Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5168
Karar No: 2011/2501
Karar Tarihi: 26.04.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5168 Esas 2011/2501 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/5168 E.  ,  2011/2501 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Alacak

    ... ile ... aralarındaki alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 8. Aile Mahkemesinden verilen 16.03.2010 gün ve 98/236 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı ... ... vekili 20.2.2006 tarihli dava dilekçesinde; vekil edeni ile davalının 26.1.1995 tarihinde evlendiklerini İzmir 6. Aile Mahkemesinin 2004/1465 esas, 2006/56 karar sayılı kararı ile boşandıklarını, vekil edeninin 2001 yılı Ekim ayında, davalının ise, 1999 yılı Şubat ayında tapu dairesinden emekli olduklarını, 6197 ada 24 parselde zemin katta bir dükkanın 1997 yılında, 38329 ada 1 parselde 1/3 payını 1998 yılında, 2003 yılında ise 35 AC 6252 plakalı aracın satın alındığını, taşınmazların ve aracın kayıtlarının davalı adına bulunduğunu, sözü edilen malların evlilik birliği içinde birlikte alındıklarını, isteklerinin yasal dayanağı olan TMK.nun 219-239. maddelerinin uygulamasını doğrudan etkileyen 4722 sayılı TMK.nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Mal Rejimlerine ilişkin 10. maddesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Kanun Önünde Eşitlik İlkesini Düzenleyen 10. maddesi ile Uluslararası Sözleşmeleri İç Hukuk Kuralı haline getiren Anayasanın 90. maddesine ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin (Cedaw) 1,2,3,4 ve 5. maddelerine aykırı olduğunu, bu nedenle Anayasanın 152. maddesi gereğince Anayasaya aykırılık iddiasında bulunmak gereği bulunduğunu belirtilen gerekçeyle Anayasaya aykırılık iddiasının kabulü ile dosyanın karara bağlanmak üzere Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, Anayasa Mahkemesinin, bu konuda karar verilene kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmesini ve TMK.nun 219-239. hükümleri çerçevesinde tarafların evlilik süresi olan 1995-2006 yılları arasında edinilmiş malları olan gayrimenkuller, araç, emeklilik ikramiyeleri, maaşları, emekli maaşları, kira gelirleri belirlenerek tasfiye ile değerlendirme için bir bilirkişi incelemesi gerekeceğinden fazlaya dair hakları saklı kalmak koşulu ile 20000 TL edinilmiş mal rejiminin sona ermesine bağlı alacakların yasal faizi ile davalı ...’tan alınarak ...’a ödenmesine karar verilmesini istemiş, 16.11.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle ve harç yatırmak suretiyle istek miktarını 102.000 TL artırarak toplam 122.000 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... verdiği cevap dilekçesi ile vekilinin cevap dilekçesinden sonra dosyaya sunduğu dilekçeler ile yaptığı açıklamalarda; 1.1.2002 tarihinden önce alınan mallarda davacının herhangi bir katkısının bulunmadığını, dava dilekçesinde plakası açıklanan aracı 1.1.2002 tarihinden önce kendisinde bulunan ve şahsi malı niteliğinde bulunan aracı satarak anılan aracı aldığını, bankadaki paraların kendisi tarafından kazanıldığını, birlikte harcandığını ve bittiğini, davayı kabul etmediğini, davacı ..."tan da alacaklı olduğunu, dava açacağını, davacıya ait bir dairesinin bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; “davaya konu araç için 2617,50 TL, Ziraat Bankasından çekilen 18291,59 TL, Vakıfbank’tan aynı şekilde çekilen 4000 TL ve emekli aylığı nedeniyle 715,20 TL alacağın davalıdan alınıp 23.7.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, davacının diğer isteklerinin reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, yalnızca davacı ... ... vekili tarafından reddedilen kısım ve ferileri için temyiz edilmiştir.
    Dava, 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerliği olduğu dönemde edinilen mallara yapılan katkı payı alacağı ile 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonra eşler arasında geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilen taşınmazlar nedeniyle istenen katılma (artık değer) alacağı isteğine ilişkindir (TMK. m. 202,225,231,236) .
