefonla birilerini aradığını ve biz geliyoruz gibisinden birisi ile konuştuğunu, bu görüşmeden sonra tekrar araçlara binerek yola çıktıklarını ve ... Karakoluna gittiklerini, karakola girdiklerinde odanın kapısında beklemelerini söylediklerini, bu sırada yanlarında sanıklar ... ve ..."in adamlarının beklediğini, sanık ... ve...’in odaya girerek içeride bulunan polis memuru ile görüştüklerini, bu sırada sanık ...’in yanına gelip "Biz çakalla çukalla muhatap olmayız, biz milletvekili Oktay Vural"larla muhatap oluyoruz, Devlet gibi bir maşa varken niye gidip biz adam vuralım adam kaldıralım." diye ..."i imâ ettiğini ve kendisine "İstesek biz gecenin bu saatinde de adamı evinden alırız, istesek seni alır götürürüz araziye çırılçıplak soyar şişe sokarız ve fotoğrafını çeker piyasaya veririz." şeklinde tehditlerde bulunduğunu, akabinde katılan ... ile kendisini içeriden çağırdıklarını, içeriye girdiklerinde sanık ...’in odada bulunan iki polis memuru ile muhabbet etmekte olduğunu, ismini bilmediği bir polis memurunun, "Daha önce doğuda sorgu timinde çalıştım, nasıl insana işkence yapılar, nasıl ifade alınır, konuşturulur çok iyi bilirim, bir insanın testislerini sıkıp parmağı ile tık tık yaptığın zaman konuşmayacak insan yoktur, ayrıca adamın penisinin içerisine at kılı soktuğun zaman konuşmayacak adam yoktur." dediğini ve bu şekilde muhabbet ettiklerini, bu sırada sanık ...’in muhabbet ettiği polis memuruna mermisinin bittiğini söylediğini, polis memurunun da şarjöründen mermi çıkartıp ona verdiğini, bu sırada diğer polis memurunun da bilgisayar başında sürekli yazı yazmakta olduğunu, sadece bir ara kendilerinden ev adresleri ile telefon numaralarını sorduğunu ve bunları yazdığını, daha sonra bilgisayardan ifadelerini çıkartarak imzalamaları için verdiğini, bu sırada kendilerine olayın ne olduğunu ve nasıl olduğunu bile sormadıklarını, kendileri odaya girmeden önce sanık ...’in içeride nasıl ifade vereceklerinin hepsini anlattığını, hatta sanık ...’in polislerin yanında odada bulundukları sırada dahi nasıl ifade verecekleri yönünde sürekli kendilerini yönlendirdiğini, ifadeleri okumadan kendilerine yapılan tehditten korktukları için imzalamak zorunda kaldıklarını, sanık ...’in karakolda işleri bittikten sonra polislere yemek göndereceklerini söyleyip sayı aldığını, çorbacıya gideceklerini söylediklerinde katılan ... ve kendisinin çorbacıya gitmek istemediklerini, eve gitmek istediklerini söylemeleri üzerine kendilerini evlerine bıraktıklarını, eve geldiğinde hâlâ bu olayın şokunu yaşadığı ve çok kötü durumda olduğu için bu konuda kimseyle görüşmek istemediğini, ertesi gün ..."e giderek konuyu olduğu gibi anlattığını ve tehdit altında bu şekilde ifade vermek zorunda kaldığını söylediğini, katılan ...’in kendisine "Tamam bu şekilde ifade verdiğini anlat" dediğini, bu şahıslardan korktuğu için ifadesini değiştirmesi hâlinde bu şahısların kendisine kötülük yapabileceklerini söylediğini, ancak katılan ...’in bu hususta kendisinin çok mağdur olacağını ve ifade vermesi gerektiğini söylediğini, kendisinin de "Ne olacaksa olsun, ben doğru ifade vereceğim." dediğini ve katılan ... ile birlikte ..."in avukatı ile konuyu görüştüklerini ve daha sonra birlikte Asayiş Şube Müdürlüğüne ifade vermeye gittiklerini, bu durumu öğrenen sanık ...’in kendisine tehdit içerikli mesaj gönderdiğini, bir gün sonra da sanık ..."in kendisini arayarak "Sen ... ile gitmişsin ifadeni değiştirmişsin" dediğini, kendisinin de "Böyle bir şey olmadı, ben karakolda nasıl ifade vermiş isem aynı ifademi yine tekrarlarım." diye cevap verdiğini ve telefonu kapattığını, akabinde bu sefer sanık ...’in kendisini sanık ..."in aradığı numaradan arayarak "... bir şey varsa gel bize sığın, biz seni ...’ten koruruz, sana kimse hiçbir şey yapamaz." dediğini, kendisinin de bir şeyin olmadığını ve ifadesini değiştirmediğini söylediğini, ancak kendisine inanmadığını ve "Biliyorum ..."in yanındasın, o.. çocuğu kendisine saklanacak yer arasın, her şey kanun değil Polis molis hikaye, ... seni koruyamaz, onu da alırım seni de alırım." dediğini, kendisinin de "Git ne işin varsa ... ile hâllet, beni bir daha aramayın." dediğini, hatta sanık ..."e kendisince göz dağı vermek için "Benim de arkam sağlam, bana yaptıklarınızı unutmuyorum, benim de akraba çevrem geniş, ben bu olaylardan kimseye bahsetmedim, onlar duyarsa iyi olmaz." gibisinden şeyler ima ettiğini ve telefonu kapattığını, bir müddet ..."den ayrılarak şehir dışına çıktığını, anlattığı olaylar nedeniyle sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve... ile gasp büroda teşhis ettiği ancak şuan isimlerini hatırlamadığı kişilerden şikâyetçi olduğunu,
    Tanık ... Mahkemede; sanık ...’in teyzesinin oğlu olduğunu, birlikte ofiste oturdukları sırada isimlerini ... ve ... olarak söyleyen iki kişinin gelerek para istediklerini, sanık ...’in ise "Bu parayı size veremem." dediğini, bu kişilerin de araba yakma olayından bahsederek "Bu iş tam tersine dönecek!" diyerek tehdit edip gittiklerini, olayın karakol ifadesinden önce mi yoksa sonra mı olduğunu bilmediğini, parayı arabayı yakanları getireceklerini söyleyerek istediklerini,
    Tanık ... Mahkemede; sanık ...’in patronu olduğunu, bir gün sanık ... ve tanık Yılmaz ile birlikte büroda oturdukları sırada iki kişinin gelerek sanık ...’den araba yakma olayı ile ilgili para istediklerini, hatırladığı kadarı ile araba yakılması olayı ile ilgili olarak kendi istedikleri şekilde ifade verilmiş olduğunu ve bundan dolayı parayı istediklerini, sanık ...’in ise bunu kabul etmediğini ve "Kendi isteğiniz ile gidip ifade verdiniz." dediğini,
    Tanık ... Mahkemede; olayı kısmen hatırladığını, eski çalıştığı karakolda olayın meydana geldiğini, ifadeleri alan memurun kendisi olduğunu, kimin ne ifade verdiğini şu an hatırlamadığını, ne beyan edilmiş ise onu yazdığını, gösterilen 20.11.2007 tarihli ifade tutanağının altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, ifade alınma sırasında katılanların darbedilmiş, korkutulmuş bir hâllerinin olmadığını, kendilerine müracaatın oto yakma olayı ile ilgili olduğunu, kendi mıntıkalarında meydana geldiği için ifade aldıklarını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Cumhuriyet Başsavcılığında; suçlamaları kabul etmediğini, sanık ...’i tanımadığını, sanıklar arasında sadece ..."ı tanıdığını, Karabaglar Sanayi Sitesinde oto elektrikçisi olarak çalıştığı sırada sanık ...’in arabasını getirdiğini, birkaç defa iş yerinin karşısında bulunan çay ocağına gelip gittiğini, ... ile katılan ...’nu tanımadığını, bu şahısları yalancı tanıklıkta bulunmaları için sanık ..."in yanına götürmediğini, örgüt üyesi olmadığını, suçlamayla ilgisinin olmadığını, isminin bu olaya nasıl karıştırıldığını bilmediğini, sanıklarla telefon görüşmesi de yapmadığını,
    Mahkemede; örgüt kurduğu iddia edilen sanıklar ... ve ...’i araba yakma olayından dolayı tanıdığını, daha önceden tanımadığını, bu kişilerin kurduğu örgütün üyesi olmadığını, inceleme dışı katılan ... ...’in inceleme dışı katılan ...’in yanında çalıştığını, sanık ...’in arabası yanınca ...’in arabayı patronu olan ...’in yaktırdığını söylediğini, bu kişinin ...’den 5.000 TL alacağının olduğunu, bunun üzerine karakola gidip bildiklerini anlattığını, katılan ...’ın da ...’in eniştesi olduğunu, ... ile birlikte karakola giderken yanlarında onun da olduğunu, katılan ...’ı bu sırada tanıdığını, bu şahısların hürriyetlerini kısıtladığı ve tehdit ettiği hususlarının doğru olmadığını, karakola bu kişilerle birlikte gittiğini ancak işleri uzun sürdüğü için onları beklemeden geri döndüğünü, ne şekilde ifade verecekleri konusunda herhangi bir baskı yapılmadığını, bu olaylarla alakasının olmadığını,
    Sanık ... Kaçar müdafisi huzurunda Kollukta; beş yıldır tanıdığı sanıklar ... ve ...’in çalışmış olduğu ... Özel Güvenlik şirketinin sahipleri olduğunu, sanık ...’in şirketin şoförü olduğunu, sanık ..."ı da sanık ..."in yanına gelip gitmesinden dolayı tanıdığını, bu kişiyle samimiyetinin olmadığını, sanık ...’in ... Center"da otoparkta çalıştığını, sanık ...’ün ... Center"in yönetim kurulu üyesi olduğunu, ayrıca güvenlik şirketinin de çalışanı olduğunu, sanıklar ..., ... ve...’i tanımadığını, ... ile katılan ...’ı da tanımadığını ve verdikleri ifadeler hakkında bilgisinin, söz konusu olaylarla kendisinin alakasının bulunmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, sanık ...’in arabasının kim tarafından yakıldığını, kimin kim tarafından tehdit edildiğini bilmediğini,
    Mahkemede; ... Şirketinin muhasebe işlerine baktığını, üzerine atılı suçu kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını, sanık ...’in iki kişiyi getirdiğini ve kendisinin bulunduğu yerde konuşulduğunu, herhangi tehdit veya zorlama gibi bir şeyin olmadığını, sanık ...’in ifadesindeki hususların doğru olmadığını, patronunun usulsüz işlerini yapsaydı şikâyetlerde kendisinden de bahsedilmesi gerektiğini,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; Buca ... Ocakları bölge başkanlığı yaptığı zamanlarda sanık ...’in ... ocağına parasal yardım yaptığını, onun ile bu vesileyle tanıştıklarını, on yıllık bir dostluklarının olduğunu, bu kişinin güvenlik şirketinin ve temizlik şirketinin olduğunu, sanık ...’in sanık ..."in kardeşi olduğunu ve ara sıra yanına gelip gittiğini, sanıklar ... ve ...’i tanımadığını, sanık ...’i ... ocaklarından tanıdığını, bu kişinin şuan işinin olmadığını, ...’ın sanık ..."in sahibi olduğu ... Güvenlik Şirketinin güvenlik müdürü olduğunu, sanık ...’i ... Temizlik Şirketinde tanıdığını, bu kişinin arabaların temizlik işlerine baktığını, ...’ü de sanık ...’in yanında tanıdığını, bir sene kadar önce sanık ...’in kendisini saat 18.00-19.00 sıralarında cep telefonundan arayarak “Abi ... Center"e gel, bir görüşelim konu var.” dediğini, kendisinin de arabasına binerek ... Center’a geldiğini ve burada bulunan kafeteryaya gittiğini, burada sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve isimlerini bilmediği ama görse tanıyabileceği iki erkek şahsın daha olduğunu, kendisi vardığında bu kişilerin oturmakta olduklarını, sanık ...’in kendisine "Aracımı yakan şahıslardan birisi bu olabilir." diyerek ismini bilmediği ancak görse tanıyabileceği bir erkek şahsı gösterdiğini, sanık ...’ın da bu şahsı göstererek "Bu ..."ın aracını yakanları tanıyormuş, bize söyleyecek" dediğini, kendisinin de orada oturan şahıslara hitaben "Bu arkadaşı alalım eğer bildiği bir şey varsa karakola götürelim, bildiklerini anlatsın." dediğini, bu bahsettiği şahıs ve yanında bulunan eniştesi ya da abisi olduğunu sandığı bir erkek şahıs ile birlikte saat 22.00-23.00 sıralarında kafeteryadan kalkarak ... Karakoluna gittiklerini, ... Karakoluna gittiklerinde yanlarında sanıklar ..., ..., ... ve...’in de olduğunu, bu şahısların ... Karakolunda ifade verdiklerini ve daha sonra saat 02.00 sıralarında ayrılarak yemek yemeye gittiklerini, kafeteryada oturdukları sırada katılanların kendisi veya bir başkası tarafından tehdit edilmediklerini, bu kişileri kafetaryada tanıdığını, bu kişileri kendisinin tehdit etmediğini ancak kendisi gelmeden önce neler olduğunu bilmediğini,
    Mahkemede; üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını, inceleme dışı katılan ... ... ile katılan ...’ın ... Center’a geldiklerinde kendisinin de orada olduğunu, katılanları tehdit etmediğini ya da zorla alıkoymadığını, kendisinin ... Şirketi ile herhangi bir alışverişinin olmadığını, sanık ...’in yakın arkadaşı olduğunu, ... Center’a gittiğinde de katılanların kafeteryada olduklarını, birlikte çay içtiklerini, katılanların tehdit edilmiş ya da zorla alıkonulmuş olmadıklarını,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; TCK’nın 221. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini, sanıklar ... ve ...’in patronu olduklarını, iki yıldır bu kişilerin yanında çalıştığını, işe ilk başladığında BMW X5 marka aracı kullandığından meblağını hatırlamadığı boş teminat senedi imzaladığını, bu senedin hâlâ bu kişilerde olduğunu, şoförlük ile ilgili görevini dürüst bir şekilde yaptığından dolayı bu kişilerde kendisine karşı güven duygusunun oluştuğunu, sanık ...’in talimatı ile sanık ...’in, saat 22.00 sıralarında inceleme dışı katılan ... ... ve katılan ...’ı ... Center"a getirdiğini, ... Center"ın altında bulunan Kafenin vaktin geç olduğundan dolayı çalışanlarının gittiğini ve boş olduğunu, kendisinin danışmada kaldığını ve yanlarına inmediğini, kafede sanıklar..., ... ve ... ile yakınlarında sanık ...’in olduğunu, sanık ...’in katılanlar ... ve ...’a yüksek sesle bağırarak bir şeyler anlattığını, yaklaşık 45 dakika kadar sonra katılanların ... Center"dan çıkarak gittiklerini, katılanların yanında başka şahısların gidip gitmediğini hatırlamadığını, katılanlar çıkarken hâllerinden çok korktuklarının belli olduğunu, çalışanlar olarak kendilerinin de bir müddet sonra oradan ayrıldıklarını, sanık ...’in katılanları neden silahla tehdit ettiğini ve bağırdığını bilmediğini, ...’in şirkette koruma adı altında çalışıp sanık ..."ın ayak işlerini yaptığını, onun verdiği talimatları yerine getirdiğini ve tehdit edilmesini istediği şahısları tehdit ettiği, sanık ...’in ... Center"ın elektrik işlerine baktığını ve sanık ...’in talimatlarını yerine getirdiğini, katılanları getiren kişinin de o olduğunu, ...’ın güvenlikten sorumlu müdür olup kendi hâlinde çalışan emekli polis memuru olduğunu, ... ...’ın güvenlik koruması olarak çalışan ve ayak işlerini yapan şahıs olduğunu, ...’ün ... Center"ın kontrolörü olduğunu ve ... Center"da sanıklar ... ve ...’in adamı olarak yer aldığını, sanık ...’ı sanık ...’in arkadaşı olmasından dolayı tanıdığını, sanıklar ... ve ...’i tanımadığını,
    Mahkemede; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını, sadece suç örgütü kurdukları iddia olunan sanıkların şirketinde başşoför olarak çalışan birisi olduğunu, şirkete ait 11 aracın olduğunu, bu araçların hepsi ile kendisinin ilgilendiğini, sanıklar ile patron işçi ilişkilerinin olduğunu, örgütsel anlamda herhangi bir ilişkilerinin olmadığını, ayrıca sanıkların üzerilerine atılı suçlar ile ilgili herhangi bir bilgisinin ve görgüsünün olmadığını, kolluk beyanının doğru olmadığını, okumadan imzaladığını, söylemediği hususların tutanağa geçildiğini, ...’in ... Center’daki esnafları sindirdiğini söylemediğini, ancak ... Center’da iş yeri sahiplerinden aidatlarını ödemeyenlerin olduğunu, bundan dolayı sıkıntı yaşandığını, ancak iş yeri sahiplerine yönelik bir olumsuz hareketini görmediğini, sanık ...’in arabasının yakılması olayından dolayı katılan ...’i sorumlu tutup onu silahla tehdit ettiğini görmediğini, ayrıca kolluk ifadesinde belirttiği diğer olayları da görüp duymadığını, ifadesi alınırken polislerin önünde ifadelere benzer şeylerin olduğunu, onlara bakarak yazdıklarını, kendisinin de okumadan imzaladığını, şimdiki ifadesinin doğru olduğunu,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; ... Güvenlik Şirketinin sahibi olan sanık ..."ın yanında bir ay kadar çalıştığını, bir buçuk yıldır hiçbir şekilde sanık ... ile görüşmediğini, bu kişinin yanında işe başladığı dönemde kendisinden 5.000 TL tutarında senet aldıklarını ve hâlâ bu senedi geri alamadığını, en kısa zamanda vereceklerini söylediklerini, sanık ...’i sanık ...’in kardeşi olarak tanıdığını ve samimiyetinin olmadığını, bu kişinin çalıştığı dönemde şirketin yöneticisi olduğunu, esnaf olan sanık ..."ı tanıdığını, bu kişinin çocukluk arkadaşı olduğunu, hemen hemen her gün görüştüklerini, arkadaşı olan sanık ... ile samimiyetlerinin olduğunu, sanık ...’ı ismen tanıdığını, bu kişinin ... Ocakları başkanlığı yaptığını duyduğunu, ..."ın ... Güvenlikte müdür olarak çalıştığını, kendisi ile birkaç defa Pınarbaşı"nda yapılan oto yarışına güvenlik olarak birlikte gittiklerini, samimiyetlerinin olmadığını, sanık ...’in ...’in şoförü olduğunu, ...’ü ... Center"in yönetim sorumlusu olarak tanıdığını, ..."ın da ... Center"da sanık ...’in yanında çalıştığını bildiğini ancak görevinin ne olduğunu bilmediğini, 2007 yılı içerisinde sanık ..."in yanında işe başlamadan önce sanık ..."in bir aracının yakıldığını kendisinden öğrendiğini, işe başladıktan sonra sanık ...’in kendisine "Benim aracımı kim yaktı, neden yaktı, bu şahısların kim olduğunu araştırana ve bulana benden ne dilerse dilesin yapacağım." diyerek mükafatlandıracağını söylediğini, kendisinin de tahsilat konularından sabıkalı olduğunu bildiği arkadaşı sanıklar ... ve ..."e bir sohbetlerinde "Benim patronum ..."nun ikametinin önünde aracını yakmışlar, sizin bir bilginiz var mı?" diye sorduğunu, sanıklar ... ve ...’in "Bakarız araştırırız" dediklerini ve konunun orada kapandığını, bu olaydan sonra o tarihler arasında ... Güvenlik isimli şirketten ayrıldığını, tahminen aradan geçen iki ay gibi bir süre sonra sanık ..."in ikametinde misafir olarak bulunduğu sırada sanık ...’in kendisine ... isimli bir arkadaşının sanık ..."in arabasını yaktığına dair kendisi ile görüştüğünü söylediğini, yine sanık ..."in kendisine ...’in her yerde "Ben ..."nun arabasını yaktım." diyerek konuştuğunu anlattığını, bu görüşmeden birkaç gün sonra sanık ...’in kendisini arayarak ikametine çağırdığını, gittiğinde sanık ..."in yanında ... isimli Balıkesirli olduğunu bildiği şahsın da olduğunu, sanık ..., ... ve kendisi birlikte otururken sanık ...’in ..."e "Anlatsana bilader" diyerek sanık ...’in arabasının yakılması olayını anlatmasını kastettiğini, bunun üzerine ..."in kendisine "Sizin ... Güvenliğin aracı minibüs tarzı bir araç mı?" diye sorduğunu, kendisi de bilmediğini, aracı hiç görmediğini belirterek "Sizin yaktığınız araç Evkal tarafında mı?" diye sorması üzerine ..."in sanık ...’in aracını kendisinin yakmadığını, ama ... isimli bir şahsın Ödemiş"ten ya da ... ilinden iki adam getirterek sanık ..."in aracını yaktırdığını kendisine anlattığını, bunları neden kendisine anlattığını sorduğunda ..."ten 5.000 TL alacağının olduğunu, bu nedenden dolayı ... ile aralarında anlaşmazlık olduğunu, ..."in eşi adına borçlu olarak kendisine senet verdiğini, ..."ten aldığı senedin de ödenmediğini, bu yüzden öç almak için ..."in sanık ..."in arabasını yaktırdığını anlattığını söylediğini, kendisinin de ..."e "Bunu gidip ..."na sen anlatır mısın? ... Bey seni bu konuda ödüllendirir." dediğini, onun da kabul ettiğini, bu görüşmenin aynı günü ya da bir gün sonra ... marka kiralık bir araç ile yanlarına ..."i de alarak sanık ..."in yanına doğru yola çıktıklarını ve ... Center"a gittiklerini, ... Center"ın içerisinde bulunan kafeteryada sanıklar ..., ..., ... ve...’in hep birlikte oturduklarını, birlikte geldikleri sanıklar ... ve ... ile ..."i bu kişilerin yanlarına götürerek, bu kişilerle tanıştırdığını, bu sırada kendilerinin de sanık ..."in bulunduğu masaya oturduklarını ve ..."in olayı kendisine aktardığı şekli ile sanık ..."e de anlattığını, ... ile sanık ..."in konuşmasının arasına girerek sanık ..."e "Abi ... böyle anlatıyor ama sağda solda da ..."nun aracını ben yaktım diye konuşuyormuş." dediğini, bu sözü üzerine sanık ...’in ..."e "Bak benim aracımı senin yaktığını söylüyorlar." dediğini, ..."in de "Bana inanmıyorsanız eniştemi çağırın." dediğini, sanık ...’in de "Senin enişten kim?" diye sorduğunu, ..."in de eniştesinin ... isimli şahısla ortak iş yaptıklarını anlattığını, sanık ..."in de "Peki enişten ve sen benim aracımın yakılması hususunda karakola gidip ifade verir misiniz?" diye sorduğunu, ..."in de "Ben ifade veririm, eniştemi de ikna ederim, zaten eniştemin de ... ile arasında sorun var" dediğini, aynı gün saat 22.30 sıralarında sanıklar ... ve ..."in ... ile birlikte sanık ..."in kullandığı ... marka araba ile ..."in eniştesi olan ismini sonradan öğrendiği ... isimli şahsın ikametine gittiklerini, arkalarından sanık ..."in adamlarından birisinin ya da aracının kendilerini takip ettiği ya da etmediği yönünde bir bilgisinin olmadığını, ...’in binanın önünde kapı ziline basarak eniştesi katılan ..."