Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/370
Karar No: 2021/144

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/370 Esas 2021/144 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/370 E.  ,  2021/144 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ceza Dairesi

    Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesince; sanık ...’un TCK"nın 188/3, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 1660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba karar verilmiş, sanık 07.03.3018 tarihli dilekçesi ile “cezasının onanmasını” talep etmiş, sanık müdafisi ise 07.03.2018 tarihli dilekçesi ile hükme karşı istinaf talebinde bulunmuştur.
    Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesince 20.03.2018 tarihli ek karar ile; sanığın cezasının onanmasına ilişkin talebi nedeniyle sanık müdafisinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
    20.03.2018 tarihli ek kararın, sanık tarafından 26.03.2018 tarihli dilekçe ile istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 22.05.2018 tarih ve 707-464 sayı ile “Yerel Mahkemenin istinaf başvurusunun reddine dair ek kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından sanığın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine” karar verilmiş, sanık 29.05.2018 tarihli dilekçesi ile “cezasının onanmasını” talep etmiş, sanık müdafisi ise 04.06.2018 tarihli dilekçe ile temyiz talebinde bulunmuştur.
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 22.06.2018 tarihli ve 707-464 sayılı ek kararı ile; “Sanık müdafisinin temyiz talebinin CMK’nın 261/1 ve 266/1. maddeleri gereğince reddine” karar vermiştir.
    Bu ek kararın da sanık müdafisi tarafından 10.07.2018 tarihli dilekçe ile temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince10.04.2019 tarih ve 5660-2151 sayı ile; “...sanık müdafiinin temyiz isteğinin CMK"nın 261/1. maddesi uyarınca reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2018 tarihli ek kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, sanık müdafiinin bu karara yönelik temyiz isteğinin yerinde görülmemesi nedeniyle, 5271 sayılı CMK"nın 296. ve 298. maddeleri uyarınca 22.06.2018 tarihli red kararının onanmasına” oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyesi M. Bulut; “Sanığın dilekçesindeki ‘cezamın onanmasını istiyorum’ şeklindeki ifadesinden dosyanın kanun yolu ile incelenmesini talep ettiği hâlde, sanığın istinaf yasa yolu denetim hakkını elinden alan ilk derece mahkemesinin ek kararı ile bu kararı uygun bulan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin asıl ve ek kararlarını yerinde gören çoğunluk görüşüne katılmadığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 27.05.2019 tarih ve 2018/64604 sayı ile; “...sanığın dilekçesindeki ‘cezamın onanmasını istiyorum’ ifadesinden dosyanın kanun yolu ile incelemesini talep ettiği hâlde istinaf yolu hakkını elinden alan ilk derece mahkemesinin ek kararı ile bu kararı uygun bulan Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin asıl ve ek kararları usul ve yasaya aykırı olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin ek kararının bozulmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince esastan incelenmesine karar verilmesi gerektiği...” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 12.06.2019 tarih, 2003-3802 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedeni yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın 07.03.2018 tarihli dilekçesindeki "Mahkemeniz tarafından tarafıma verilmiş olan 8 yıl 4 ay hapis cezamın onanmasını istiyorum" şeklindeki beyanıyla istinaf talebinden feragat edip etmediğinin, bu bağlamda sanık müdafisinin 07.03.2018 tarihli süre tutum dilekçesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince verilen "İstinaf talebinin reddine" ilişkin ek karara karşı, sanığın 26.03.2018 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulması sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince verilen "İstinaf başvurusunun reddine" dair kararın, sanık müdafisince 04.06.2018 tarihli dilekçe ile temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 22.06.2018 tarihinde verilen "Temyiz talebinin reddine" ilişkin verilen ek kararı usul ve yasaya uygun bularak oy çokluğu ile onanmasına karar veren Özel Dairenin 10.04.2019 tarihli kararının kaldırılması, Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2018 tarihli ek kararının bozularak İlk Derece Mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesince esas yönünden incelenmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, İlk Derece Mahkemesince 20.03.2018 tarihinde verilen "İstinaf talebinin reddine" ilişkin ek kararı inceleyerek 22.05.2018 tarihinde "İstinaf başvurusunun reddine" karar veren Bölge Adliye Mahkemesi kararının, "kesin" nitelikte bir karar mı yoksa "itiraz" ya da "temyiz" kanun yoluna tabi bir karar mı olduğunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.10.2017 tarihli ve 3291-351 sayılı iddianame ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK"nın 188/3, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 1660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba karar verildiği,
