(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2013/3446 E. , 2013/11951 K.
"İçtihat Metni"Geceleyin bina dahilinden hırsızlığa teşebbüs suçundan sanık ..."un, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 492/1, 62 ve 522. maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/12/2004 tarihli ve 2004/287-692 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b. 143 ve 145. maddeleri gereğince 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 07/06/2005 tarihli ve 2004/287-692 sayılı ek kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 04.01.2013 gün ve 2012/118/815 sayılı kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasıın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.02.2013 tarih ve 2013/15383 sayılı ihbarnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.
MEZKUR İHBARNAMEDE;
5252 sayılı Kanun"un 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı ve infaz aşamasında maddi hukukun yorumunda yapılan hataların kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/06/2005 tarihli ve 2004/287-692 sayılı ek kararına yönelik yapılan incelemede;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9/3. maddesindeki "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir." şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun saptanıp uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, kanıt toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa yada cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesinde,
2-Sanık hakkında üzerine atılı geceleyin bina dahilinden hırsızlığa teşebbüs suçundan dolayı verilen 2 yıl 8 ay hapis cezasından 5237 sayılı Kanun"un 145. maddesi uyarınca 2/3 oranında indirim yapıldığında 10 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde fazla ceza tayininde,
3-5237 sayılı Kanun"un 145. maddesindeki "malın değerinin azlığı" kavramının, 765 sayılı Kanun"un 522. maddesindeki "hafif ve "pek hafif " ölçütleri ile her iki maddenin de cezada indirim sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, "değerin azlığının" 5237 sayılı Kanun"a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinmesi kadar (örneğin; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek, bir-iki defter kalem veya sigara, bira ve benzeri), değer olarak da az olan şeyi alma durumunda olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeler de açıklanarak uygulanabileceğinin gözetilmemesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık ..."un 05.05.2004 tarihinde geceleyin saat 02.00 sıralarında Fenerbahçeliler Lokalinin pencere camını kırmak suretiyle içeri girdi ve 17 adet bira almaya kalkıştığı malın değerinin pek hafif olduğu yapılan yargılama sonucunda kabul edilip Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesince 02.12.2004 tarihli ve 2004/287-692 E.K. sayılı kararı ile 765 sayılı TCK"nın 492/1, 62, 522 maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Bu kararda 765 sayılı TCK"nın 522/1. maddesi uygulanırken hesap hatası sonucu 5 ay 10 gün yerine 5 ay 20 gün hapis cezasına hükmedildiği, Kanun Yararına Bozma istemi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin 28.12.2009 gün ve 2010/9384 E, 2012/3373 K sayılı kararı ile anılan karar bozulup hapis cezasının 5 ay 10 gün hapis cezası olarak belirlenmesine karar verildiği, ana kadarki yanlışlığın bu şekilde giderildiği,
Sözü edilen kanun yararına bozma isteminde uyarlama yapılanmasına ilişkin Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.06.2005 ve 2004/287-692 E K sayılı ek kararının da yasaya aykırı olduğundan bozulmasının istendiği, ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesinin aynı gün ve sayılı kararında söz konusu ek karar kesinleşmediğinden o aşamada bu yöndeki isteminin reddine karar verildiği, karar doğrultusundan yeniden usulüne uygun tebligat yapılıp sözü edilen ek karar yönünden temyiz isteminde bulunulmaması üzerine yeniden kanun yararına bozma istemine konu edildiği, 07.06.2005 tarihli Ek karar incelendiğinde hüküm tarihinden sonra yürülüğe giren 5237 sayılı TCK 142/1-b maddesi ile temel cezanın 2 yıl hapis cezası olarak belirlendikten sonra, suçun geceleyin işlenmesi nedeniyle aynı TCK"nın 143. maddesi ile cezası 1/3 oranında artırılarak 2 yıl 8 ay hapis ve değerin az olduğundan söz edilerek yanı TCK"nın 145. maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılıp belirlenmesi gereken 10 ay 20 gün hapis cezası yerine 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verilmesi gerektiği kanaatiyle SONUÇ OLARAK 5237 SAYILI TCK"NUN SANIK YARARINA DÜZENLEME GETİRMEDİĞİNDEN İNFAZIN DURDURULMASINA YER OLMADIĞINA karar verildiği,
Yukarıda yazılı kanun yararına bozma istemine dair yazının 3 paragrafında belirtildiği gibi değerin az olduğunun ileri sürülemeyeceği, dolayısıyla aynı TCK"nın 145. maddesinin uygulanmayacağı, aynı yazının 2. maddesinde sözü edilen hesap hatasının da sonuca etkili olmadığı, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın her durumda sanık yararına olması nedeniyle duruşma açılmasına gerek olmadığı, gerekçesinde yanlışlıklara rağmen yerel mahkemenin ek kararının sonuç olarak doğru olduğu nedeniyle istemin REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.