(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/11873 E. , 2013/14533 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, geçirmiş olduğu kaza nedeniyle sorumlular hakkında dava açması için davalı avukata 2008 yılında vekaletname ve 900,00 TL para verdiğini, ancak davalı tarafından herhangi bir dava açılmadığını öğrendiğini, suç duyurusu üzerine ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada, davalının cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalının görevini kötüye kullanarak mağduriyetine neden olduğunu ileri sürerek, uğramış olduğu zararlar nedeniyle 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımı ve esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava tarihi itibariyle, azilnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilerek, Avukatlık Kanununun 40. maddesi gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava açması için vekaletname ve 900,00 TL vermiş olduğu davalı avukatın, edimini yerine getirmemesi nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacı tarafından yapılan suç duyurusu üzerine, ... Ağır Ceza Mahkemesinde “görevi kötüye kullanmak” suçundan açılan ceza davasında, 19.11.2011 tarihli kararla davalı avukatın cezalandırılmasına ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, karara ilişkin itirazın da 15.11.2011 tarihinde reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davalı avukatın, iş bu davanın dayanağı olan eyleminin, Türk Ceza Kanununa göre “görevin kötüye kullanılması” niteliğinde olup, suç teşkil ettiği görülmektedir. Borçlar Kanununun 60/II.maddesinde "....şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruruzamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruruzaman tatbik olunur...." denilmek suretiyle zamanaşımı süresi için Ceza Kanununa atıfta bulunulmuş olup, anılan hükme göre, tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı açıktır. Kaldı ki bu maddenin uygulanması için, ceza davasında tazminat istenmesi gerekmediği gibi, eylemi işleyen hakkında ceza davası açılmış olması ya da mahkumiyet kararı verilmiş olması da gerekli değildir. Sadece eylemin suç niteliğini taşıması yeterlidir. O halde olayda ceza zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan mahkemece, işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 30.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.