    Sanığın 07.03.3018 tarihli dilekçesi ile “cezasının onanmasını” talep ettiği,
    Sanık müdafisinin ise 07.03.2018 tarihli dilekçesi ile hükme karşı istinaf talebinde bulunduğu,
    İlk Derece Mahkemesince 20.03.2018 tarihli ek karar ile; sanığın cezasının onanmasına ilişkin talebi nedeniyle sanık müdafisinin istinaf talebinin reddine karar verildiği,
    Ek kararın, sanık tarafından 26.03.2018 tarihli dilekçe ile istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 22.05.2018 tarih ve 707-464 sayı ile “Yerel Mahkemenin istinaf başvurusunun reddine dair ek kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından sanığın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine” karar verildiği,
    Sanığın 29.05.2018 tarihli dilekçesi ile “cezasının onanmasını” talep ettiği,
    Sanık müdafisinin ise 04.06.2018 tarihli dilekçe ile temyiz talebinde bulunduğu,
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 22.06.2018 tarihli ve 707-464 sayılı ek kararı ile “Sanık müdafisinin temyiz talebinin CMK’nın 261/1 ve 266/1. maddeleri gereğince reddine” karar verildiği,
    Bu ek kararın da sanık müdafisi tarafından 10.07.2018 tarihli dilekçe ile temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 10.04.2019 tarih ve 5660-2151 sayi ile; “...sanık müdafiinin temyiz isteğinin CMK"nın 261/1. maddesi uyarınca reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2018 tarihli ek kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, sanık müdafiinin bu karara yönelik temyiz isteğinin yerinde görülmemesi nedeniyle, 5271 sayılı CMK"nın 296. ve 298. maddeleri uyarınca 22.06.2018 tarihli red kararının onanmasına” oy çokluğuyla karar verildiği,
    Daire Üyesi M. Bulut’un ise; “Sanığın istinaf yasa yolu denetim hakkını elinden alan ilk derece mahkemesinin ek kararı ile bu kararı uygun bulan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin asıl ve ek kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğu” düşüncesiyle karşı oy kullandığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Ön sorunun çözümlenebilmesi bakımından 5271 sayılı CMK’nın “İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi” ile bu durumda başvurulması gereken kanun yoluna ilişkin düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır.
    5271 sayılı CMK’nın “İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi” başlığını taşıyan 276. maddesi;
    “(1) İstinaf istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.
    (2) İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu nedenle hükmün infazı ertelenemez” hükmünü içermektedir.
    Madde taslağının gerekçesi ise “Hükmü veren mahkeme, başvuruyu, yasal sürede yapılıp yapılmadığı, hükmün istinaf yoluna başvurulabilir nitelikte olup olmadığı, istinaf yoluna başvuranın buna hakkı bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı biçimde inceler.
    İstinaf yoluna başvuru isteminin yasal sürenin geçmesinden sonra yapıldığı veya hükme karşı istinaf yoluna başvuru olanağının bulunmadığı veya başvuranın buna hakkı olmadığı saptanırsa dilekçenin reddine karar verilir. Karar ilgiliye tebliğ olunur.
    Cumhuriyet savcısı veya taraf, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu konuda bir karar verilmesini isteyebilirler. Bu durumda dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak bu işlem hükmün infazının ertelenmesine neden olmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu konuda vereceği karar kesin olup, bu karara karşı temyiz yoluna gidilemez” şeklindedir.
    5271 sayılı CMK’nın “Dosya üzerinde ön inceleme” başlığını taşıyan 279. maddesi ise;
    “(1) Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda;
    a) Bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde dosyanın yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,
    b) Bölge adliye mahkemesine başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine,
    Karar verilir. (Ek cümle: 18/6/2014 - 6545/ 76 md.) Bu kararlar itiraza tabidir.” hükmünü içermektedir.
    İlk Derece Mahkemesinin CMK’nın 276. maddesi uyarınca yapacağı inceleme; “istinaf kanun yoluna yasal sürenin geçmesinden sonra başvurulup başvurulmadığı, başvurunun aleyhine istinaf yoluna gidilemeyecek bir hükme karşı yapılıp yapılmadığı, başvuranın buna hakkının olup olmadığı” konuları ile sınırlı olarak yapılabilen, istinaf başvurusunun kabul edilebilirliğine yönelik bir denetimdir.
    “İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi” durumunda ilgililerin, kararın kendilerine tebliğinden itibaren (7) gün içerisinde, ret kararı hususunda bir karar verilmesini Bölge Adliye Mahkemesinden isteyebilecekleri CMK’nın 276. maddesinin 2. fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Bölge Adliye Mahkemesine yapılan bu başvuru itiraz olmayıp “kendisine özgü bir denetim muhakemesi yolu”dur. Nitekim kanun koyucu da İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı Bölge Adliye Mahkemesine yapılacak olan başvuruyu “itiraz veya istinaf” şeklinde bir kanun yolu olarak nitelendirmemiş, “...bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesinin istenebileceğini” düzenlemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen "İstinaf dilekçesinin reddine" ilişkin karara karşı, Bölge Adliye Mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda vereceği kararın “kesin” nitelikte bir karar olup olmadığının değerlendirilmesinden önce bu kararın “temyiz” kanun yoluna tabi bir karar olup olmadığının tartışılmasında yarar bulunmaktadır.
    İstinaf başvurusunun kabul edilebilirliğine ilişkin İlk Derece Mahkemesi tarafından CMK’nın 276. maddesi gereğince bir denetimin yapılmadığı veya gerçekleştirilmediği durumlarda, 5271 sayılı CMK’nın 279. maddesi uyarınca dosya üzerinde ön inceleme yapan Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine karar verileceği ve bu kararların itiraz kanun yoluna tabi olduğu kanunda açıkça düzenlenmiştir. O hâlde, CMK’nın 276. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinaf başvurusunun kabul edilebilirliğine ilişkin denetiminden geçirerek verdiği "İstinaf dilekçesinin reddine" ilişkin karara karşı, Bölge Adliye Mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda vereceği kararın da evleviyetle “temyiz” kanun yoluna tabi olamayacağı hususunun kabulü zorunludur.
    İlk Derece Mahkemesince verilen "İstinaf dilekçesinin reddine" ilişkin karara karşı, Bölge Adliye Mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda vereceği kararın “kesin” nitelikte bir karar mı yoksa “itiraz” kanun yoluna tabi bir karar mı olduğu hususuna gelindiğinde;
    Öğretide, İlk Derece Mahkemesinin istinaf başvurusu üzerine CMK’nın 276. maddesi uyarınca yaptığı inceleme sonucunda vereceği “istinaf dilekçesinin reddine” ilişkin karara yönelik olarak, CMK’nın 276/2. maddesi uyarınca yapılan başvuru üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilecek olan “istinaf başvurusunun reddi” veya “istinaf başvurusunun kabulü” kararlarının kesin ve geri alınamaz olduğu (Öztürk, Bahri/ Tezcan, Durmuş/ Erdem, Mustafa Ruhan/ Gezer, Özge Sırma/ Kırıt, Yasemin F. Saygılar/ Akcan, Esra Alan/ Özaydın, Özdem/ Tütüncü, Efser Erden/ Vıllemın, Derya Altınok/ Tok, Mehmet Can; Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 13. Baskı, Sh. 716) yine “İstinaf başvuru dilekçesinin reddine” ilişkin karar karşı yapılan başvuru üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, niteliği ne olursa olsun (ister kabul ister red) kesin olduğu, bu karara karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği (Artuş, Mustafa/ Elmas, Mehmet Tevfik; Ceza Muhakemesinde Duruşma Yönetimi ve İstinaf, Adalet Yayınevi, sh.412) yönünde görüşler bulunmaktadır.
    Yine, İlk Derece Mahkemesince verilen "istinaf dilekçesinin reddine" ilişkin karara karşı, Bölge Adliye Mahkemesinin bu konuda vereceği kararın “kesin” olduğuna ilişkin kanun metninde herhangi bir ibareye yer verilmediği hâlde taslak metnin gerekçesinde bu konuda verilecek kararın “kesin” olduğu belirtilmektedir.
    Ancak; taslağın gerekçesinde yer alan “kesin” ibaresine kanun metninde yer verilmemesi karşısında bu tür kararların “kesin” olduğunu söylemenin mahkemelere erişim hakkını da engelleyecek şekilde bir sonuç doğrucağı dikkate alınmalıdır. Asıl olan bir karara veya mahkeme kararına karşı “kesin” olduğunun açıkça belirtilmediği durumlarda bir sonraki veya bir üst merciye başvuru hakkının bulunduğudur.