    Taraflar 26.1.1995 tarihinde evlenmiş, 15.12.2004 tarihinde açılan ve 25.12.2006 tarihinde kesinleşen kabule ilişkin boşanma kararı ile boşanmışlardır. Eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre taraflar arasında evlendikleri 26.1.1995 tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 15.12.2004 tarihine kadar yasal edinmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.nun 202,225) Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı 15.12.2004 tarihinde sona ermiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde Anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuş, ancak mahkeme bu konuda olumlu yada olumsuz bir görüş ortaya koyamamıştır. Bu sefer davacı vekili, temyiz dilekçesinde de Anayasaya aykırılık iddiasında bulunarak 4722 sayılı TMK.nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10. maddesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Kanun Önünde Eşitlik İlkesine ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin (CEDAW) 1,2,3,4 ve 5. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakların Sözleşmesinin 6. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
    4722 sayılı TMK.nun 10. maddesinde; “Türk Medeni kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş olurlar.
    Türk Medeni kanununun Yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tabi oldukları mal rejimi devam eder. Dava boşanma veya iptal kararı ile sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır. Davanın redle sonuçlanması halinde eşler, kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde, kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.
    Şu kadar ki, eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesi ile yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler…” denilmektedir.
    T.C. Anayasanın 152/1. fıkrasında ise; “ bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasını ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.Aynı maddenin 2. fıkrasında da mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmez ise bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir.
    Anayasaya aykırılık iddiasının ileri sürülüş biçimi Anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiği 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi ile Anayasanın ilgili maddeleri, dava ve temyiz dilekçesinde açıklanan Uluslararası sözleşmeler, davanın konusu, TMK.nun ilgili diğer hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanaatine varılmamıştır. Bu nedenle bu yöne ilişkin isteğin reddine karar verilerek açıklanıp işin esasının temyizen incelemesine geçildi:
    Mahkemece, bankalarda bulunan paralar ile emekli aylığı ve araç nedeniyle hüküm altına aldığı alacaklara ilişkin hüküm fıkralarının davacı ve davalı tarafından temyiz edilmediği dosya kapsamı ile anlaşılmıştır. Hükmü temyiz eden davacı vekili ise, temyiz dilekçesinde; “…katkının ispat edilemediğinden söz edilerek 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ait kazanımlara yönelik katkı payı alacağının yok sayılması ve buna bağlı olarak bu husustaki davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu…” açıklamış, dilekçenin sonuç kısmında ise “…16.3.2010 tarihli kararın reddedilen kısım ve ferileri açısında hükmün temyizen bozulmasına karar verilmesini…” istemiştir. Görüldüğü gibi temyiz isteği kabul edilen kısımları içermeyip sadece reddedilen isteklerle ilgili olduğu görülmektedir. Şu halde temyiz incelemesinin bu çerçevede yapılması gerekir. Dava dilekçesi, hüküm fıkraları ve yerel mahkemenin kararı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 1997 yılında alınan 38329 ada 1 sayılı parseldeki 1/3 pay ile 1998 yılında edinilen 6197 ada 24 sayılı parselde bulunan zemin kat 1 nolu dükkan, emeklilik ikramiyeleri ve kira gelirleri ile ilgili isteklerinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı ... ... çalıştığı tapu dairesinden 2001 yılında emekli olmuş, kendisine emekli aylığı 15.10.2001 tarihinde bağlanmış, 4.10.2001 tarihinde de ikramiye ödenmiştir. Davalı ...’ta; 1999 yılında emekli olmuş, kendisine 15.2.1999’da aylık bağlanmış 18.2.1999’da da ikramiye ödenmiştir. Davacı dava dilekçesinde sadece genel terimlerle emekli ikramiyeleri ve kira gelirlerinden