8. Hukuk Dairesi 2019/11 E. , 2019/4661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Ve Değer Artış Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen bir adet taşınmaz yönünden şimdilik 40.000,00 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 12.11.2010 tarihinde harcını da tamamladığı dilekçesi ile talebini 60.000,00 TL"ye yükseltmiştir. 25.11.2015 tarihli dilekçeyle talebin 25.000,00 TL kısmının değer artış payı alacağı, 35.000,00 TL kısmının katılma alacağı olduğu açıklanmıştır.
Davalı ... vekili, davacının hiçbir katkı sağlamadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, davanın kısmen kabulü ile 6 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden 31.880,25 TL denkleştirmeden doğan değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu Daire"nin 11.12.2014 tarihli ve 2013/20271 Esas, 2014/2079 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değerinin belirlenmesi ve dosya kapsamındaki bilgiler doğrultusunda değer artış payı alacağı hesabı için %75,47, katılma alacağı hesabı için %24,53 oranlarının kullanılması gerektiğine işaret edilerek davacı tarafın temyiz itirazların kabulü ile hüküm bozulmuş, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde, Mahkemece verilen ikinci kararda davanın kabulü ile davaya konu 6 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden 25.000,00 TL değer artış payı, 35.000,00 TL katılma alacağının karar tarihi olan 25/11/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu Daire"nin 2016/2926 Esas, 2017/5372 Karar sayılı ilamıyla, ilk kararın taşınmazın sürüm değeri üzerinden % 24,53 oranı kullanılarak katılma alacağı hesaplanması gerektiğine işaret edilerek bozulmasına karşın mahkemenin bilirkişi raporunda % 47,17 olarak belirlenen oran üzerinden hesaplama yapmasının ve bu şekilde davacı lehine fazla katılma alacağına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı görüldüğü gerekçesiyle, davalı tarafın temyiz itirazı bu yönden haklı görülerek hüküm ikinci kez bozulmuş, davalı vekilinin sair temyiz itirazları ise reddedilmiştir.
Mahkemece verilen son kararda, 28.05.2018 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen 400.000,00 TL değer üzerinden %24,53 oran dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davanın kabulü ile davaya konu 6 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden; 49.060,00 TL katılma alacağının karar tarihi olan 04/10/2018 tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava hakkında verilen ikinci karar yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Yerel mahkeme Daire bozmasına uymuşsa da bozmanın gereğini tam yerine getirmediği gibi karar incelendiğinde usul ve yasaya aykırı şekilde hükmün tesis edildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, ikinci hüküm sadece davalı tarafça temyiz edilmiş olup, hesaplama yapılırken ilk bozmada belirtilen %24,53 oranı dikkate alınıp katılma alacağı hesaplanması gerektiğine işaret edilerek hüküm ikinci kez bozulmuş, sair temyiz itirazların ise reddine karar verilmiştir. Mahkemece, dosyada mevcut olan 200.000,00 TL taşınmazın sürüm değerinin edinilmiş mal oranı %24.53 çarpımı sonucu ortaya çıkan 49.060,00 TL artık değerin yarısı olan 24.530,00 TL katılma alacağı davacı lehine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ikinci bozmadan sonra bilirkişiye yeniden değer tespit ettirilmesi ve bu değer üzerinden hesaplama yaparak, davacının katılma alacağına ilişkin dosyadaki talebinin 35.000,00 TL olduğu da gözetilmeksizin 49.060,00 TL katılma alacağına hükmedilmesi hatalıdır. Davacı tarafın tasfiyeye konu taşınmaz yönünden katılma alacağı hakkı 24.530,00 TL"dir.
Bununla birlikte bozma ilamında davalı tarafın reddedilen temyiz itirazları içinde kaldığı anlaşılan davacı lehine hükmedilen 25.000,00 TL değer artış payı alacağına dair bozmadan sonra yeniden hüküm tesis edilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi davacı lehine hükmedilen alacak yönünden faiz başlangıcının tasfiye tarihi olan 25/11/2015 tarihinden itibaren başlatılması gerekirken bozmadan sonra verilen karar tarihi olan 04/10/2018 tarihinden itibaren faizin başlatılması da doğru değildir.
Yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden karar incelendiğinde ise toplam talebin 60.000,00 TL olduğu, davacının izah edilen şekilde yapılan hesaplama sonucu 24.530,00 TL katılma alacağı ve (ikinci hükümde taleple bağlı kalınarak verilen ve bozma nedeni yapılmayan kısım içerisinde kalan) 25.000,00 TL değer artış payı alacağı olduğu dikkate alındığında davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilip yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kabul ve red oranına göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, davanın kabulü şeklinde hüküm tesis edilip giderlerin tamamından davalı tarafın sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
Mahkemece izah edilen eksiklik ve hatalar giderilip oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilebilmesi için, açıklanan yönlerden taraf vekilleri lehine hüküm bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle her iki taraf vekillerinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 07.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.