    Diğer taraftan, kanun koyucunun Bölge Adliye Mahkemesinin CMK’nın 279. maddesi uyarınca vereceği kararlara karşı 6545 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile yaptığı eklemede “Bu kararlar itiraza tabidir” cümlesini düzenlemesine karşın, CMK’nın 276. maddesi bakımından “kesin” ibaresini herhangi bir ekleme yapmamış olmasının bilinçli bir tercih olduğu anlaşılmaktadır. Zira kanun koyucu isteseydi tıpkı CMK’nın 279. maddesinde olduğu gibi aynı Kanun’un 276. maddesinin sonuna da benzer nitelikte bir ekleme yapabilirdi. Kanun koyucunun bu konuda açıkça bir düzenleme yapmayışı, bundan kaçınmış olması da gözetildiğinde, kanun metninde açıkça “kesin” olduğu belirtilmeyen kararların, taslağın gerekçesinden yer alan “kesin” ibaresinden hareketle “kesin” nitelikte olduklarının kabulü mümkün görünmemektedir.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorunlar değerlendirildiğinde;
    Sanık müdafisi tarafından İlk Derece Mahkemesi hükmünün süresi içinde 07.03.2018 tarihinde istinaf edilmesine rağmen, sanığın 07.03.2018 tarihli dilekçesinde “Mahkemeniz tarafından, tarafıma verilmiş olan 8 yıl 4 ay hapis cezamın onanmasını istiyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim” şeklindeki beyanı üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli ek kararı ile sanık müdafisinin “istinaf talebinin reddine” karar verdiği ve bu kararın 5271 sayılı CMK’nın 276. maddesinde düzenlenen “İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi”ne ilişkin bir karar olduğu açıktır.
    “İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi” üzerine, bu kararı 21.03.2018 tarihinde tebliğ alan sanığın 26.03.2018 tarihinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine yapmış olduğu başvuru sonrasında, “İstinaf başvurusunun reddine” karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesinin istinaf başvurusunun kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin denetiminden geçerek gelmiş olsa dahi kanun metninde açıkça “kesin” olduğu belirtilmeyen, İlk Derece Mahkemesinin denetiminden geçmeden Bölge Adliye Mahkemesine gelen benzer kararlar yönünden verilecek kararların ise “itiraz” kanun yoluna tabi olduğunun açıkça kanunda belirtilmesi nedeniyle evleviyetle “temyiz” kanun yoluna tabi olamayacağı anlaşılan “istinaf başvurusunun reddi” kararının, “itiraz” kanun yoluna tabi olacağının ve CMK’nın 279. maddesinin kıyasen uygulanarak itiraz mercisince incelenmesi gerektiğinin kabulü gerekmektedir.
    CMK’nın “İtirazın usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268. maddesi uyarınca, kararına itiraz edilen mahkeme itirazı yerinde görürse kararı düzeltecek, yerinde görmez ise en geç üç gün içerisinde itirazı incelemeye yetkili merciye gönderecektir. Kararı incelemeye yetkili merci, aynı maddenin son fıkrası uyarınca “ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi”dir.
