8. Hukuk Dairesi 2010/5650 E. , 2011/2494 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve alacak
... ile ...ve ...aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.10.2008 gün ve 130/258 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde alınarak davalı eş adına kaydedilen 7 ada 10 parselde kayıtlı J blok 5 numaralı bağımsız meskenin vekil edeninin 9.8.1996 tarihinde gönderdiği 34.000 mark ile edinildiğini açıklayarak dava konusu meskenin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, olmadığı takdirde evin değerinin belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.300 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ...ve ... vekili, evlilik içinde edinilen malların sözleşme ile paylaşıldığını, dava konusu taşınmazın vekil edenlerinden ...’e düştüğünü açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafca dosyaya sunulan sözleşmeye tehdit altında düzenlendiği için değer verilemeyeceği, davacının taşınmazın alımında gönderdiğini ispatladığı para ile katkıda bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 7 ada 10 parsel üzerinde bulunan J blok 5 nolu meskenin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, diğer davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 14.6.1984 tarihinde evlenmiş, 1998 yılında açılan ve Almanya’da görülen boşanma davası sonunda verilen yabancı mahkeme ilamının 26.4.2000 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlar ve bu boşanma ilamı ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/554 Esas ve 2001/157 Karar sayılı kesinleşmiş hükmü uyarınca tenfiz edilmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 7 ada 10 parsel üzerindeki J blok 5 nolu mesken 13.8.1996 tarihinde davalılardan ... adına satın alınarak tescil edilmiştir. Dava konusu mesken davalı ... tarafından evlilik birliği içinde, 01.01.2002 tarihinden önce edinildiğine ve bu dönem 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Dava evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına kayıtlanan taşınmaza yönelik tapu iptal ve tescil olmazsa, alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece taraf delilleri değerlendirilerek davacının taşınmazın alımında katkısının olduğunun kabulü ve davalının ibraz ettiği sözleşmenin mahkemeye sunulmamış ve onaylanmamış olması nedeni ile değer verilmemiş olması doğru ise de 7.10.1953 tarihli 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme
Kararı uyarınca taşınmazın edinilmesine katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceğinden, taşınmazla ilgili yazılı şekilde tapu iptal ve tescil hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Ancak davacının terditli olarak alacak isteği de bulunmaktadır. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu; 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekmektedir. Bu nedenle davacının katkı payı alacağının belirlenmesi bakımından mahkemece yapılacak iş, her iki tarafın da çalışarak gelir elde ettiği anlaşıldığına göre tarafların gelir bilgilerinin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazın edinildiği tarihi de kapsar şekilde getirtilerek dosya arasına konulması, gelirlerine ilişkin belge ve varsa diğer delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması, toplanacak bilgi ve belgelere göre eşlerin evlenme tarihinden taşınmazın alındığı tarihe kadar ayrı ayrı toplam gelirlerinin hesaplanması, diğer yandan davacının alım için gönderdiği miktarın da hesaplamada dikkate alınması, aynı tarihler gözetilerek her birinin sosyal statüleri, mesleki konumları ve toplumdaki yerleri esas alınarak ayrı ayrı kişisel harcamalarının belirlenmesi, bundan ayrı davalı ...’ün 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği giderler gözönünde tutularak toplam gelirlerinden düşürülmesi, böylece tarafların ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının bulunması, ondan sonra eşlerin toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının saptanması, bulunan katkı oranlarının taşınmazın belirlenen dava tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak her birinin katkı alacağının açıklığa kavuşturulması, böylece eşlerin ayrı ayrı katkı alacağının belirlenmesi, bu konuda uzmanlığı bilinen hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerden gerekçeli, tarafların ve Yargıtay"ın denetimine açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre davacının katkı payı alacağı talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile tapu iptali ve tescile ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 71,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.04.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili, müvekkilinin Almanya’da işçi olarak çalışırken; çalıştığı firmadan 30.4.1996 tarihinde ayrılması sonucunda 68.760 DM tazminat aldığını, bu para ile Türkiye’de yatırım yapmayı amaçladığını, bu amaçla resmi nikahlı eşi davalı ...’ün kardeşi öteki davalı ...’e banka havalesi ile 9.8.1996 tarihinde 34.000 DM gönderdiğini, bu parayı bankadan çeken davalı ...’in öteki davalı ağabeyi olan ve davacının da resmi nikahlı eşi bulunan ...adına erdemli, Koyuncu mahallesi, 7 ada 10 parseldeki güzeldağ sitesinin J-Blok 5 nolu meskeni dava dışı kişiden satın alındığını, bir süre sonra davacı ile davalı ...’ün mahkeme ilamıyla boşandıklarını, bundan sonra 2004 yılı Temmuz ayında tatil amaçlı Türkiye’ye geldiğinde bu meskenin kapısının kilidinin değiştirilmesi sonucu yaptığı araştırma neticesinde bu evin tapusunun şimdi boşanmış olduğu eşi ... adına olduğunu öğrendiğinden para göndererek işlemi yapan ve adına kayıt oluşturulan kişilerin kendisini kandırdıklarını, kendi aralarında danışıklı işlem yaptıklarını açıklayarak davalı adına olan tapu kaydı üzerine tedbir konularak öncelikle tapusunun iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tescilini; bu mümkün olmadığında, dava tarihindeki taşınmazın değerinin tespit edilerek şimdilik 5300 YTL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının iddiasını kanıtladığından bahisle davanın kabulüne, dava konusu 7 ada 10 parseldeki 100/15400 arsa paylı J-Blok 5 nolu meskenin davalı ... adına olan tapusunun iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan kanıtlar, tüm dosya kapsamından;
Davacı ... ... ile ..."ün yurt dışında verilen mahkeme kararının kesinleşmesi ve tenfizi sonucunda 27.7.2001 tarihinde boşandıkları anlaşılmıştır. Dava dilekçesinin ekindeki tercüme belgeye göre, davacı Bosch – Siemens firmasından 30.4.1996 tarihi itibariyle 44760 DM tazminat aldığı bu paradan 34000 DM 9.8.1996 tarihinde ...’e banka havalesiyle gönderdiği, bu kişi tarafından paranın bankadan çekildiği dilekçe ekindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı getirilmiştir. 13.8.1996 tarihinde üçüncü kişiden satış yoluyla davalı ... adına kayıt oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bundan ayrı, tarihsiz, haricen düzenlenen davacı ile davalı ...’ün isimlerinin yazıldığı ve imzalarının bulunduğu, iki tanık huzurunda düzenlenmiş mal dağıtımı belgesi fotokopisi de dosya arasındadır. Davacı, bu belgenin boşanma sonrasında kendisine tehdit altında imzalattırıldığını açıklamıştır. Bu konuda yetkili mercilere müracaatıyla ilgili bir bilgi sunmamıştır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Daire çoğunluğu ile yerel mahkeme ve azınlık arasındaki görüş farklılığı 7.10.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanması ve yorumlanmasından kaynaklanmaktadır.
Somut olayda; davacı inanan kişidir. İnanılan ise, kendisine banka havalesi ile para gönderilen davalı ...’dür. İnanılan şahıs, üçüncü kişiden öteki davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek parası davacı tarafından gönderilen dava konusu taşınmazı satın almış ve üzerine kayıt oluşturmuştur. Davacı, bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlamıştır. Dolayısıyla yerel mahkemenin tapu iptali ve tescil kararı vermesinde kanuna ve sözü edilen Yargıtay İnançları Birleştirme Kararına aykırı bir durum söz konusu değildir. Kaldı ki, mal rejimi sözleşmelerinin nasıl düzenleneceği TMK. nun 202, özellikle 205 ve ilgili maddelerinde düzenlenmiştir. Dosyaya sunulan başlığı, tanzim tarihi yazılı olmayan noter ya da hakim onayı bulunmayan ve ilgili mercilere sunulmayan mal dağıtımı sözleşmesinin hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır. Yerel mahkemenin de bu konudaki değerlendirmesi yasaya uygundur. Açıkladığım tüm bu nedenlerle Dairenin sayın çoğunluğunca benimsenen tüm bozma sebeplerine katılmam mümkün olmamıştır. Gerekçesi ve sonucu itibariyle doğru olan mahalli mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatindeyim. 26.04.2011