Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/4628
Karar No: 2015/4072
Karar Tarihi: 09.09.2015

Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/4628 Esas 2015/4072 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İzmir 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2011 tarihli ve 2011/141 (E) ve 2011/217 (K) sayılı kararı, marka hakkına tecavüz suçunun işlendiği iddiasının incelenmesi üzerine verilmiş ve bu karar temyiz edilmiştir. Dosya incelendikten sonra, delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunluluğuna dikkat çekilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kanıtların kabul edilebilirliği konusunda bir kural olmadığı belirtilmiştir. Ancak hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller, hukuka uygun yöntemle elde edilen diğer delilleri yok saydırmayacaktır. Hüküm gereksinimlerine uygun olarak yapılan arama işlemi, suçun başka nedenlerle oluştuğuna dair bir ispat görülmemiştir. Ancak maddi zararın tespitinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde kanaat verici basit bir araştırma yapılması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Kanuna aykırı olduğu belirtilen bazı hususlar nedeniyle karar bozulmuş ve dosya esas mahkemeye gönderilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 230. maddesi 1. fıkra (b) bendi
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi ve fıkrası
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-c maddesi.
19. Ceza Dairesi         2015/4628 E.  ,  2015/4072 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 7 - 2012/58261
    MAHKEMESİ : İzmir 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 25/10/2011
    NUMARASI : 2011/141 (E) ve 2011/217 (K)
    SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.
    Ceza Muhakemesi hukukumuz ""delil serbestliği"" ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanınmıştır. Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur.
    Delillerin bir ya da bir kaçının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmesi hukuka uygun yöntemle elde edilen diğer delillerin yok sayılmasını gerektirecek midir?
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “ İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyelin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz ” ( Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002)
    Bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 230. madde 1. fıkra (b) bendinde ""mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça"" gösterilir denilmek suretiyle hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir.
    Temyiz davasına konu olayda, her ne kadar 12/05/2011 tarihinde yapılan aramada CMK"nın 119/4. maddesi uyarınca o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmamış ise de; sanığın arama işlemine herhangi bir itirazının bulunmaması ve mahkeme huzurundaki beyanı karşısında suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.
    Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece "zararın karşılanmadığı" gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi