22. Hukuk Dairesi 2014/22986 E. , 2015/1383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 16.12.2007 tarihinde taşeron şirket ..."ne bağlı olarak kepçe operatörü olarak çalışmaya başladığını, 02.07.2008 tarihinde işine son verildiğini, iş sözleşmesi feshedilirken ödenmeyen alacaklarının olduğunu, buna ilişkin ....İş mahkemesinin 2008/528 esas ile dava açıldığını, ancak davayı takipsiz bıraktıklarından dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini iddia ederek ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davalı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanun"un uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Dosya içeriğine göre, davacı tarafından daha önce açılan ve takipsiz bırakılan dosyada davalı şirket yetkilisinin adresinin bildirildiği ve tebligatların bu adrese yapılmasını talep ettiği, bu dosyada da dava dilekçesi dahil tüm tebliği gereken belgelerin davalı şirket yetkilisinin adresine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin adresi ile ilgili dosyada herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Ancak davacının iş yeri dosyasının celbi için yazılan müzekkere davacının beyanı doğrultusunda davalı şirketin “... Mah. ... Sok. ... Dershanesi Üstü ... Apt. No:...” adresine yazılmış ve davacıya ait iş yeri dosyası dosya arasına alınmıştır. Yine dosya içindeki sosyal güvenlik kurumu kayıtlarından davalı şirketin adresinin davacı tarafından şirket adresi olarak bildirilen adres ile aynı olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı şirkete ait iş yeri kayıtlarında da belirtilen adres yazılıdır. Hal böyle olunca davalı şirket adresi yerine davalı şirket yetkilisinin adresi esas alınarak yapılan tüm tebligatlar usulsüz olup usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilmesi hatalıdır. Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılarak savunma ve delillerini bildirme hakkı tanındıktan sonra yargılamaya devam edilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerekmiştir.
Belirtilmesi gereken diğer bir hususta davalı şirketin ünvanının sigorta kayıtlarına uygun olarak yazılması gerekirken buna uyulmaması da hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyizlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.