ı aşağı çağırdığını, katılan ...’ın eşofmanlı bir hâlde bina önüne indiğini, ...’in "Enişte ... aracının ... tarafından yaktırıldığını öğrenmiş, bunu bizim de bildiğimizi biliyor, karakola gidip ifade vermemizi istiyor." dediği katılan ..."ın da "Benim için fark etmez, zaten ... şerefsizin biri" diyerek kendi rızası ile geldikleri arabaya bindiğini ve hep birlikte ... Center"e sanık ..."in yanına gittiklerini, sanık ..."in yanında bulunan...’in "Arabanın yakıldığı bölge karakolu neresi ise dosya hangi karakolda ise oraya gidip ifade vermeniz gerekir." demesi üzerine sanık ...’in dosyanın ... Karakolunda olduğunu belirttiğini ve hep birlikte ... Karakoluna gittiklerini, kendi araçlarında sanıklar ... ve ... ile ... ve katılan ...’ın olduğunu, sanıklar ..., ..., ... ve ...’in başka bir araç ile ... Karakoluna geldiklerini, karakola geldikten sonra karakol içerisine ..., ..., ... ve katılan ...’ın girdiklerini, kendisi ile sanıklar ... ve ...’in karakol önünde bekledikleri sırada sanıklardan ... veya ...’in "Tamam siz gidin, yaptığınız bu iyiliğin altında kalmayacağız." dediğini, bunun üzerine karakol önünden ayrıldıklarını, karakol içerisinde ... ve katılan ..."ın ne yönde ve nasıl ifade verdiklerini bilmediğini, konu ile ilgili bildiklerinin bunlardan ibaret olduğunu, sanık ...’in yaptıkları iyiliğin altında kalmayacağını ve aracı yakanları bulanları mükafatlandıracağını söylediğinden ertesi gün sanık ...’ın sanık ...’i aradığını, ancak sanık ...’in olumsuz cevap verdiğini, yine birkaç gün sonra ... Center"a mükafatlarını almak için gittiklerinde sanık ...’in "Çok sık boğaz ediyorsunuz, bu işler sık boğaz edilmez." diyerek kendilerini başından savdığını, bunun üzerine sanıklar ... ve ... ile kendisinin sanık ...’e "Sizden para pul istemiyoruz." diyerek yanından ayrıldıklarını ve o günden sonra sanıklar ... ve ... ile hiç görüşmediğini, ..."i iş yerinden almadıklarını, sanık ..."in ikametinde bulunduğunu, sanık ... kendisini ikametine çağırdığında ... ile bizzat kendisinin görüştüğünü, sanık ...’ın da muhtemelen sanık ..."in evinde olduğunu, bu görüşme sonrası ..."in kendi rızası ile ... Center"a sanık ...’in yanına gittiğini, yine aynı şekilde katılan ...’ın zorlama olmadan kendi isteği ile ... Center"a geldiğini,
    Mahkemede; 2007 yılında gazete ilanında gördüğü ... Şirketinin elektrik işinde bir ay kadar çalıştığını, maaş az geldiği için işten ayrıldığını, çalıştığı sırada sanık ...’in yanına gelerek “Sen Buca’da oturuyorsun değil mi?” diye sorduğunu, doğru olduğunu söylemesi üzerine "Ben de Buca’da oturuyorum, evka-1 de arabam yandı, bu olayla ilgili bir şey duyduğunda haber ver." dediğini, iş çıkışında kahvehanede oturduğu sırada sanıklar ... ve ... ile bu olayı konuştuğunu, işten çıktıktan sonra kargo şirketinde çalışmaya başladığını, iki ay kadar geçtikten sonra sanık ...’in kendisini arayarak evine çağırdığını, evine gittiğinde inceleme dışı katılan ... ... ile sanıklar ... ve ...’in evde olduğunu, sanık ... kendisine ...’in bir araba yaktığını, sağda solda o şekilde konuştuğunu söylediğini, bunun üzerine ...’in, kendisinin yakmadığını, patronu ...’in Ödemiş’ten ve ...’dan getirttiği kişilere yaktırdığını söylediğini, kendisinin de "Karakolda ifade verir misin?" diye sorduğunu, onun da verebileceğini söyleyerek eniştesinin de şahit olduğunu onu da çağırabileceklerini söylediğini, kendisinin de sanık ...’i arayarak arabasını yakan kişileri bulduklarını bildirdiğini, onun da ... Center’da olduğunu, şahısları getirmesini söylediğini, bunun üzerine ..., sanık ... ve kendisinin aynı gün ... Center’a gittiklerini, herhangi bir tehdit etme veya başka bir olayın yaşanmadığını, ...’in eniştesi olan katılan ...’ı tanımadığını, bu kişileri tehdit etmediklerini,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; çalışmış olduğu ... Güvenlik Şirketi adına kayıtlı olan ... marka arabanın akşamları arkadaşları tarafından evlerine bıraktıktan sonra kendisinde kaldığını, sanık ...’in ... Center Alışveriş Merkezinin Yönetim Kurulunda başkan, sanık ...’in ise ... Güvenlik Şirketinin ortağı olduğunu, sanıklar ... ve ...’i tanımadığını, sanık ...’ın ara sıra sanık ...’in yanına gelip gittiğini, sanık ...’in hatırladığı kadarıyla şirkette şoförlük yaptığını, 1-1.5 yıl kadar önce işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan sonra şirkete gelip gittiğini görmediğini, ...’ın ... Güvenlik Şirketinde güvenlik koordinatörlüğü yaptığını, bu kişinin emniyetten emekli olduğunu bildiğini, sanık ...’in sanık ...’in şoförlüğünü yaptığını, ...’in ... Güvenlik isimli şirkette güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, sanık ...’in dışarıda işi olduğu zamanlar yanına gittiğini, çantasını filan taşıdığını, kendisinin inceleme dışı katılan ... ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, ...’in sanık ... ile 2007 yılının Mart ya da Nisan aylarında ... Center Alışveriş Merkezinde ortak kuyumcu açtıklarını, vergi levhasının sanık ..."in adına kayıtlı olduğunu, ...’in kağıt üzerinde herhangi bir ortaklığının olmadığını, iş yerini açtıkları zaman ilk altınları ...’in getirdiğini, yaklaşık 3-4 ay kadar birlikte çalıştıktan sonra aralarında anlaşamayarak ortaklıktan ayrıldıklarını,
    Mahkemede; üzerine atılı suçları kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını, ... Şirketi ile bir ilişkisinin olmadığını,... Temizlik Firmasında müdür olarak çalıştığını, iki firmanın birbiri ile bağlantısının olmadığını, ... Center’da temizlik işi yaptıkları için daha önce çalışmış olduğu şeklinde bahsettiğini, poliste verdiği ifadesine eklemeler yapıldığını, o şekilde ifade vermediğini, avukat çıktıktan sonra kendisine imzalatıldığını, daha sonra da avukata imzalatıldığını, okumasına bile fırsat verilmediğini, çocuğu rahatsız olduğu için bir an önce oradan çıkmak istediğini,
    Sanık ... Mahkemede; üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, sanık ... ile arkadaş olduklarını, kahvehanede otururken iş yeri sahibinin Buca’da arabasının yandığını söylediğini, bir gün sanık ..."in evinde otururken inceleme dışı katılan ... ...’in de geldiğini, daha doğrusu gittiğinde orada olduğunu, kendisi gelmeden önce araba yakılma olayının konuşulmuş olduğunu, zaten kendisini o olaydan dolayı çağırmış olduklarını, orada ... diye birinden bahsederek ... tarafından bir iki kişiyi getirterek arabayı yaktırdığını söylediğini, daha sonra sanıklar..., ... ve kendisi ile ...’in ... Center’a gittiklerini, ... Center’a gittikten sonra tekrar çıkarak ...’in eniştesi olan ismini bilmediği birini daha Yeşilyurt’tan aldıklarını ve tekrar ... Center’a döndüklerini, sanık ...’in bu kişilere "Konuşulan konuları karakolda söyler misiniz?" diye sorduğunu, onların da kabul etmesi üzerine karakola gittiklerini ve dağıldıklarını, kendilerini zorla alıkoymadıklarını ve karakoldan sonra şahısları kendisinin bıraktığını,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; ... Center Alışveriş Merkezinde 6 adet dükkanının, Bornova semtinde üç adet dairesinin olduğunu, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini, ...’in yaklaşık üç dört yıldır ... Özel Güvenlikte çalışan işçisi olduğunu, bankalara evrak ve para götürüp getirme işlerini yaptığını, ...’ın tarihten yaklaşık yedi ay kadar önce şirketinde bir ay kadar çalışıp işten kendi isteği ile ayrılan bir kişi olduğunu, işten ayrıldıktan sonra onu bir daha görmediğini, çalıştığı dönemde şirkette şoförlük yaptığını, sanık ..."ı tanımadığını, kendisini bir kez sanık ..."in yanında gördüğünü, ne iş yaptığını bilmediğini, aracının yakılması olayının akabinde sanık ... ile birlikte sanık ..."in yanında gördüğünü, arabasını yakan kişileri bildiğini söylemek için geldiğini, sanıklar ... ve ..."ı hemşehrisi olan sanık ... aracılığı ile tanıdığını, aracının yakılması konusunda yakan kişileri söylemek için geldikleri gün tanıdığını, sanık ...’ı Buca ilçesinde oturduğu için mahalleden tanıdığını, zaman zaman yanına ziyarete geldiğini, sanık ...’i hemşehrisi olmasından ve bir ay kadar yanında hizmetli bölümünde çalışmasından dolayı tanıdığını, yaklaşık beş altı aydan buyana görüşmediklerini, ne iş yaptığını bilmediğini, ...’ın ... Özel Güvenlik şirketinde güvenlik işlerini takipte görevli çalışanı olduğunu, işçi işveren ilişkisi dışında başka bir ilişkilerinin olmadığını, sanık ...’in, yanında şoför olarak çalışan ve şirket araçlarının bakımını yapan yani araçlarla ilgilenen sigortalı çalışanı olduğunu, ...’ün, ... Center Alışveriş Merkezinde bulunan iş yerlerinin ve şahsının işlerini yaptığını, iş yerlerinin teknik ve idari konularında görevli olduğunu, ...’ın daha önce ... Center"da hizmetli olarak çalışan altı ay kadar işten ayrılıp giden şahıs olduğunu, işten ayrıldıktan sonra bir daha görmediğini, iddia edildiği gibi örgüt lideri olmadığını, böyle bir örgütten haberinin olmadığını, suçlamaların hiç birisini kabul etmediğini, 2007 yılının yaz aylarında ... Özel Güvenliğe ait, gri renkli, ... marka arabasının park hâlinde iken gece yarısı saat 03.30 sıralarında kundaklandığını, kundaklandığına dair itfaiyenin ve bilirkişinin raporunun olduğunu, olay akabinde ... Polis Karakoluna olayın faillerinin bulunması ve yakalanması için müracaata bulunduğunu, ifadesi esnasında aracını yakan şahısları görmediğini ve kimlerin yapmış olabileceğini bilmediğini söylediğini, bu olayın üzerinden 6 ya da 8 ay geçtikten sonra bir dönem yanında çalışan sanık ...’in iş yerine gelerek aracı yakan kişileri bilen kişilerin olduğunu, bu şahısların kendisiyle görüşmek istediklerini söylediğini, görüşmeyi kabul ettiğini, sanık ...’in yanında bu şahısları arayarak ... Center’ın kafeterya kısmına gelmelerini söyleyip telefonu kapattığını, bir müddet sonra daha önceden kendilerini tanımadığı, isimlerini daha sonradan sanık ...’in tanıştırması ile öğrendiği sanıklar ... ve ...’