    İlk Derece Mahkemesince 20.03.2018 tarihinde verilen "İstinaf talebinin reddine" ilişkin ek kararı inceleyerek 22.05.2018 tarihinde "İstinaf başvurusunun reddine" karar veren Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin kararının "İtiraz" kanun yoluna tabi olduğu, sanık müdafisinin 04.06.2018 tarihli dilekçesine ilişkin değerlendirmenin de CMK’nın 268. maddesi uyarınca yetkili olan itiraz mercisince yapılması gerektiği gözetilmeden, yapılan incelemeler sonucunda verilen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22.06.2018 tarihli ve 707-464 sayılı ek kararı ile bu kararı inceleyerek “onanmasına” karar veren Özel Dairenin 10.04.2019 tarihli ilamının hukuki değerden yoksun olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin 22.06.2018 tarihli ve 707-464 sayılı ek kararının “onanmasına” karar veren Özel Daire kararının kaldırılmasına, dosyanın sanık müdafisinin 04.06.2018 tarihli dilekçesi doğrultusunda, itiraz mercisince incelenme yapılmak üzere Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi ...; "Somut olayda; Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 06.03.2018 tarih ve 2017/259 esas, 2018/69 karar sayılı karar ile sanık hakkında 8 yıl 4 ay hapis cezası verilmesi üzerine süresi içinde 07.03.2018 tarihinde sanık tarafından mahkemeye verdiği dilekçesinde, "cezamın onanmasını istiyorum" şeklinde talepte bulunmuştur. Mahkeme de; sanığın dilekçesindeki bu cümlesinden; kararı istinaf talep etmeyip onaylanmasını istediği şeklinde yorumlayıp, aynı gün sanık müdafiinin verdiği istinaf süre tutum dilekçesine karşılık "sanığın yazdığı dilekçe ile dosyasının onaylanmasını talep ettiği, sanık iradesinin bu durumda üstünlük sağlanacağı"ndan bahisle 20.03.2018 tarih ve 2017/259 esas, 2018/69 karar sayılı ek kararıyla sanık vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermiştir. Bu ek kararın sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi ek kararı yerinde bulup istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Sanık müdafisi tarafından süresinde temyiz edilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır.
    CMK"nın "Dosya üzerinde ön inceleme" başlıklı 2791-b maddesinde ""Bölge adliye mahkemesine başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine, karar verilir." şeklinde düzenlendiği yine aynı bentte bu kararların "itiraza" tabi olduğu da ayrıca belirtilmiştir. Görüldüğü gibi başvuranın buna hakkı bulunmadığı anlaşılması hâlinde verilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararlar itiraza tabidir.
    Sanığın dilekçelerinin tamamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın asıl iradesinin dosyanın bir an önce sonuçlanmasına yönelik olduğu, dilekçelerinde istinaf talebinden vazgeçtiğine dair açık bir ibare yazmadığı gibi müdafisinin de bu yönde bir talebinin olmadığının anlaşıldığı, bu bağlamda; sanık müdafisinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı temyiz etme hakkı bulunduğu anlaşıldığından, istinaf isteminin reddine dair kararın itiraza tabi olduğu yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılmıyorum",
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi ...; "Somut olayda Yüksek Ceza Genel Kurulunun çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen istinaf isteminin reddine ilişkin kararı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kararının itiraz kanun yoluna mı tabi olduğu yoksa kesin nitelikteki bir karar mı olduğu hususunda toplanmaktadır.
    Sayın çoğunluk tarafından CMK 279/1-b son cümle hükmüyle kıyas yapılarak, anılan kararın itiraza tabi olduğu değerlendirilmiştir.
    Ancak CMK 279/1-b-son maddesi Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda ilk kez verilen istinaf başvurusunun reddi kararıdır. Maddenin son cümlesinde bu kararların itiraza tabi olacağı açıkça belirtilmiştir.
    Uyuşmazlık konusu olayda ise; İlk Derece Mahkemesi 20.03.2018 tarihli ek karar ile sanığın istinaf başvurusunu red etmiştir. Bu karar CMK"nın 276/1. maddesi kapsamında verilmiş bir karardır. Aynı maddenin 2. fıkrasında bu red kararına karşı 7 gün içinde Bölge Adliye Mahkemesine başvuru imkanı tanınmıştır. İstinaf mahkemesinin vermiş olduğu 22.05.2018 tarihli karar bu şekliyle kesinleşmiş olmaktadır. Bu kararın itiraza tabi olduğunu kabul etmek hukuken mümkün değildir.
    Zira itiraz yoluna tabi kararlar kanunda açıkça gösterilir. CMK"nın 279/1. maddesi hükmüne kıyas ile bu hükmünde itiraza tabi olduğu yönündeki çoğunluk görüşüne katılmadığımdan aksi yönde oy kullanmış bulunmaktayım",
    Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu üyesi ise; "İlk Derece Mahkkemesince verilen "istinaf dilekçesinin reddine" ilişkin karara karşı Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin yapacağı inceleme sonucunda vereceği kararın "temyiz" kanun yoluna tabi bir karar olduğu"
    Düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
    2- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22.06.2018 tarihli ve 707-464 sayılı ek kararının “onanmasına” karar veren Özel Daire kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, sanık müdafisinin 04.06.2018 tarihli dilekçesi doğrultusunda, itiraz mercisince incelenme yapılması için Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi