17. Hukuk Dairesi 2013/20311 E. , 2015/7982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/02/2013
NUMARASI : 2010/9-2013/35
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı E. B. dışındaki diğer davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacıları olduğu aracın karıştığı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır derecede yaralandığını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 40.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı E. B. davaya cevap vermemiş, diğer davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre, davacının maddi tazminat talebinin 5.837,67 TL, manevi tazminat talebinin ise 15.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı E. B. dışındaki diğer davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-)1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekli-liği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, yargılamanın sona erdirildiği 07.2.2013 tarihli oturuma ait kısa kararda hüküm altına alınan tazminat miktarları belirtilmemiştir. Buna göre gerekçeli karar ile kısa karara ilişkin hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu, açık ve anlaşılır olmadığı açıktır. Başka ifade ile kısa karara dair hüküm fıkrası taraflara yükletilen hak ve sorumluluklar yönünden açık olmayıp, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak niteliktedir. Bu yönler yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan (10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında da belirtildiği üzere) hükmün bozulması gerekmiştir.
2-)Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle bozma nedenine göre bu aşamada tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ...... Tur.Turz.Tic.A.Ş, E. B., .... Sigorta A.Ş., A.. Ş..ne geri verilmesine 1.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.