1. Hukuk Dairesi 2017/1707 E. , 2020/2769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma isteğinin değerden reddine karar verilip, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.Davacı, 1936 beyannamesinde olmasına rağmen tapusu bulunmayan 49 ada 2 ve 3- 46 ada 14- 69 ada 1 ve 52 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak 5737 sayılı Kanunun 11.maddesi gereğince Vakıflar Bölge Müdürlüğüne yaptıkları başvurunun, söz konusu taşınmazların 11.madde kapsamında olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, red kararına karşı ...5. İdare Mahkemesinin 2012/2120 Esas sayılı dosyası ile açılan iptal davasının halen derdest olduğunu, Vakıflar Bölge Müdürlüğünce taşınmazlarla ilgili gerekli araştırmanın tam olarak yapılmamış olduğunu, 1940-1950"li yıllarda yapılan Kadastro tespitlerinin hatalı olduğunu, ancak o tarihte taraf olmayan ve dava hakkı bulunmayan vakfın bu tespitlere itiraz edememiş olduğunu, beyannamede 23. Sırada yer alan 69 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise zaten vakfa ait olduğunu, daha sonra vakfın elinden alınarak üçüncü şahıslara satılmış olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline,olmadığı takdirde hesaplanacak tazminat miktarının yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 11.11.2015 tairli dilekçesi ile dava konusu taşınmazlardan 52 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden taleplerini atiye terkettiklerini bildirmiştir.Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ...İdare Mahkemesinde açılan dava derdest olduğundan derdestlik itirazlarının olduğunu, davaya konu taşınmazların tapuda üçüncü şahıslar tarafına kayıtlı olması nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, diğer davalı Hazine, dava konusu taşınmazların 1950 ve 1925 yıllarında kadastro suretiyle Hazine adına tescil edildiğini, daha sonra dava dışı şahıslara devredildiğini, ihtilafın öncelikle idari yoldan çözümlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının, tapu iptali ve tescili davasının husumet yönünden, iç başvuru yolları tüketilmeden açtığı bedelin iadesi davasının görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazlardan 49 ada 2 ve 3– 52 ada 2- 69 ada 1 parsel sayılı taşınmazların 1939 yılında yapılan kadastro çalışmalarında davalı ... Hazinesi adına, 46 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı ..., ..., ... ,... adlarına tespit edildiği, daha sonra 49 ada 2 ve 3 ile 69 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki binalarda kat irtifakı kurulduğu, bahsi geçen taşınmazlardaki bağımsız bölümlerin çeşitli tarihlerdeki satış işlemleri neticesinde dava dışı kişiler adlarına kayıtlı hale geldiği, 46 ada 14 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın 1985 tarihli bağış işlemi ile dava dışı Türk Ermeni Azınlık Okulları Öğretmenleri Yardımlaşma Vakfı adına kayıtlı olduğu, diğer dava konusu 52 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 24.09.2012 tarihli (mülkiyet ve hisse oranlarının düzeltilmesi) işlem ile davacı vakıf adına kayıtlı hale geldiği, davacı tarafından davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine ...5.İdare Mahkemesinin 2012/2120 E-2013/194 K sayılı dosyasında açılan; dava konusu taşınmazların Vakıflar Kanunu"nun geçici 11.maddesi uyarınca davacı vakıf adına tescil edilmesine karar verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 24.07.2012 gün 467/388 sayılı davalı idare işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptali istemli davanın yapılan yargılaması sonucunda 52 ada 2 parselde bulunan taşınmaz için yapılan tescil talebine ilişkin başvurunun reddine ilişkin işlem yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer kısmı yönünden ise davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Danıştay 10. Dairesinin onaması ile 10.09.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptali ve tescil davaları tapuda kayıt maliki olarak görünen kişi ya da kişiler aleyhine açılması gereken davalardır. Bu nedenle dava konusu taşınmazlardan dava dışı kişiler adlarına kayıtlı olduğu anlaşılan 49 ada 2 ve 3- 69 ada 1 ve 46 ada 14 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu hususa ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Ne var ki, taşınmaz mülkiyetinin elde edilememesi halinde, bedelinin tazminine ilişkin davanın adli yargının görev alanında olduğu hususunda duraksama olmamasına rağmen mahkemece bu hususun göz ardı edilerek, tazminat isteğinin tam yargı davasının konusunu oluşturduğu düşünülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hal böyle olunca, davacının terditli isteği olan tazminat talebi yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacının değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.