8. Hukuk Dairesi 2010/5761 E. , 2011/2553 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.12.2009 gün ve 196/357 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 26 yıl önce Mehmet Öztürk’ten satın aldığı 60 dönümlük taşınmazın 53 dönümünün 172 ada 375 parsel olarak Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini, taşınmazın tapusunun iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, 16.06.2008 tarihli yargılama oturumunda davayı kabul etmediklerini bildirerek reddini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişi Selçuk Aksoy ve Abdullah Kılınç’ın 02.06.2009 havale tarihli raporlarına ekli krokide A harfiyle gösterilen 23518, 74 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu parsel, 17.05.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olması nedeniyle ham toprak niteliğiyle 201 hektar 0075,40 m2 yüzölçümlü olarak ... adına tespit ve tescil edilmiş, kadastro tutanağı 08.09.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Keşifte dinlenen uzman bilirkişi ziraat mühendisi Bedrettin Eğir 15.12.2009 günlü ek raporunda; “…Söz konusu taşınmazın son yıllarda (6-7 yıl arası) işlemeli tarım yapılmadığını, ancak keşif tarihinde toprak işlemesi yapılarak komşu arazilerden yayılan mera bitkilerinin yok edilerek fiğ ekildiğini, ayrıca sürülen alan içerisinde sürümden arta kalan çok az miktardaki geven bitkisinin (çok yıllık mera bitkisi) taç ve kök yapısından da 5-8 yıl arası toprak işlemesinin yapılmadığı kanaatine varıldığını” açıklamıştır.
Taşınmazın ham toprak niteliğiyle tespit edilmesi, uzman zirai bilirkişinin rapor ve ek raporundaki bilgiler ve dava konusu parselin miktarının oldukça büyük oluşu göz önünde tutulduğunda taşınmazın niteliği konusunda duraksama hasıl olmuştur. Bu nedenle dava konusu parselin tespitinin yapıldığı 17.05.2007 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1980-1987 ve ayrıca 1987-1990 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı bir mühendis aracılığıyla hava fotoğraflarının yeniden yapılacak keşifte zemine uygulanması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, hangi nitelikte bulunduğu ya da biçenek niteliğinde çayır olarak kullanılıp kullanılmadığı konularında tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, daha önce götürülmeyen toprak ve çayır (biçenek) konularında uzmanlığı bilinen üç bilirkişi aracılığıyla taşınmaz ve çevresi bir bütün olarak düşünülerek toprak yapısı da incelenmek suretiyle dava konusu yerin tarım arazisi, çayır veya mera niteliğinde olup olmadığı konusunda az önce belirtildiği şekilde uzman bilirkişilerden gerekçeli rapor alınması, komşu köyler halkı arasından tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişilerin de meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından mahkemece belirlenmesi, taşınmazın bulunduğu Merkez Kurtlapa Bahçelievler Mahallesi veya köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtları haritalarının il ve İlçe Özel İdare Müdürlükleriyle Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, gelecek tahsisli ve kadim mera kayıtlarıyla haritaları ile pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu tescili istenen taşınmaza komşu kadastro parsellerinin kadastro tutanak ve ekleriyle, kadastro sırasında komşu parsellere uygulanan ve mahkemece getirtilecek tapu ve vergi kayıtlarının (kadastro tutanakları ile birlikte getirtilerek) teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın tahsisli ve kadim mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının saptanması kalmadığının anlaşılması halinde bu takdirde dava konusu yerin kadim mera olup olmadığı konusunda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, zilyetliğin başlangıcı ve süresi konusunda yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilerek açıklığa kavuşturulması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, keşifte dinlenen uzman bilirkişi raporuna göre taşınmazın ortasından dere geçtiği gözetilerek derenin niteliği, büyüklüğü ve genişliği konusunda gerekli bilgilerin rapor ve krokilere aktarılmasının sağlanması, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğinin anlaşılması halinde nitelikleri belirlenecek derenin duruma göre tescil dışı bırakılmasının ve buna göre iptal ve tescil kararı verilmesinin düşünülmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.