10. Hukuk Dairesi 2014/25060 E. , 2015/1543 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, geri alım (istirdat) istemine ilişkindir.
Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiştir.
Hükmün, davacı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hak sahibi konumundaki davalı ...’a 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince bağlanıp yersiz ödendiği ileri sürülen 26.07.2005 – Nisan/2012 dönemi ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte geri alınması için açılan işbu davanın yargılama aşamasında davalının 18.10.2013 tarihinde yaşamını yitirmesinden sonra 7’sinin yerleşim yeri ... olan 9 adet yasal mirasçının davaya katılımlarının sağlandığı, bunlardan, dava dilekçesi 17.12.2013 günü kendisine tebliğ edilen ve yerleşim yeri Kırklareli olan davalı mirasçı ...’ın 28.04.2014, dava dilekçesini 09.12.2013 günü tebellüğ eden ve yerleşim yeri Avcılar/İstanbul olan davalı mirasçı ...’nin de 29.05.2014 tarihlerinde yetki ilk itirazında bulunmaları üzerine mahkemece, İş Mahkemesi’nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yazılı, sözlü, basit ve seri olmak üzere dört yargılama yöntemi öngörülmesine karşın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girerek anılan Kanunu ilga eden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yazılı ve basit yargılama usulleri düzenlenmiş olup bir davada hangi yargılama yönteminin uygulanacağı, uyuşmazlığın niteliği veya görevli mahkemeye
göre belirlenmektedir. 506 sayılı Kanunun 134. ve 1479 sayılı Kanunun 70. maddelerinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesinde de iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulünün uygulanacağı açıklanmıştır. 6100 sayılı Kanunun 447. maddesinde, diğer kanunların sözlü veya seri yargılama yöntemine yollamada bulunduğu durumlarda, bu Kanununun basit yargılama usulü ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olmakla, şu durumda iş mahkemelerinde basit yargılama yönteminin izlenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Kanunun 316 – 322. maddelerinde basit yargılama usulü temel özellikleriyle ele alınmış olup 316. maddede, basit yargılama yönteminin, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işlerde uygulanacağı, 317. maddede, cevap süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 2 hafta olduğu, 322. maddede, bu Kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama yöntemi hakkında hüküm bulunmayan durumlarda, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı bildirilmiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 6100 sayılı Kanunun 6. maddesinde, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yerleşim yerinin, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirleneceği, 7. maddesinde, davalı birden fazla ise davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, 19. maddesinde, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin gerektiği ve davalı, süresi içinde ve yöntemince yetki itirazında bulunmadığı takdirde davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği, 116. maddesinde, kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, 117. maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin gerektiği ve aksi hâlde dinlenemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında yapılan değerlendirmede, basit yargılamaya tabi olup kesin yetkinin bulunmadığı davada yetki ilk itirazları yasal süresinde ileri sürülmediği gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre uygulanması gereken yetki kuralı 6100 sayılı Kanunun 7. maddesinde gösterilmiş
olmakla davanın davalılardan herhangi birinin yerleşim yerinde açılabileceği de belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yetkisizlik kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.