8. Hukuk Dairesi 2011/2198 E. , 2011/2500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.02.2010 gün ve 323/50 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde; davacı ve davalılardan ... ve ... ile ... ve ...’ın tapu maliki ...’nin çocukları ve torunları, diğer ortaklarında yine tapu maliki ...’nin çocukları olduğunu ... ve ...’nin kardeş olduklarını her iki kardeşin yaklaşık 42-43 adet tapuda kayıtlı taşınmazları bulunduğunu, ...’ın ölümü üzerine ... ile ...’ın çocukları arasında ½ oranında taşınmazların paylaşıldığını, ...’nin de mirasçıları arasında aynı şekilde taşınmazları paylaştıklarını, ancak iki taşınmazın paylaşım dışında tutulduğunu, tapuda devir ve teslim işlemlerinin yapılmadığını, yapılan paylaşım sonucu 511 ada 4 sayılı parselin davacı ...’ye düştüğünü, 511 ada 7 sayılı parselin ise ...’nin ölümünden sonra çocuklarına kaldığını, rızai paylaşımı bütün davalıların kabul ettiğini, aksi halde kabul etmeyen davalılara yemin teklif edeceklerini açıklayarak 511 ada 4 nolu parselin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına, buna karşılık olarak 511 ada 7 sayılı parseldeki ..., ... ve ..., ... ve ... adına olan 12/24 payın iptali ile miras payları oranında davalılar ..., ..., ... ..., ... ..., ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan İsmahan ve ... vekili; mirasçılar arasında paylaşımın yapılmadığını ve paylaşım yapılmış ise de buna ilişkin bir yazılı belgenin olmadığını açıklayarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalılardan ... ve ... ise 4.2.2010 tarihli yargılama oturumunda davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşı dava oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece; 511 ada 4 sayılı parselde davacı dışında davalıların miras bırakanları adına bulunan paylar bakımından tapu kaydının iptali ile Dikili Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/406 Esas - 367, 2003/6 Esas - 5, 2004/271 Esas -257 ve 2010/65 Esas - 59 Karar sayılı, sırasıyla ..., ..., ... ve ... ...’nin veraset belgelerindeki payları oranında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 511 ada 7 parsel sayılı hakkındaki isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle 511 ada 4 sayılı parsel hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. 511 ada 7 sayılı parsel hakkında açılmış ise de herhangi bir dava ve istek bulunmadığından bununla ilgili davanın reddine karar verilmiş ancak, bu istek temyiz konusu yapılmamıştır. Dava konusu 511 ada 4 sayılı parsel hakkında kabul kararı verilmiş ve adı geçenler tarafından kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde ... ve ...’nin kardeş olduklarını, ...’ın ölümünden sonra ...’ın çocukları ile ... arasında taşınmazların ½ oranında paylaşıma konu yapıldığını belirtmek suretiyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre Ali oğlu ... 1963 yılında ölmüştür. 511 ada 4 sayılı toplulaştırma parselinin ise, tapulamanın 49 sayılı parseli olmaktadır. 1964 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 49 sayılı parselin tespiti 15.7.1964 tarihinde ölü ... mirasçıları adına tespiti yapılmış, daha sonra Ali oğlu ...’nin bu tespite itiraz etmesi üzerine Tapulama Komisyonunun 4.3.1968 tarih ve 1289 sayılı kararı ile Ali evlatları ... ile ölü ... adlarına ½ oranında tespitine karar verilmiş ve bu karar taraflara tebliğ edilerek 12.7.1969 tarihinde kesinleşmiş ve tapu kaydı buna göre oluşmuştur. Yani mirasçılar adına değil adı geçen şahıslar adına tapu kaydı gerçekleşmiştir. Dava dilekçesiyle dosyadaki bilgi belgelerden ...’nin ölümünden sonra mirasçıları ile amcaları ... arasında paylaşımın yapıldığı tarih konusunda bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığından işin çözümünde duraksama hasıl olmuştur. Yerel mahkemece taraflara delillerini sunmaları için herhangi bir süre ve imkan tanınmamış, keşif yapılmadığından keşfe dayalı deliller de elde edilememiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde paylaşımın yapıldığını, davalıların da kabul edecekleri inancında olduklarını açıklamış, aksi halde kabul etmeyen davalılara yemin teklif edeceklerini bildirmesi üzerine mahkemece yeminli davetiye davalılar adına çıkartılmıştır. Yemin davetiyesinde “…ekinde Av. ... tarafından ibraz edilen 24.12.2009 tarihli yemin metni vardır. Geçerli bir mazeretiniz olmaksızın belirtilen duruşma gün ve saatinde mahkememizde hazır bulunmadığınız taktirde yeminden kaçınmış ve yemin edeceğiniz vakaların sabit olmuş sayılacağına karar verileceği hususu ihtar olunur” denilmektedir. Görüldüğü gibi yemin metni vekil tarafından hazırlanmıştır. Yemin metni, HUMK.nun 337 ve devamı maddeleri gereğince mahkemece hazırlanır. Bu kuralın gözardı edilmesi usüle aykırıdır. Öte yandan mahkemece, keşif yapılmadan keşfe dayalı deliller toplanmadan delillerin sunulması için taraflara süre ve imkan verilmeden çıkarılan bu meşruatlı yemin davetiyesine dayalı olarak dava konusu 511 ada 4 sayılı parsel hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her şeyden önce davacı vekili dava dilekçesinde; delil olarak, tapu kayıtlarına, veraset belgelerine, taraf beyanlarına, tanık, yemin ve her türlü yasal delile dayandığını açıklamıştır. İddiasını sadece yemin deliline dayandırmamıştır (hasretmemiştir). Tarafların iddia ve savunma doğrultusunda ileri sürdükleri hususlar ile dayandıkları deliller toplanmadan mahkemece değerlendirilmeden ve bunlara dayalı maddi olgular ortaya konulmadan, bunların içinde sadece yemin deliline dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, verilen yemin de bu haliyle geçerli delil olarak kabul edilemez. Taraf delilleri değerlendirilip sonuca ulaşılmadığı taktirde bir yerde son çözüm şekli (çare) olarak yemin delili gündeme gelebilir.
O halde mahkemece yapılacak iş; ...’nin öldüğü 1963 yılından sonra hangi tarihte paylaşımın yapıldığı konusunda HUMK.nun 75, 213 ve 230. maddeleri uyarınca davacı veya vekili isticvaba davet edilerek bu konuya açıklık getirilmesinin istenilmesi, tarafların varsa paylaşıma ilişkin delilleri ile tanıklarını bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259. maddesi gereğince uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşifte dinlenilmeleri, tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek paylaşımın hangi tarihte ya da yılda yapıldığı tüm mirasçıların yapılan paylaşıma katılıp katılmadıkları, paylaşım sonucu kimlere nerelerin düştüğü hususları ayrıntılı ve eksiksiz olarak sorularak açıklığa kavuşturulması, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, en son başvurulması gereken yemin delilline dayanılarak ve diğer deliller göz ardı edilerek hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı bir kısım davalıların miras bırakanı Ali oğlu ... 8.12.2002 tarihinde ölmüş olup, terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Tasarrufi işlemlerde TMK.nun 702. maddesi uyarınca oybirliği aranır. Dava konusu 511 ada 4 sayılı parselin maliki Ali oğlu ... ölmüş olup, davalı durumunda bulunan İsmahan ve ..., Mustafa’nın mirasçıları olduğundan bunlar tarafından temyiz edilen hükmün sonuçlarından temyiz etmeyen diğer mirasçılar da yararlanır. Yani verilen hüküm temyiz etmeyen diğer mirasçılara da sirayet eder. Bu elbirliği mülkiyetinin bir gereğidir. Şu halde muris Mustafa’nın öteki mirasçılarının hükmü temyiz etmemiş olmaları sonuca etkili bulunmamaktadır.
Davalı ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 207,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.