söz etmiş, bu ikramiyelerin 1999 ve 2001 yıllarında alınmasına ve boşanma davası 15.12.2004 tarihinde açılmasına karşın geçen süre içerisinde nerelerde harcadıkları ya da ne şekilde değerlendirdikleri veya hangi malların alımına harcadıkları, konularında herhangi bir bilgi ve belge sunmadıkları gibi iddiasını kanıtlayacak herhangi bir delile de rastlanılamamıştır. Yine kira gelirlerinin hangi taşınmazlara ait olduğu, kiraya verilen taşınmazların nelerden ibaret bulunduğu, aylık veya yıllık kiralarının ne kadar olduğu hususlarında da dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır. Kaldı ki, davacı isteklerini 1.1.2002 tarihinden önceki alacak hakları ile sınırladığı temyiz dilekçesi kapsamı ile sabittir. Sözü edilen istekler yönünden dava dilekçesinin HUMK.nun 179. maddesine uygun olarak düzenlendiğinden de söz edilemez. Öte yandan TMK.nun 6 ve 222/1. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı bu isteklere yönelik olarak iddiasını kanıtlamadığına göre yerel mahkemenin bu istekler yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, emeklilik ikramiyeleri ile kira gelirlerine ilişkin hüküm fıkralarının ONANMASINA,
    Davacı vekilinin 38329 ada 1 parselde davalı adına kayıtlı bulunan 1/3 pay ile 6197 ada 24 sayılı parselde zemin kat 1 nolu dükkana yönelik temyiz itirazlarına gelince: Uyuşmazlık konusu 38329 ada 1 sayılı parselde, davalı ... adına bulunan 1/3 payın 16.9.1997, 6197 ada 24 parseldeki 1 nolu mesken (tapu kaydına göre mesken) 30.9.1998 tarihinde davalı tarafından edinilmiştir. Taşınmazların edinildiği tarihler gözetildiğinde 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca taraflar arasında mal rejiminin geçerliği olduğu dönemde edinildiklerinden uyuşmazlığın Borçlar Kanunun genel hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Her iki eş de Tapu Sicil Müdürlüğünde memur statüsü ile çalıştıkları anlaşıldığına ve kabul edildiğine göre aylık gelirlerinin de bir birine yakın olması düşünülmektedir. Mahkemece 1.1.2002 tarihinden önce edinilen mallara katkının kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu taşınmazlarla ilgili isteklerin reddine karar verilmiştir. Her iki taraf eşit veya denk maaş almak suretiyle çalıştıklarına göre belirli gelirlere sahip olduklarının ve davacının katkısının bulunduğunun kabulü gerekir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; tarafların evlendikleri 26.1.1995 tarihinde 38329 ada 1 sayılı parselde bulunan 1/3 payın alındığı 16.9.1997 ve 6197 ada 24 sayılı parselde edinilen meskenin alındığı 30.9.1998 tarihlerine kadar edindikleri maaş ve diğer gelirlerine ilişkin belgeler kendilerinden veya ilgili kurumlardan istenerek dosya arasına konulması, (davacının maaş gelirlerine ilişkin bilgiler dosyada mevcut ancak davalının mevcut değildir) her birinin evlenme tarihinden taşınmazları edindikleri tarihe kadar olan gelirlerinin ayrı ayrı toplanması, tarafların sosyal statüleri ve konumları ile kariyerleri gözönünde bulundurularak her birinin ayrı ayrı yaptıkları kişisel harcamalarının ayrıca hesaplanması, davalı koca ...’ın 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü de gözetilerek bu giderlerin de kişisel harcamalarına eklenmesi, her birinin ayrı ayrı yaptığı kişisel harcamaların toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, böylece eşlerin yaptıkları tasarruf miktarlarının saptanması, her birinin toplam tasarruf miktarı karşısındaki katkı oranlarının belirlenmesi ve belirlenen bu katkı oranının davanın açıldığı 20.2.2006 tarihinde taşınmazların belirlenecek gerçek (sürüm) değerleriyle ayrı ayrı çarpılması sonucu davacının katkı alacağının bulunması ve bu katkı alacağının hüküm altına alınması gerekirken, katkı alacağının kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu istekler yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı ... ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün sadece 38329 ada 1 sayılı parselde bulunan pay ve 6197 ada 24 sayılı parselde edinilen mesken bakımından HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL onama harcın peşin harçtan mahsubu ile artan 369,60 TL’nın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 26.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi