15. Hukuk Dairesi 2018/1256 E. , 2018/2745 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle mahkemece ilk karardan önce verilen 16.07.2007 tarihli dilekçenin ıslah niteliğinde olmakla birlikte bozma ilâmından sonra davacı tarafından verilen 03.02.2011 tarihli dilekçenin ıslah niteliğinde olmayıp, bozma ilâmı doğrultusunda verilen terditli istemde maddi tazminat tutarının açıklaması niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 1.630,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı ..."dan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya
verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 12.807,50 TL temyiz ilâm harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.06.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, 05.12.1989 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ve 28.09.1992 devir sözleşmesi uyarınca yüklenici tarafından bir kısım arsa sahipleri aleyhine açılan tapu iptâli ve tescil istemine ilişkindir. Yargılamanın devamı sırasında davanın tazminata dönüştürülerek tazmin kararı verilmesi 16.07.2007 tarihli dilekçe talep edilmiş, dava dilekçesinde harca esas değer 5.500,00 TL gösterilmiş, 16.07.2007 tarihli dilekçede miktar belirtilmediği gibi harç ikmâli de yapılmamıştır. Dairemizin 21.12.2009 gün 2008/6521Esas, 2009/6957 Karar sayılı ilâmı ile yerel mahkemenin verdiği ilk kararın bozulmasından sonra davacı 03.02.2011 havale tarihli dilekçesi ile toplam 250.000,00 TL"nin tahsilini istemiş ve bu miktar üzerinden noksan ıslah harcını tamamlamıştır.
Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamaları ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi"nin arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinden doğan davalarda verilen kararların temyiz incelemesini yapmakta olduğu dönem uygulamalarında kat karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde yüklenicinin sözleşme gereği imalât bedeli olarak bağımsız bölümler; arsa payı veya bedeline hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşme ve ekleri tasdikli ruhsat ve projesi ile imara uygun olarak tamamlayıp arsa sahiplerine teslim etmiş olması zorunludur. Yüklenicinin sözleşme gereği açacağı tapu iptâli, tescil veya bedel tahsili davalarında dava edilen bağımsız bölümler dava edilen arsa sahibi adına kayıtlı veya onun tarafından
devredilmiş olsa dahi, diğer arsa sahiplerinin hukuki durumlarını etkiyeleyeceğinden sözleşmeyi imzalayan tüm arsa sahiplerinin davada taraf olarak yer alması zorunludur. Aksinin kabulü halinde bedelini almış olacağından dava dışı arsa sahipleri varsa sözelşmeden doğan yükleniciden olan hak ve alacakları teminatsız kalacaktır. ... 1. Noterliği"nde 05.12.1989 tarih 48072 yevmiye nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinde dava açılan ..., ve ... dışında, davada taraf olarak gösterilmeyen arsa sahipleri de bulunmaktadır.
Öte yandan davacı ilk bozmadan sonra 03.02.2011 tarihli ıslah dilekçesi dava değerini, tahsilini istediği tazminat miktarını 250.000,00 TL"ye çıkarmış ve ıslah harcını 18.02.2011 tarihinde tamamlamıştır. Yerel mahkemenin verdiği ikinci kararı temyizen inceleyen Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 15.10.2012 gün 2012/4092 Esas, 2012/6028 Karar sayılı bozma ilâmında yapılan işlemin ıslah olduğu benimsenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleşitrme Genel Kurulu"nun 04.02.1948 gün 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararı ve bu içtihadı birleşterme kararının değiştirilmesine gerek olmadığına dair 06.05.2016 gün 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre hangi nedenle olursa olsun yerel mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulmasından sonra ıslah yapılması mümkün değildir.
Davacının yaptığı bu işlemin ıslah olmayıp tapu iptâli ve tescil istemini bedele dönüştürdüğü kabul edilse dahi bedelin, iptâl ve tescil talep edilip 3. kişilere satışı nedeniyle devredilemeyen bağımsız bölümlerin ifanın imkansız hale geldiği tarih olan dava dışı 3. kişilere tapuda satış ve devrin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle tüm arsa sahiplerinin davada taraf olarak gösterilmemiş olması, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından ıslah yapılmamış kabul edilerek dava dilekçesindeki harca esas değer ya da bağımsız bölümlerin 3. kişilere satış tarihindeki piyasa rayiç bedellerine hükmedilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan yasal ve yargısal dayanağı olmayan hükme yakın tarihteki rayiçlere göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.