Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacı vekili, 28.07.2010 tarihinde davalı Ö.. T.."a ait olan diğer davalı E.. G.."in sevk ve idaresindeki araç ile davalının davacının murisi M.. B.."a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini belirterek çekilen manevi zararın tazmini için 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiştir. Davalılar vekili, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumunu kabul etmediklerini, istenilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, takdiren 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahisiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle davacı için takdir olunan manevi tazminatın çok düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile manevi tazminata dair hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 396,48 TL kalan harcın temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.