ın saat 18.00 sıralarında yanlarında aracının yakılması olayı ile ilgili olarak ifade verecek olan yine isimlerini sonradan öğrendiği inceleme dışı katılan ... ... ve katılan ..."ı getirdiklerini, bu sırada sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... ile birlikte Kafeteryada oturup çay içmekte olduklarını, sanık ...’in bu şahısları yanına getirerek "Abi sana bahsettiğim şahıslar bunlar, seninle görüşmek istiyorlar." dediğini, kendisinin de "Aramızda yabancı yok, ne anlatacaksanız burada anlatın." dediğini, gelen şahıslardan katılan ...’ın ... ile araç kiralama şirketinde ortak olarak çalıştıklarını, ancak aralarındaki sorunlar nedeni ile ortaklıktan ayrıldıklarını, kendisinin ... tarafından dolandırıldığını, alacağı olan parasını alamadığını söylediğini, yanlarında gelen ..."in de ..."in yanında araç kiralama şirketinde çalıştığını söylediğini, katılan ...’ın, araç kiralama şirketinde ortak oldukları ve aralarının açık olmadığı dönemde ..."in kendisine söz konusu arabanın kendisi tarafından kundaklandığını anlattığını söylediğini, katılan ...’ın anlattığına göre ...’in beyaz renkli Şahin marka arabayla olay yerine gelerek araçta bulunan iki şahsı aşağı indirip arabasını yaktırdığını, bu sırada ortamda bulunan ...’in olayı ..."in kendi ağzından duyduğunu, aracı ..."in kendisinin yaktırdığını söylediğini, hatta ...’in kendisini bu konuda ikna etmek için yanında ..."i 541 ile başlayan cep telefonundan arayarak telefonun megafonunu açıp görüşmeyi dinlemelerini istediğini, ... ile yaptığı görüşmede aracın yakılması olayı ile ilgili olarak olayı öğrendiklerini şikâyetçi olacaklarını söylediğinde ...’in "Sus konuşma, telefonu kapat, ben seni sonra ararım." dediğini, bu konuşmaya tanık olduktan sonra katılanlara bu hususta ifade verip vermeyeceklerini sorduğunu, onların da verebileceklerini söylemeleri üzerine karakola gitmeyi teklif ettiğini ve şirketine ait iki araçla kafeteryada yanında bulunan bütün şahıslarla birlikte ... Karakoluna gittiklerini, yanında gelen diğer şahısların dışarıda karakolun bahçesinde beklediklerini, kendisi tek başına içeriye girerek grup amiri Hüseyin Bey ile konuyu görüştüğünü, bu kişinin dosyanın adliyeye intikal ettiğini, bu nedenle bu olay hakkında ifade alamayacaklarını, ancak bu hususta Savcı Bey ile görüşeceğini söylediğini ve akabinde durumu Savcı Bey ile görüştüğünü, Savcının, katılan ... ve ... ile kendisinin ifadelerinin alınarak gönderilmeleri talimatı verdiğini, önce katılan ...’ın içeriye girerek ifadesini verdiğini, daha sonra ...’in ifadesini verip çıktığını, ardından kendisinin içeri girerek ek ifade verdiğini, ifadeler bittikten sonra dışarı çıktıklarını, katılan ... ve ...’in arabaları olmadığı için kendilerini diğer araç ile saat 01.30 sıralarında evlerine bıraktırdığını, karakolda ifade alındığı esnada kesinlikle kendisinin veya yanında bulunan kişilerin baskı yapmadıklarını, karakolda bulunan görevli polislere şahısların ifadesinin nasıl alınacağı yönünde yönlendirme yapmadığını, zaten orada tanıdığı veya samimi olduğu bir polis memurunun olmadığını, hatta ifade verdikleri esnada karakolu denetlemek için Nöbetçi Müdür’ün de geldiğini ve yaklaşık yarım saat kadar orada kaldığını, iddia edildiği gibi bu şahıslara zorla ve baskı altında ifade verdirmiş olsalardı neden orada bulunan polislere konuyu anlatmamış olduklarını, katılan ... ve ...’in ifadeleri alınırken kendisi veya bir başkasının kesinlikle içeriye girmediklerini, tek başlarına ifade verdiklerini, yukarıda yanlış hatırladığı bir konuya açıklık getirmek istediğini katılanların yanına geldikleri sırada saatin tahminen 22.00-23.00 sıralarında olduğunu, hatırladığı kadarı ile katılan ...’ın üzerinde eşofman, ...’in üzerinde normal elbise olduğunu, hatta katılan ... eşofmanla geldiği için üzerinde kimlik olmadığını, bu şahısları baskı ve tehdit ile ifade vermeye zorlamadığını, başka bir odaya aldırıp darbetmediğini, tamamen kendi özgür iradeleri ile ifade vermeyi kabul ettikleri için karakola götürdüklerini, katılanların bu olayla ilgili olarak tanık sıfatı ile ifade vermeleri için mahkemeye celplerine rağmen duruşmalara katılmadıkları için şahıslar hakkında zorla getirme kararı çıktığını, mahkemeye çıkmamaları nedeni ile bu şahısların da araç yakma olayında bulunduklarından şüphelendiğini, bu kişilerden davacı ve şikâyetçi olduğunu, ... numaralı GSM hattını kimin kullandığını bilmediğini, sanık ...’in bu numaralı bir hattının olmadığını, mesaj gönderip göndermediğini bilmediğini,
    Mahkemede; iddia edildiği gibi silahlı bir örgütün söz konusu olmadığını, yargılanan kişilerin çoğunun çalışanları ya da daha önce yanlarında çalışmış kişiler olduğunu, sanık ...’in de kardeşi olduğunu, silahların tamamının ruhsatlı olup bulunması gereken yerlerde muhafaza edildiklerini, suçlamaların tamamen hukuki yargılamayı gerektiren ticari ilişkilere dayandığını ya da hiçbir delile dayanmayan beyanlar olduğunu, ticari itibarını bozmaya yönelik iftiralar olduğunu, mağdur ... ...’ü tehdit etmediğini veya hürriyetini kısıtlamadığını, ...’in kardeşinin iş yerinde çalıştığını, mağdur ...’i tehdit etmediğini, onun da karmaşıklık yaratmak amacıyla olaya dahil edildiğini, ... ile herhangi bir alışverişlerinin olmadığını, borcunun ya da alacağının bulunmadığını, belki personel adına dikim yaptırılmış olabileceğini ancak bu kişiyle şahsi olarak ilişkisinin olmadığını, mağdur ...’ın ... A.Ş.’nin vekili olduğunu, önce bu kişinin ... ile birlikte iş yerine geldiğini, normal konuştuklarını, daha sonra kendilerini çağırdıklarını, sanık ... ile birlikte gittiklerini, onu tehdit etmediklerini, mağdur ...’nin ifadesinde de kendisinin tehdit ettiğine yönelik herhangi bir suçlama olmadığını, bu kişiyi tehdit etmediğini, iddia edildiği şekilde sözler söylemediğini, mağdur ...’ı da tehdit etmediğini, tehdit etmiş olsaydı bu durumun kameralardan ortaya çıkacağını, bu kişinin kendisini mağdur etmek amacıyla şikâyette bulunduğunu, ... ve katılan ...’ı da tehdit etmediğini ve zorla alıkoymadığını, özgür iradeleri ile ifade verdiklerini, daha önceden görüp tanımadığını, bu kişileri sanık ...’in getirdiğini, daha önceden arabasının yakılması olayı ile ilgili konuşmuş olduklarını, bunu da yine kendisine önceden yanında çalışan sanık ...’in gelip söylediğini, kendisinin de bu kişileri yanına getirmesini söylediğini, bu şahısların kendi rızalarıyla geldiklerini, ... Center’ın kafeterya bölümünde konuştuklarını, sanık ...’in ifadesinin diğerlerinin beyanları ile çelişkili olduğunu, katılanların böyle beyanlarının olmadığını, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak ve iki aracına alkollü iken zarar verdiği için bunlardan kurtulmak amacıyla bu şekilde ifade verdiğini, bu olaydan bir iki gün sonra kendisinden para talep etmek için yanına geldiklerini, bununla ilgili tanıklarının olduğunu, kendisinden 5.000’er TL istediklerini, parayı vermeyince gidip şikâyet ettiklerini, inceleme dışı katılan ...’i karalamak isteseydi aracı yakıldığında bu kişinin ismini verebilecek olduğunu, 26. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılamalarının devam ettiğini, ...’i tanımadan önce de kuyumculuk yaptığını, bu kişiden altın almadığını, altınları ... Dövizden aldığını, altınları alırken ...’in aracılık yapmadığını, peşin para ile kendisinin aldığını, borçları nedeniyle evini göstermesi nedeniyle bu kişinin kendisine husumet duyduğunu ve arabasını yaktığını, sanıklar ... ve ... ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, bu kişiler ile tanışıklığı veya telefon görüşmesinin de olmadığını, ...’in telefonundan kendi telefonuna tehdit mesajları atıldığını, 26. Asliye Ceza Mahkemesindeki davada bunu da bildirdiğini, kendisinin tehdit ettiği iddia edilen telefonun tanık ... adına kayıtlı olduğunu, ilgisinin bulunmadığını, tanık ...’nın yanında çalışmadığını, bu kişiyi tanımadığını, ...’ın da ...’in alt komşusu olduğunu, ... tarafından olaya dahil edildiğini, "Zannedersem, gibi duydum" şeklinde ifadelerinin olduğunu, bu kişiyi tehdit etmesini gerektirir hiçbir husumetinin bulunmadığını, katılan ...’nun ifadelerinin de hayal ürünü olduğunu, ... A.Ş. yönetiminde bulunan 4-5 kişinin aynı ifadeleri kullanarak hakkında şikâyette bulunduklarını, katılan ...’i tehdit etmediğini, dolandırmadığını ve aracına zarar vermediğini, böyle bir şey olsaydı 100 metre ileride bulunan karakola şikâyet edebilecek olduğunu, katılan ...’ın eski yönetici olup paraları zimmetine geçirdiği için hakkında dava açıldığını, bu nedenle şikâyetçi olduğunu ve kendisini yönetimden atmak için komplo kurduklarını, bu kişiye terzi göndermediğini, ... ile ilgili olayın hukuki itilaf olduğunu, bu kişiye borcunun olmadığını, ...’ı görse tanımayacağını, bu kişi ile iş yapılmış olsa bile kendisiyle bire bir görüşmesinin olmadığını, teknik bölümün ilgilendiğini, ... ile ilgili olarak da 4 yıl önceki bir olayın söz konusu olduğunu, hiçbir resmî yerde şikâyetinin bulunmadığını, bu kişi ile akraba olduklarını, yemek yeyip parasını gasbetmediğini, ...’ün şirketinde çalışmadığını, ... Center’dan 125.000 TL’ye üç adet dükkan satın aldığını, 25.000 TL’sini peşin olarak ödediğini, 100.000 TL için ise çekler verdiğini, çeklerin ödenmesine rağmen tapuların devredilmediğini, bu konuda dava açtığını, daha sonra da imzası taklit edilerek sahte sözleşme düzenlenmiş olduğunu, bununla ilgili şikâyette bulunduğunu, parayı da tanık ... ...’a ödediğini, baskı ile çekleri geri almadığını, almış olsaydı 100 metre ilerideki karakola şikâyet edebilecek olduklarını,
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; ..., ... ve ... numaralı hatları kullandığını, üzerine kayıtlı Buca semtinde kredi ile aldığı ve hâlâ ödemesi devam eden bir dairesinin olduğunu, bunun dışında başkaca bir mal varlığının olmadığını, inceleme dışı sanık ...’in ... Güvenliğin yani işletmelerinin muhasebe ve banka işlerine bakan çalışanları olduğunu, inceleme dışı sanık ...’ın bir yıl kadar önce işletmelerinde şoför olarak çalıştığını, bir yıla yakındır da görüşmediğini, sanık ..."ı şahsen tanımadığını ama sanık ... vasıtası ile tanıştığını, öncesinde kendisini kesinlikle tanımadığını, araçlarının yakılması olayından dolayı sanık ...’in kendilerini tanıştırdığını, ... Karakolunda ifade verdikten sonra kendisini hiç görmediğini, sanık ... ile de sanık ..."ı tanıdığını, ortamda sanık ... vasıtası ile tanıştırıldığını, bu şahsı da bir yıla yakındır görmediğini, sanık ..."ı daha önceden Buca"da elektronik üzerine mağazaları olduğu dönemde müşterileri olmasından dolayı tanıdığını, arada bir ziyaretine gelip gittiğini, aşırı samimiyetinin olmadığını, sanık ...’in tahminen bir yıl kadar ... Center"de temizlik işlerinde temizlik elamanı olarak çalışıp ayrıldığını, çalışanı olmasından dolayı bu şahsı tanıdığını, inceleme dışı sanık ..."in ... Güvenlik Şirketinde güvenlik müdürü olarak çalıştığını, bu kişinin emekli polis memuru olduğunu, sanık ..."in yaklaşık bir yıldır ..."ın yerine işletmelerinde şoför olarak çalışan bir elaman olduğunu, inceleme dışı sanık ...’ün temizlik şirketlerinin işlerine bakan, banka işlerini takip eden, 3 yıldır birlikte oldukları, kısaca finansman müdürleri diyebileceği bir şahıs olduğunu, inceleme dışı sanık ..."ın yaklaşık 7-9 ay önce işletmelerinden ayrılan çalışanları olduğunu, işletmelerinde danışma görevlisi olarak çalışmakta olduğunu, 9 aya yakındır kendisi ile görüşmediğini, tarafına isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini, bir suç örgütü içerisinde bulunmadığını, 150"ye yakın işçi kadrosu bulunan bir işletmenin sahibi olduğunu, herhangi bir suçtan sabıkasının olmadığını, inceleme dışı katılan ...’i tanıdığını, bu kişinin ağabeyi olan sanık ..."e ait olan ... Center"da bulunan Köroğlu Kuyumculuk isimli iş yerine altın yani ticari mal getiren toptancı bir şahıs olduğunu, aynı zamanda ağabeyinin ikamet komşusu olduğunu ve bu vesile ile tanıştıklarını ağabeyinden duyduğunu, ... ile ağabeyi arasındaki altın alış verişinden kendisinin bilgisinin olmadığını, sadece ...’in ticari mal anlamında toptancı olarak ağabeyine altın getirip götürdüğünü bildiğini ama hesaplarını bilmediğini, inceleme dışı katılan ...’u yanında çalışan sanık ... vasıtası ile tanıdığını, sanık ..."in Buca"da oturmasından dolayı 2007 yılında Mercedes marka araçlarının yakılması olayı ile ilgili olarak kendisine "Abi sizin arabayı yakan şahısları bilen bir arkadaşım var." dediğini, kendisinin de..."e "Eğer aracımızı yakan şahısları ... isimli arkadaşın biliyorsa çağır getir konuşalım." dediğini, sanık ..."in de telefonla ... ile görüşmüş olacak ki katılanlar ... ve ..."ın sanıklar ... ve ... ile birlikte geldiklerini, sanık ...’in bu şahısları yanlarına getirerek ağabeyi ve kendisiyle tanıştırdığını, bu esnada kendilerinin ... Center"da bulunan halka açık kafe içerisinde çay içmekte olduklarını, katılanlara da çay ikram ederek konuşmaya başladıklarını, bu görüşmede öncelikle araçlarını yakan şahısların kim olduğunu, bunu nereden ve nasıl öğrendiklerini sorduklarını, ...’in daha önceden ..."in yanında çalıştığını, ..."ten 5.000 TL alacağının olduğunu fakat alamadığını, hatta ..."in eşinden senet aldıklarını, ... ile ortak araç kiralama işi yaptıklarını, öz eniştesi olan katılan ... ile ..."in Karabağlar"da ortak kuyumcu dükkanı işlettiklerini ve katılan ..."ın arabalarının yakılması olayına bizzat tanık olduğunu söyleyerek arabayı ..."in yaktığını söylediğini, katılan ...’ın da bu durumu onayladığını, kendilerinin de arabalarını neden yaktığını sorduğunu, katılan ...’ın söze katılarak araçlarının ... tarafından yakıldığını, nedenin ise aralarındaki ticari anlaşmazlık olduğunu söylediğini, bu bilgileri alması üzerine emekli polis olmasından dolayı..."i yanlarına çağırdığını ve katılanların kendisine anlattıklarını ona aktararak ne yapmaları gerektiğini ağabeyiyle birlikte sorduklarını, arabalarının yakılması sonrası bunu kimin yaktığını bilmedikleri için herhangi bir adli makama müracaat ederek şikâyetçi olmadıklarını, fakat aracın yakıldığı gün ... Karakolu ve İtfaiye tarafından gerekli raporların tanzim edildiğini, sanık ..."e bu durumu anlattıktan sonra bu konu ile ilgili olarak hangi karakol rapor tutmuş ve dosyayı takip ediyor ise katılanların bu karakola giderek tanık olarak ifade vermelerinin iyi olacağını söylediğini, ağabeyiyle birlikte katılanlara "Bize anlattıklarınızı aynı şekilde polise de anlatır mısınız?" diye sorduklarında katılanların "Tabi gider polise de bildiklerimizi anlatırız." diye cevap verdiklerini, bunun üzerine ... Karakolunu katılanlara tarif ettiklerini, katılanların kendi araçları ile kendilerinin de araçları ile ... Karakoluna gittiklerini ve karakolda durumu görevli memurlara anlattıklarını, buradaki görevlilerin durumu Nöbetçi Cumhuriyet savcısına ilettiklerini, Savcı Bey’in katılanların ifadelerine başvurulması talimatı vermesi üzerine karakolda ağabeyi ..."in ek ifadesinin alındığını, katılanların da tanık olarak ifadelerine başvurulduğunu, ifade bittikten sonra yaptıkları tanıklıktan ötürü katılanlara bizzat polislerin yanında teşekkür ettiklerini ve karakoldan herkesin evine ayrılarak gittiğini, o günden sonra katılanlar ile sanıklar ... ve ..."ı hiç görmediğini, bu şahısların ne iş yaptıklarını dahi bilmediğini, kendisi ve ağabeyinin kesinlikle katılanları darbetmediklerini, anlattığı gibi sanık ...’in araçlarını yakan şahısları tanıyan arkadaşlarının olduğunu söyleyerek kendilerini bilgilendirmesi üzerine yine sanık ..."in tanıştırması sonucu tanıdığı şahıslar olduğunu, katılanların darbedilmediğine dair ... Karakolunda ifade alan memur ve diğer memurların tanık olduğunu, şahısların darbedildiğine yönelik bir görüntünün de olmadığını, ... ile şahsen ticari bir ilişkisinin de olmadığını, kuyumculuk yapan sanık ... ile kuyumculara toptan mal satımı yapan ... arasında bu nedenden dolayı ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişkinin boyutunu bilmediğini fakat bir keresinde ..."in sanık ..."i ve ailesini tehdit ettiğini, hatta tehdit mesajları gönderdiğini bildiğini ve bizzat gördüğünü, aralarında borç alacak konusunun boyutu nedir, kim kime ne kadar borçludur bilmediğini ancak bu ticari ilişkiden dolayı aralarında sıkıntı olduğunu bildiğini, sanıklar ... ve ... ile katılanlar ... ve ...’i ... Center"da yanlarına geldiklerinde tanıdığını, sanık ...’in kendisine "Abi sizin aracı yakan şahısları tanıyan ... adında biri var, bu şahıs içki masasında arkadaşım olan ... ve ..."e yakılan aracı kimin yaktığına dair bir şeyler anlatmış" dediğini, bunun üzerine de sanık ...’e "Gelsinler görüşelim" dediklerini, sanıklar ... ve ... ile tanışmasının o gün sanık ...’in daveti sonucu olduğunu, ayrıca sanık ..."in de katılanları tanımadığını, arkadaşları sanıklar ... ve ..."in tanıdığını kendisine söylediğini, bu nedenden katılan ..., ..., ... ve ...’in birlikte gelmiş olabileceklerini, kendisi ya da ağabeyinin herhangi bir şekilde sanıklar ... ve ..."e talimat vererek katılan ... ve ..."i zorla getirmelerini söylemediklerini, eğer ..."in birileri tarafından tehdit edildiğini kendisine ya da ağabeyine iletmiş olsa idi durumu polise haber vermesini söyleyecek olduklarını, kesinlikle ..."in tehdit edildiğine dair bir bilgisinin olmadığını, tehdit eden şahsa ait numarayı ..."ten alarak telefon ile görüşmediğini, ağabeyinin de böyle bir görüşme yaptığına şahit olmadığını ve bu suretle de kesinlikle ..."ten bir kuruş para istemediğini, bunun iftira olduğunu, ağabeyi ile ... arasındaki borç alacak konusunu detaylı olarak bilmediğini, kimseye talimat vermediğini, zorla getirildiği belirtilen katılanlar ... ve ... ile sanıklar ..., ... ve...’in birbirlerinin arkadaşları olduğunu, zorla getirilme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bunun polislere yapılmış bir hakaret olduğunu, ... Karakolundaki bu polisleri tanımadıklarını ve bir ilişkilerinin olmadığını, araçlarının yakılmasından dolayı raporun tutulduğu karakola giderek görevliler ile görüştüklerini, böyle bir samimiyet içerisine girmediklerini, bahsi geçen ... telefon numarasının kendisine ait olmadığını, böyle bir mesaj göndermediğini, bunun tespitinin yapılabileceğini, katılan ...’i ve tanık ... ..."ı ... Center"in yönetim kurulu üyeleri olmalarından dolayı tanıdığını, katılan ... ile sanık ... arasında dükkan alış verişi olduğunu, fakat alış verişler ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmadığını, bu konuda katılan ... ile herhangi bir pazarlık yapmadığını, herhangi bir çek vermediğini, alım satım işini ağabeyi ile yapmış olduklarını, ancak sonradan ağabeyinden duyduğuna göre, satın aldığı ve karşılığında çek verdiği dükkanların ödemesini yaptığını, çeklerini geri aldığını, fakat dükkan devirleri ile ilgili ... A.Ş."nin yurt dışındaki ortaklarından birinin satışa razı olmamasından dolayı tapuyu üzerine alamadığını kendisine söylediğini, yine ağabeyinin satın aldığı son iki dairenin tapularının devri için beklenirken tanık ... ..."ın ağabeyine dükkanın tapusu için biraz beklemesini söyleyerek satın alınan iki dükkan içerisinde istedikleri şekilde tadilat yapabileceklerini söylemiş, hatta kendisi tarafından hazırlanmış ve imzalanmış bir kira sözleşmesini ağabeyine vermiş olduğunu, bu dükkanların alım konusunu yani ağabeyi ile adı geçen şahıslar arasında ne şekilde pazarlık yapıldığını bilmediğini, yalnız ağabeyinden öğrendiği kadarı ile ağabeyinin bu üç dükkanı pazarlık neticesi satın aldığını, hatta karşılığında çek verdiğini ve çekleri sonradan ödediğini, yurt dışında bulunan ... A.Ş"nin ortağı ve akrabaları olan şahsın satışa rıza göstermediğinden tapu kayıtlarını üzerine alamadığını, ... A.Ş. ile ağabeyi arasında meydana gelen anlaşmazlığın şu şekilde olduğunu, ağabeyinin son üç dükkanı satın aldığı dönemde tanıklar ... ..., ... ve ağabeyinin ... Center"in yönetim kurulunda olduklarını, ağabeyinin yönetim kurulu başkanı olduğunu, katılan ... ve diğer ortaklarının yönetim kuruluna yüklü miktarda aidat borçlarının olduğunu, ... A.Ş. yetkililerinin yönetim kurulu başkanı olan ağabeyine ödemedikleri aidatları ödemiş gibi göstermesini istediklerini, ağabeyinin de "Yönetim kurulu başkanı olarak böyle bir sorumluluk alamam, biz nasıl ödüyorsak sizde aidat borçlarını ödeyin, ödemediğiniz takdirde de gerekli yasal işlemleri yönetim kurulu başkanı olarak yapmak zorundayım." şeklinde cevap verdiğini, bu nedenden dolayı ... A.Ş.’nin ağabeyinin parasını vererek satın aldığı dükkanların devrini yapmaya yanaşmadıklarını ve ağabeyi ile ... A.Ş. arasında küskünlük oluştuğunu, yine bu olayların üzerine yönetim kurulunda olan tanıklar ... ... ile ...’in yönetime gelmemeye başladıklarını, bu arada ... A.Ş."nin biriken aidat borçları nedeniyle tanık ... ..."a aidat borçlarının ödenmesi hususunda bilgi verildiğini, yine ödenmeyince şirket yönetim kurulu avukatlarına bilgi verilerek yasal işlemler başlatıldığını, bunun üzerine tanık ... ... ve ..."in noter vasıtası ile yönetimden istifa ettiklerini bildirdiklerini, yine ... A.Ş.’nin son üç dükkanın satın alınması sonrası yaşanan anlaşmazlıklar sırasında ... Kaymakamlığına müracaat ederek bu dükkanların tahliye edilmesi için başvuruda bulunduğunu, bunun üzerine Kaymakamlıktan bir heyet geldiğini, gerekli incelemeleri yerinde yaptıktan bir hafta sonra ... A.Ş."nin tahliye isteğinin reddedildiğini, bunun hukuki bir süreç olduğu yönünde de görüş bildirdiklerini, yaklaşık bir yıldır ..."ı görmediğini, böyle bir talimat vermediğini ve tanık olmadığını, iftira niteliğinde olduğunu, bu iftiranın sebebinin de yukarıda bahsi geçen dükkanların satın alınıp devrinin yapılmaması olduğunu, kesinlikle katılan ..."i arayarak tehditle para istemediğini, sayısal loto bayisinden ... Center"a doğru giderken bir kalabalığın olduğunu gördüğünü ve kalabalığın neden oluştuğunu öğrenmek için yaklaştığında katılan ..."in arabasına tuğla düştüğünü gördüğünü, buradan iş yerine doğru girerken iş merkezi girişinde gördüğü tanık ... ... ve ..."a araçlarına tuğla düşmesinden dolayı geçmiş olsun dileklerini sunduğunu, bu esnada ...’un kendisine "Şerefsizler" diye hitap ettiğini, kendisinin de neden böyle konuştuğunu sorması üzerine araya esnafların girdiğini ve münakaşa fazla büyümeden oradan ayrıldığını, ...’un bu sözünden bir gün sonra ağabeyinin yanına giderek kendisine şerefsiz dediğinden dolayı özür dilediğini ağabeyinden öğrendiğini, katılan ...’in aracına tuğla atılması yönünde kimseye bir talimat vermediğini, tuğlanın aracın üzerine nasıl düştüğünü bilmediğini ve görmediğini, ...’in eski yönetim kurulu başkanı olduğunu, mağdur ..."nin de iş merkezinde esnaf olduğunu, bu kişilerin ... Kaymakamlığından gelen görevliler tarafından alınan ifadelerinin kendi hür beyanları olduğunu, bu beyanlara bir etkilerinin olmadığını, yönetim kurulunda herhangi bir üyeliğinin olmadığını, yönetim kurulu başkanın ağabeyi olduğunu, karar defterinin kimin tarafından, ne zaman, nasıl ve ne şekilde yazıldığını bilmediğini, bu konunun muhataplarından sorulması gerektiğini, ... Center"da bir çok iş kolunda faaliyet gösterildiğinden dolayı ağabeyinin bütün iş kollarını ayrı ayrı belirtmek yerine sadece "Köroğlu" adıyla reklam tabelası astıklarını, bu reklam tabelasının ... yazısının yanına eklenmesin tesadüfü bir durum olduğunu,
    Mahkemede; suçlamaların asılsız olduğunu, üzerine atılı suçları kabul etmediğini, eğer zamanında ifadeleri alınmış olsaydı ... Center’daki kayıtları ibraz edebilecek olduklarını, örgüt üyesi ya da yöneticisi olmadığını, kimseyi dolandırmadığını ve tehdit etmediğini, kimseye mesaj gönderip para istemediğini,
    Savunmuşlardır.
    Bir ve iki numaralı uyuşmazlık konularının birlikte değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1- Yerel Mahkemece suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüt yöneticisi olma suçundan sanık ... hakkında kurulan hükmün, Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği ve buna bağlı olarak sanık ..."nun TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından sorumlu tutulup tutulamayacağı;
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.",
    "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinde de;
    "(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
    a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
    b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
    c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanunu"nun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanun"un 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
    d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
    (2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.",
    "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar" başlıklı 232. maddesinde ise;
    "(1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
    (2) Hükmün başında;
    a) Hükmü veren mahkemenin adı,
    b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
    c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
    Yazılır.
    (3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
    (4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
    (5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    (6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    (7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.",
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    Buna göre, Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. "Başlık" bölümünde; hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekilinin ve kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı ve soyadı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile hâlen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise CMK’nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun"un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun"un 53. ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercisi tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının "gerekçe" bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nın 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Ayrıca, hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, 5271 sayılı CMK"nın 289/1-9 ve 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308/7. maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık hâllerinden birini oluşturacaktır.
    Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); bir yargılamada hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda korunabilmesi için davaya bakan mahkemelerin, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi olduğunu belirtmektedir (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33.). AİHM; mahkemelerin davaya yaklaşma yönteminin, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve temel şikâyetlerini incelemekten kaçınmaya neden olduğunu tespit ettiği durumları, davanın hakkaniyete uygun bir biçimde incelenme hakkı yönünden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 6. maddesinin ihlali olarak nitelendirmektedir (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84, 85.).
    AİHM ayrıca, derece mahkemelerinin, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak özellikle delillerin kabulü ve değerlendirilmesinde geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu pek çok kararında yinelemiştir (... Mechelen ve diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93, 23/4/1997, § 50; Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68.). Bu bağlamda, temel hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak derecede ve keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün (tanık beyanı, bilirkişi raporu veya uzman mütalaası) kabul edilebilir olup olmadığına, değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermenin ilk derece mahkemelerinin görevi olduğunu vurgulamaktadır (Garcia Ruiz/İspanya, B. No: 30544/96, 21/1/1996, § 28; S.N./İsveç, B. No: 34209/96, 2/7/2002, § 44.).
    Bunun yanı sıra AİHM; derece mahkemelerinin kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda olmamakla birlikte somut davanın özelliğine göre esas sorunları incelemiş olduğunun, açık ya da zımni anlaşılabilir bir şekilde gerekçeli kararında yer almasına önem vermektedir (Boldea/Romanya, B. No: 19997/02, 15/2/2007, § 30; Hiro Balani/İspanya, B. No: 18064/91, 9/12/1994, § 27.). Zira mahkemelerin, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olan "kararlarını hukuken geçerli hangi temele dayandırdıklarını yeterince açıklama" yükümlülüğü altında bulunduklarını belirtmektedir (Hadjianastassiou/Yunanistan, B. No: 12945/87, 16/12/1992, § 33.).
    Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olmaktadır (... ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34.).
    Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (... ve diğerleri, § 35.).
    Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında "ilgili ve yeterli bir yanıt" vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (... ve diğerleri, § 39.).
    Nitekim Anayasa Mahkemesinin 25.05.2017 tarihli ve 11798 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında bir ve iki numaralı uyuşmazlık konularına ilişkin yapılan değerlendirmede;
    Sanık ..."nun suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgütün yöneticisi olma suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; Yerel Mahkemece "İletişim tespitleri, sanık savunmaları, müşteki beyanları, tanık anlatımları sanıkların soruşturma konusu yapılmış eylemleri, eylemlerin niteliği, eylemlerin sürekliliği, örgütsel faaliyet çerçevesinde gerçeleştirilen eylemler, örgütün korkutucu gücünün varlığı birlikte değerlendirildiğinde çıkar amaçlı bir suç örgütünün var olduğu kanaatine varılmıştır. Örgütün eylemlerinde silahı etkin olarak kullanılması, silahla tehditin var olması, insanlar üzerinde bu şekilde korku ve baskı yaratılması, insanların yıldırılması birlikte gözetildiğinde 5237 sayılı TCK"nun 220. maddesi anlamında cebir ve tehdite dayalı silahlı bir örgütün var olduğu, sanık ..."nun çıkar amaçlı silahlı suç örgütünü kurduğu, sanık ..."nun Kanunun Suç Saydığı Fiilleri İşlemek Amacıyla Kurulan Çıkar Amaçlı Silahlı Suç Örgütünde yönetici olduğu, bu örgüte sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın kurulan çıkar amaçlı silahlı bu suç örgütüne üye oldukları, örgütün kurucusu olan ... ve örgüt yöneticisi olan ..."nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerinin sürekli olarak örgüte çıkar sağlamak amacıyla ve örgüt faaliyetleri kapsamında dolandırıcılık, yağma, hürriyetten yoksun kılma, silahla tehdit, tehdit, mala zarar verme suçlarını işledikleri, bu şekilde sanık ..."nun kanunların suç saydığı fiileri işlemek amacıyla çıkar amaçlı silahlı suç örgütünü kurduğu, sanık ..."nun bu örgütte yönetici olduğu, örgüt kurucusu ve yöneticisi sanıklar ile örgüt üyesi sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... arasında sürekli bir irtibat olduğu anlaşılmakla; sanık ..."nun Çıkar Amaçlı Silahlı Suç Örgütü Kurmak ve Liderliğini Yapmak, sanık ..."nun Çıkar Amaçlı Silahlı Suç Örgütünde Yönetici Olmak suçundan 5237 sayılı TCK"nun 220/1-3 maddeleri gereğince," şeklindeki gerekçe ile sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün yöneticisi olma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, kararda örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen ..."nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerinin sürekli olarak örgüte çıkar sağlamak amacıyla ve örgüt faaliyetleri kapsamında dolandırıcılık, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, silahla tehdit, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işlediklerinin iddia edilmesine rağmen örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar anlatılırken buna yönelik herhangi bir anlatıma yer verilmediği, söz konusu eylemlerin ve buna ilişkin delillerin neler olduğunun gerekçede belirtilmediği, sanık ...’in üzerine atılı suç ile delillerin ilişkilendirilip tartışılmadığı, esas alınan ve reddedilen delillerin neler olduğunun, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğunun ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmediği, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi," düzenlemesine muhalefet edildiği, dolayısıyla itiraza konu hükümlerin, Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir.
    Ulaşılan bu sonuç karşısında sanık ... hakkında TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin de bozulması gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bir numaralı uyuşmazlık konuları bakımından değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
    2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik işledikleri kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda TCK"nın 110. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı;
    5237 sayılı TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi;
    "(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Bu suçun;
    a) Silahla,
    b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
    f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
    (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
    (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bent hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibariyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
    Tehdit, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, "gözdağı verme" anlamına gelmekte olup bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması olanaklı olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterlidir.
    Bu suç ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması veya sınırlanmasıdır. Nitekim bu husus madde gerekçesinde; "Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir" şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebileceği gibi serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak" tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle mağdurun bir yere gitme veya kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yer, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesinin yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mağdurun mutlaka bir yere kapatılmış olmasına gerek yoktur, aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurların gerçekleşmesi durumunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez, mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır, tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığının, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.
    Hürriyetten yoksun kılma süresi konusunda öğretide de; "Türk Hukukunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılmanın süresinin kısa veya uzun olmasının suça etkisi yoktur. Mağdurun bir yere gitmek veya bir yerde kalmak serbestisi ortadan kaldırıldığında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşur. Bununla birlikte failin gerçekleştirdiği eylemin belirli bir önemi olması gerekir. Nitekim birini bir an için tutma bu suçu oluşturmaz. Engellemenin suçu oluşturacak ağırlıkta olup olmadığını somut olayın durumuna göre hâkim takdir eder." şeklinde görüşlere yer verilmiştir (... Emin Artuk-Ahmet Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 18. Baskı, ..., 2019, s.425.).
    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun manevi unsuru, failin, mağduru kişisel özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi istemesi ve bilmesi, yani genel kasttır. Kanunun metninden ve ruhundan da anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Bu görüş öğretide (Erman-Özek, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İst-1994, s.130, Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Bası, İst-1994, s.31; Durmuş Tezcan-M. Ruhan Erdem-Murat Önok, Teorik-Pratik Ceza Hukuku, ...-2008, s.363 vd.; M. Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, ...-2009, cilt:3, s.2830 vd.; Recep Gülşen, Hürriyeti Tahdit Suçları, ...-2002, s.87.) ve yargısal kararlarda da (CGK’nın 29.06.2010 tarih ve 110-161, 23.01.2007 gün ve 275-9, 03.12.2002 gün ve 288-419 sayılı kararları) benimsenmiştir.
    Bu aşamada etkin pişmanlık üzerinde de durulmalıdır.
    Öğreti ve uygulamada; "Bir suçun işlenmesinden sonra failin, herhangi bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle, meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarına etkin pişmanlık" denilmektedir.
    Türk Ceza Kanunu"nun kabul ettiği suç teorisi uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların gerçekleşmesiyle, ortaya cezalandırmayı gerektirir bir haksızlık çıkmakta ve kusurluluğu kaldıran bir sebebin bulunmaması hâlinde, fail hakkında bir ceza ya da güvenlik tedbirine hükmolunmaktadır. Fakat bazı hâllerde kanun koyucu, failin cezalandırılması için başka birtakım unsurların da bulunması veyahut bulunmamasını aramıştır. İşte haksızlık ve kusur isnadı dışında kalan bu gibi hususlar "suçun unsurları dışında kalan hâller" başlığı altında ele alınmaktadır. Bunlardan failin cezalandırılması için gerekli olanlara "objektif cezalandırılabilme şartları" bulunmaması gerekenlere ise "şahsi cezasızlık sebepleri" ya da "cezayı kaldıran veya azaltan şahsi sebepler" denilmektedir (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, ... 2015, 8. Baskı, s. 351.). Bu yönüyle etkin pişmanlık, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler arasında yer almaktadır.
    İşledikleri suç nedeniyle şahısların cezalandırılması kural olmakla birlikte, bir kısım şartların gerçekleşmesi durumunda kişi hakkında ceza davasının açılmasından, açılmış olan davanın devamından ve sonuçta ceza verilmesinden veya mahkûm olunan cezanın infazından vazgeçilmesi izlenen suç politikasının bir gereğidir. Bilindiği üzere suç, bir süreç içerisinde işlenmekte olup, buna suç yolu ya da "iter criminis" denilmektedir. Bu süreçte fail, önce belli bir suçu işlemek hususunda karar vermekte, daha sonra bunun icrasına yönelik hazırlıkları yapmakta, son olarak icra hareketlerini gerçekleştirmektedir. Çoğu suç, fiilin icra edilmesiyle tamamlanırken, kanuni tarifte ayrıca bir unsur olarak neticeye yer verilen suçlarda, suçun tamamlanması için fiilin icra edilmesinden başka ayrıca söz konusu neticenin gerçekleşmesi de aranmaktadır. Türk Ceza Kanunu"nun 36. maddesindeki "gönüllü vazgeçme" düzenlemesi ile failin suç yolundan dönerek, suçun tamamlanmasını veyahut da neticenin gerçekleşmesini önlemesi; etkin pişmanlığa ilişkin düzenlemeler ile de, suç tamamlandıktan sonra hatasının farkına vararak nedamet duyup neden olduğu haksızlığın neticelerini gidermesi için teşvikte bulunulması amaçlanmıştır.
    TCK"da etkin pişmanlık tüm suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak değil, özel suç tipleri bakımından uygulanabilecek istisnai bir müessese olarak düzenlenmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu bazı suçlara ilişkin etkin pişmanlık düzenlemesini "etkin pişmanlık" başlığıyla bağımsız bir madde hâlinde (TCK"nın 93, 110, 168, 192, 201, 221, 248, 254, 269, 274, 293.) bazılarını ise suç tipinin düzenlendiği maddenin bir fıkrası şeklinde gerçekleştirmiştir (TCK"nın 184/5, 230/5, 245/5, 275/2, 275/3, 281/3, 282/6, 289/2, 297/4, 316/2.). Bu hükümlerin bir kısmında etkin pişmanlık nedeniyle cezanın tamamen ortadan kaldırılması öngörülmüş, bir kısmında ise sadece belli oranda indirilmesi kabul edilmiştir.
    Etkin pişmanlık, kanunun etkin pişmanlığa imkân tanıdığı her suç tipinde, o suçun karakterine uygun bir yapıya bürünmektedir (Yasemin Baba, Türk Ceza Kanununda Etkin Pişmanlık, Oniki Levha Yayınları, ... 2013, s. 22.). Ancak bu durum, etkin pişmanlık hükümleri arasında hiçbir ortak unsur olmadığı anlamına gelmemektedir. Gerek Türk Ceza Kanunu"ndaki gerekse özel ceza kanunlarındaki etkin pişmanlık düzenlemeleri incelendiğinde ve öğreti ile yerleşik yargısal kararlardaki görüşler de değerlendirildiğinde etkin pişmanlığın unsurlarının;
    1- Kanunda etkin pişmanlığa imkân tanıyan bir düzenleme bulunması,
    2- Suçun tamamlanmış olması,
    3- Failin kanunda öngörülen biçimde aktif bir davranışının gerçekleşmesi,
    4- Failin bu davranışın iradi olması,
    Şeklinde belirlenmesi mümkündür.
    Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için öncelikle kanunda o suç ve faili bakımından buna imkân tanıyan özel bir hüküm bulunması gerekir. Her suç açısından etkin pişmanlığın uygulanması mümkün değildir. Esasen niteliği gereği her suç etkin pişmanlığa elverişli de değildir. Bir suç tipi bakımından kanunda etkin pişmanlık düzenlemesi öngörülmemiş ise "kanunilik ilkesi" uyarınca kıyas veya yorum yoluyla da olsa etkin pişmanlık uygulanamaz. Örneğin; TCK"nın 168. maddesinde malvarlığına yönelik bazı suçlar bakımından etkin pişmanlık düzenlemesi öngörülmüştür. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bu suçlar arasında sayılmadığından, bu suç da malvarlığına yönelik bir suç olmasına karşın TCK"nın 168. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
    Etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için suçun tamamlanmış olması gerekir. Teşebbüs aşamasında kalan suçlar bakımından etkin pişmanlıktan söz edilemez ancak şartları var ise "gönüllü vazgeçme" gündeme gelebilir.
    Etkin pişmanlığın diğer bir şartı, failin kanunda öngörüldüğü biçimde, pişmanlığını gösteren aktif bir davranışının bulunmasıdır. Gerçekten de etkin pişmanlığa ilişkin kanuni düzenlemeler incelendiğinde; "Suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım etme", "Mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakma", "Mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderme", "Diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların üretildiği veya saklandığı yerleri mercine haber verme", "Örgütü dağıtma ya da verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama", "İftiradan dönme", "Gerçeği söyleme" gibi çeşitli şekillerde failden işlediği suçla gerçekleşen haksızlığın neticelerini mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunmasının arandığı görülmektedir. Gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini kanunun aradığı biçimde ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Nitekim kanun koyucu tarafından da etkin pişmanlığın adlandırılmasında sergilenmesi gereken davranışın bu özellikleri gözetilerek "etkin" kelimesi tercih edilmiştir. Karşılaştırılmalı hukukta da müessesenin isimlendirilmesinde benzer bir vurgunun yapıldığı görülmektedir. Örneğin; Alman, Fransız, İspanyol, İngiliz Hukukunda adlandırma sırasıyla; "Tätige Reue","Repentir actif", "Arrepentimiento activo eficaz", "Active Repentance" şeklinde yapılmıştır. Ancak aktif davranış, "Bizzat fail tarafından bir davranışta bulunmasının zorunlu olduğu" şeklinde anlaşılmamalıdır. Failin iradesine dayanan üçüncü kişinin hareketi de, bu hareketin yapılmasına fail tarafından neden olunduğu sürece yeterli kabul edilmelidir.
    Etkin pişmanlığın varlığının kabul edilebilmesi için sanığın suç sonrası sergilediği aktif davranışın iradi olması da gerekmektedir. Bu şart, etkin pişmanlığın sübjektif unsurunu teşkil etmektedir. Etkin pişmanlığın var olduğunun kabulü için, tek başına failin haksızlığın sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarda bulunmuş olması yeterli değildir. Etkin pişmanlıkta fail, suç sonrası mağdurun uğradığı zararı gidermeyi, engellemeyi, düzeltmeyi ya da tehlikeyi önlemeyi iradi yani gönüllü olarak gerçekleştirmelidir. Çoğu zaman fail bu tür davranışları, suçu işledikten sonra duyduğu pişmanlığın tesiri ile yapmaktadır. Bu nedenle müessesenin adlandırılmasına tercih edilen ikinci kelime "pişmanlık" olmuştur. Aynı şekilde karşılaştırılmalı hukukta örnekleri verilen isimlerden anlaşılacağı üzere "tövbe" kelimesi ile bu vurgunun yapıldığı görülmektedir. Etkin pişmanlıkta ceza verilmesinden vazgeçilmesinin veyahut cezadan bir indirim yapılmasının temelinde failin bu pişmanlığı yatmaktadır. Zira cezalandırılmada güdülen asıl amaç, kişilerin pişmanlık duymasını sağlayıp yeniden topluma kazandırılmasıdır. Failin dışa yansıyan davranışlarının pişmanlığının tezahürü olarak kabul edilebilecek derecede iradi olması yeterli olup, iç dünyasına bakılarak gerçekten samimi olup olmadığı aranmayacaktır. Bu bakımdan sanığın davranışında cezadan kurtulma saiki de etkili olmuş olsa, önemli olan salt bu saikle hareket edilmemiş olmasıdır. Nitekim Türk Ceza Kanunu"nun uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda etkin pişmanlığa ilişkin 192. maddesiyle ilgili görüşmelerde, bu kanunun hazırlanmasında görevli akademisyenlerden ...; "Gönüllü vazgeçme veya etkin pişmanlıkta, kişinin iç dünyasında gerçekten nedamet duyup duymadığına bakmıyoruz sadece; yani gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlıkta suç politikası gereğince kişinin suç yolundan kendi iradesiyle dönüp dönmemesine bakıyoruz. O yüzden, kendi iç dünyasında gerçekten pişmanlık duyup duymadığına ilişkin konular, aslında ne gönüllü vazgeçmeyi, suça teşebbüsü ne de buradaki etkin pişmanlığı belirleyici unsuru değildir" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur (Tutanaklarla Türk Ceza Kanunu, Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı, ... 2005, s. 697.).
    Etkin pişmanlıkla ilgili bu genel şartlar dışında kanun koyucu, ilgili suç tipinde özel olarak etkin pişmanlığın belirli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmesi veya başka bazı ön şartların varlığını da aramış olabilir.
    Örneğin Türk Ceza Kanunu"nun kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına ilişkin 110. maddesinde etkin pişmanlığın soruşturmaya başlanmadan önce ve mağdurun şahsına bir zarar dokunmaksızın gerçekleşmiş olması aranmıştır. Bu hâllerde etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için, zaman şartının yanında diğer şartların da gerçekleşmiş olması gerekir.
    TCK"nın "etkin pişmanlık" başlığını taşıyan ve uyuşmazlık konusunu ilgilendiren 110. maddesinde de; “Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir” biçiminde, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları bakımından cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi bir sebep olarak "etkin pişmanlık" düzenlemesi getirilmiştir. Madde gerekçesinde de; "Etkin pişmanlık için suç tamamlandıktan sonra mağdurun güvenli yerde serbest bırakılması gerekir. Bunun kendiliğinden, yani herhangi bir zorlama bulunmadan gerçekleşmesi gerekir. Ayrıca, etkin pişmanlığın, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce gerçekleşmesi gerekir. Soruşturma makamlarının işe el koymasından sonra serbest bırakma hâlinde, etkin pişmanlık hükmünden yararlanılamayacaktır" açıklamalarına yer verilmiştir.
    Anılan düzenlemeye göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen kişinin, bu suç nedeniyle soruşturma başlamadan önce mağduru şahsına zarar vermeksizin kendiliğinden güvenli bir yere serbest bırakması hâlinde hakkında etkin pişmanlık hükmü uygulanacaktır.
    Buna göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    1- Suçun tamamlanmış olması gerekir. Suç tamamlanmadan, başka bir ifadeyle icra hareketleri devam ederken failin mağduru serbest bırakması durumunda etkin pişmanlık değil gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır.
    2- Failin, mağduru suç nedeniyle hakkında soruşturmaya başlanmadan evvel serbest bırakması gerekmektedir.
    Soruşturmanın başlamasından sonra failin mağduru serbest bırakmasının ceza sorumluluğu üzerinde bir etkisi bulunmayacaktır. Dolayısıyla mağdurun olay yetkili merciler tarafından öğrenildikten sonra serbest bırakılması durumunda, kanunun aradığı diğer bütün şartlar gerçekleşse bile etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacak, ancak bu husus takdiri indirim nedeni olarak kabul edilebilecektir.
    3- Failin, mağduru herhangi bir baskı veya zorlama olmaksızın, kendiliğinden serbest bırakması gerekir. Failin mağduru hangi nedenlerle bıraktığının önemi yoktur. Önemli olan herhangi bir dış zorlama bulunmaksızın mağdurun özgür iradeyle serbest bırakılmasıdır.
    4- Mağdurun fail tarafından serbest bırakılması gerekmektedir. Mağdurun sanığın elinden kaçması veya olayı haber alan kolluk görevlileri veya başkaları tarafından bulunduğu yerden alınması hâlinde bu hüküm uygulanamayacaktır. Ayrıca failin mağduru "Halkın içine çıkabilecek bir halde" serbest bırakması gerekir. Örneğin çıplak vaziyette bırakma, kanunun aradığı anlamda serbest bırakma olarak kabul edilemeyecektir.
    5- Failin mağduru zarar görmeyeceği ve istediği yere rahatlıkla ulaşabileceği güvenli bir mahalde serbest bırakması gerekmektedir. Mağdurun gece vakti, yerleşim yerlerine uzak ıssız bir yerde veya ormanda serbest bırakması durumunda bu hüküm uygulanamayacaktır.
    6- Failin mağdurun şahsına bir zarar vermemiş olması gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    19.11.2007 tarihinde akşam saatlerinde sanık ...’in talimatıyla sanıklar ... ve ...’ın yanlarında inceleme dışı katılan ... ... de olduğu hâlde katılan ...’ın evine gittikleri, ..."in katılan ..."ın evinin zilini çalarak görüşmek için aşağıya çağırdığı, aşağı inen katılan ...’ın koluna giren sanıklar ... ve ..."ın katılanı zorla arabaya bindirdikleri, ... Center Alışveriş Merkezinde bulunan kafe gibi bir yere götürdükleri, burada sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."ın da bulundukları, sanık ...’in, katılana hitaben "... ile karakola giderek bizim istediğimiz şekilde ifade vereceksiniz, ...’ya biz konuyu anlattık, sen de gidip aynı şekilde ifadeni vereceksin." dediği, katılan ...’ın hangi konuda ifade vereceğini sorması üzerine de "Karakola gidince biz seni yönlendiririz, benim yakılan aracım ile ilgili karakolda vereceğin ifadede benim aracımı yakan şahsın ... olduğunu belirteceksin, ...’i suçlayıcı ifade vereceksin." dediği, katılanın asla bu şekilde yalan beyanda bulunmayacağını ısrarla söylemesi üzerine de "Seni kağıt gibi ezerim." diyerek tehdit ettiği ve yanında bulunan sanıklara "Alın bunu götürün" diye talimat verdiği, sanıkların katılanı alışveriş merkezi içerisinde depo gibi kullanılan bir yere götürdükleri, burada sanık ...’in katılan ...’ı "Bizim söylediğimiz gibi ifade vereceksin, yoksa seni de aileni de her türlü yakarız." diyerek tehdit ettiği, bunun üzerine katılan ...’ın kendisine ve ailesine bir zarar gelmesinden korktuğu için sanık ...’in söylediği şekilde ifade vermeyi kabul ettiği ve sanıklarla birlikte ... Polis Karakoluna gittikleri, burada katılan ...’ın istenilen şekilde ifade verdiği, daha sonra da sanıklar ... ve ...’in katılanı aldıkları eve arabayla bıraktıkları olayda; sanıkların hile ve tehditle hürriyetinden yoksun kıldıkları katılan ...’ı, haklarında soruşturma başlamadan önce kendiliğinden serbest bırakmaları, katılanın bırakıldığı yer olan evinin önünün güvenli bir yer olması, katılanın şahsına zarar vermemeleri ve manevi zararların TCK"nın 110. maddesinde düzenlenen zarar kapsamında bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar hakkında TCK"nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanma şartlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedene dayanan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının iki numaralı uyuşmazlık konusu bakımından kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
    a- Bir numaralı uyuşmazlık konuları bakımından değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    b- İki numaralı uyuşmazlık konusu bakımından KABULÜNE,
    2- Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgütün yöneticisi olma ve buna bağlı olarak TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.04.2015 tarihli ve 11079-39622 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) 21.11.2013 tarihli ve 321-148 sayılı hükümlerinin;
    a- Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgütün yöneticisi olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermemesi isabetsizliğinden, buna bağlı olarak hakkında TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin diğer yönleri incelenmeksizin,
    b- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin ise TCK"nın 110. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden,
    BOZULMASINA,
    4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı kabul edilip Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkemenin sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüt yöneticisi olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, buna bağlı olarak hakkında TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle mağdur ...’a yönelik tehdit, katılan ...’na yönelik mala zarar verme, katılan ...’na yönelik tehdit, mağdur ...’ye yönelik tehdit, mağdur ...’a yönelik tehdit ve mağdur ...’e karşı tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ..."na yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi nedeniyle bu suçlar yönünden sanıkların cezalarının İNFAZLARININ DURDURULMASINA ve TAHLİYELERİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için YAZI YAZILMASINA,
    5- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi