3. Hukuk Dairesi 2015/16604 E. , 2016/264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 15 yıldır evli olduklarını, davalının ailesi nedeniyle davacıyı darp ettiğini, bu olay neticesinde davalının müşterek haneyi terk ettiğini ve bir daha geri dönmediğini, davacının daha öncesinde borsa eksperi olarak çalıştığı işinden de ayrıldığını, halihazırda çalışmadığını ve geliri olmadığını, davalının ise... olarak çalıştığını ve aylık 7.000 TL geliri olduğunu belirterek, davacı için aylık 3.000 TL, müşterek çocuklar için aylık 1.000"er TL olmak üzere toplam 5.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının olayın olduğu akşam kendisine cam su bardağını fırlatması ve yüzünü yaralaması nedeniyle evden ayrıldığını, can güvenliği olmadığından eve dönmediğini, bu olayla ilgili taraflar arasında görülen dava olduğunu, davalının aylık net gelirinin 6.233,30 TL olduğunu, aylık 1.350 TL de kira ödemesi olduğunu, aylık 3.000 TL civarında masrafı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için aylık 750 TL, müşterek çocuk 2005 doğumlu .. için aylık 450 TL, müşterek çocuk 2010 doğumlu..için aylık 300 TL tedbir nafakalarının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm,davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; taraflar hakkındaki sosyal-ekonomik durumu araştırmasına göre, davalının inşaat mühendisi olduğu, aylık 6.000 TL geliri olduğu, üzerine kayıtlı bir evi bulunduğu, yine davalının Ocak 2015 maaş bordrosuna göre ise, aylık net gelirinin 8.081,21 TL olduğu, adına kayıtlı 7 adet hisseli taşınmaz bulunduğu ve bu taşınmazların iki tanesinden de kira geliri elde ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacının sosyal ve ekonomik durum araştırma raporuna dosyada rastlanılamamış ise de, tanık beyanları ve dosya kapsamına göre davacının çalışmadığı ve geliri bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafakalar bir miktar az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı ve müşterek çocuklar lehine daha uygun miktarda nafakalara hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.