12. Hukuk Dairesi 2018/5653 E. , 2019/3108 K.
"İçtihat Metni"......
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-)Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-)Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlu vekili, müvekkili idare aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, müvekkili idarece alacağın tamamının icra dosyasına ödendiğini, ödeme esnasında karşı taraf vekalet ücretinden 1.815,25 TL stopaj kesintisi yapıldığını, müvekkili idarenin bütçe yasasında belirtilen faiz oranları ile sorumlu olduğunu belirterek, ilama ve yasaya aykırı olarak düzenlenen takibin ve muhtıranın fazla istemler yönünden iptaline, karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, şikayetçi idarenin sair şikayet nedenleri yerinde görülmediğinden reddine, ancak asıl alacağa ilişkin mahkeme karanının kesinleşme tarihinden sonraki dönem itibariyle de, yasal faiz oranı esas alınmak kaydıyla hesaplama yapılması gerekirken, 6183 Sayılı Kanunun 51 maddesi gereğince faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması doğru olmadığından, şikayet talebinin bu yön itibariyle kabulüne ve 01/03/2016 tarihli borç muhtırasının iptaline karar verilmiştir.
Kamulaştırmasız elatma davaları ugulamada sıklıkla karşılaşılan davalardan olmakla birlikte, yasa ile düzenlenmiş değildir. Bu konuya ilişkin tek yasal düzenleme olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 38. maddesi de 10.04.2003 tarih ve 2002/112 Esas 2003/33 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Uygulamada kamulaştırmasız elatma davaları; İBK., HGK. ve Hukuk Dairelerinin içtihatlarıyla yön bulmaktadır. Konunun Dairemizi ilgilendiren yönü ise, bu nevi davalarda hükmedilen tazminatların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak faizin ne tür ve oranda olması gerektiği noktasındadır. Zira Kamulaştırma Yasası gecikme faizini öngörmemektedir. Bu cümleden olmak üzere, HGK. kararları ve Dairemizin istikrar bulmuş içtihatlarında; "Kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında uygulanan T.C. Anayasası"nın 4709 sayılı Yasa"nın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesinde yer alan kamulaştırma bedelleri ile mahkemece kesin hükme bağlanan arttırma bedellerine, son fıkraya göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanacağı" hükmünden farklı olarak, kamulaştırmasız elatmanın hukuksal niteliği itibariyle bir haksız eylem olduğu, haksız eylemden doğan borçların, tazmini nitelikte olmaları nedeniyle uygulanacak faizin 3095 sayılı Yasa"da belirlenen yasal faiz olduğu belirtilerek, uygulama bugüne kadar yasal faizin uygulanması şeklinde sürdürülegelmiştir.
Ancak, Anayasa"nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız elatma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel
menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu bağlamda mülkiyete saygı hakkının ihlalinin, mahkemelerin, kamulaştırmasız elatmaya maruz kalan kişiler lehine hükmettikleri tazminat tutarının tayininde, yargılama süresi ile enflasyon arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan değer kaybını dikkate almalarına imkan sağlayan yasal bir düzenlemenin olmayışından da kaynaklandığı, bu nedenle adil tatmin taleplerinin karşılanması gerektiği hususu benimsenmeye başlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında idare, kendisine Anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri yasaya uygun bir biçimde kullanmaksızın taşınmaza elatarak kamulaştırma ilkelerine aykırı davranamaz. Anayasa"nın 46. maddesinde öngörülen kamulaştırma, Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına getirilmiş anayasal bir sınırlama olmakla, içtihat değişikliğine gidilerek, özü ve vardığı hukuki sonuç itibariyle aynı nitelikler taşıyan kamulaştırmasız elatmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa"nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 100 (818 sayılı B.K. nun 84.) maddesinde ise kısmi ödemelerin öncelikle faizden ve masrafdan mahsup edileceği hükmüne yer verilmiştir. Başka bir anlatımla kısmi ödemelerin öncelikle fer"i alacaklardan mahsup edileceği kuralı bulunmaktadır.
İcra takibinin dayanağı ...... 11.04.2013 tarih 2012/273 Esas 2013/363 Karar sayılı ilamı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ilamı olup, bu alacaklara kesinleşme tarihinden itibaren Anayasa"nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması istenebilir.
Somut olayda, icra dosyasında kararın kesinleşme tarihine kadar yıllık % 9 yasal faiz ve kararın kesinleşme tarihi olan 14.05.2014 tarihinden itibaren de yıllık % 16.80 amme alacaklarına uygulanan faiz talep edildiği, 08.02.2016 tarihinde dosyaya 114.645,37 TL ödeme yapıldığı görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi Mahkemesinden sorularak, kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında olduğu gibi, kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa"nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği, yapılan ödemenin kısmi ödeme olduğu gözönünde bulundurulup TBK-100 maddede yer alan hesaplama yöntemi ile dosya borcunun belirlenmesi cihetine gidilmelmesi ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.....