8. Hukuk Dairesi 2018/15901 E. , 2019/4660 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, davacının ziynetlerinin bozdurulması ve çalışarak elde ettiği gelirleriyle yapmış olduğu katkı sonucu evlilik birliği içinde davalı adına edinilen taşınmaz yönünden 45.000,00 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı asıl ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile 17.212,50 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı tarafından yapılan temyiz itirazı üzerine Dairenin 29.11.2016 tarihli ve 2015/7244 Esas, 2016/16282 Karar sayılı ilamla taşınmaz alımında davacı lehine gelirle katkı payı alacağı hesap edilmesinin yerinde olduğu, bununla birlikte davacının 6 adet bilezikle de katkıda bulunduğu dosya kapsamından sabit olmakla bu ziynetler yönünden de hesaplama yapılıp katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine işaret edilerek davacı lehine, talep aşılarak hükmedilen alacağa faiz yürütülmesine karar verilmesi HMK"nin 26. maddesine aykırı olduğuna işaret edilerek davalı lehine hüküm bozulmuş, her iki tarafın sair temyiz itirazları reddedilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 43.380,44 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde davacı tarafın katkı payı alacağı talebi hakkında yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmiş ise de; hüküm incelendiğinde ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığı anlaşılmaktadır. İlk kararda hüküm altına alınan ve bozma kapsamı dışında bırakıldığı anlaşılan davacının gelirle katkı payı alacağı 17.212,50 TL olup, davacı lehine 6 adet bilezik yönünden de katkı payı alacağı hesap edilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, Daire"nin yerleşik ilke ve esasları doğrultusunda edinme tarihi 03.08.1987 itibariyle 6 adet bileziğin ve tasfiyeye konu taşınmazın değerlerinin oranlanıp davacının kişisel malı ile katkı oranının tespit edildiğine ve bu oranın taşınmazın dava tarihindeki değeriyle çarpılmak suretiyle davacının ziynetlerden kaynaklı katkı payı alacağının hesap edildiğine dair bilirkişi raporuna rastlanılmadığı gibi bu hususta hükümde açıklayıcı bir gerekçe de bulunmamaktadır. Bozmadan sonra ulaşılan 43.380,44 TL alacağın ne şekilde hesap edildiği, bu değerin sadece ziynetlerle oluşan katkı payı alacağı mı olduğu, yahut bu miktarın içerisinde bozma öncesi hesaplanan 17.212,50 TL gelirle katkı payı alacağının dahil olup olmadığı da dosya kapsamı ve gerekçeli karardan anlaşılamamaktadır.
6100 sayılı HMK"nin 297/2 maddesi gereği “hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilemez taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi” gerekir. Davacının katkı payı alacağı talebi hakkında özellikle Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nin 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçenin açıkça kaleme alındığı, anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurulmalıdır. Yerel mahkeme hükmünün usul hükümlerine aykırı olması nedeniyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
07.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.