15. Hukuk Dairesi 2018/828 E. , 2018/2740 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nden kaynaklanan sözleşmenin feshi ve tapu iptâli tescil istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, taraflar arasındaki Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve ek sözleşmesi gereğince, davalı yüklenicinin, süresinde edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, sözleşmelerin feshi, davalıya sözleşme gereğince devredilen hissenin tapusunun iptâli ile davacı adına tescilini ve uğradığı müspet ve menfi zararlarının tahsilini istemiş, davalı yüklenici ... sözleşme konusu taşınmazda imar-inşaat izni bulunmadığını, devredilen hissenin sonradan bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece verilen ilk hükme yönelik temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 23. Hukuk Dairesi"nin 20.06.2014 gün ve 2014/2076-2014/4761 sayılı olarak, sözleşme konusu taşınmazda, dava dışı ... ve Şti."nin hissedar olduğu, ... 12. Noterliği"nin 05.10.2005 günlü düzenleme şeklindeki muvafakatname ile de inşaat yapılması için rıza ve onay verdiği, davadaki fesih talebinin dinlenebilmesi için, TMK"nın 692. maddesi uyarınca, tüm paydaşların zorunlu dava arkadaşı olarak davada taraf olarak yer almaları gerektiği, bu itibarla, anılan hissedarın davada yer alması gerekirken, mahkemece, taraf
teşkili sağlanmaksızın işin esasına girilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına uyularak verilen hüküm yine aynı dairece 21.06.2016 gün ve 2015/6011-2016/3808 sayılı olarak bozma kararı gerekleri yerine getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararı gereğince davaya dahil edilen .... vekili sözleşmeler yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının azli nedeniyle davanın konusuz kaldığını, tapu iptâli, tescil ve alacak davasının reddini savunmuş, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmelerin davalı tarafın kusuru bulunmaksızın yerine getirilmediği, davacının fesih talebinin haklı bir nedene dayalı olmadığı, davacının sözleşmeden doğan bir zararının söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 818 sayılı BK 355 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğini taşıyan kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmakta ve uyuşmazlık da bu sözleşmeden kaynaklanmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 20/I. maddesine göre: "Bir akdin mevzuu gayrı mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka mugayir olursa o akit batıldır." Aynı şekilde, BK"nın 96. maddesi, "Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat edemedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur." hükmünü taşımaktadır. Keza, BK"nın 117. maddesi "Borçluya isnat olunamayan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sakıt olur.", demek suretiyle, imkânsızlık kavramını düzenlemiştir.
Sözleşme konusundaki ifa imkânsızlığı sözleşmenin kurulması sırasında da mevcut bulunması halinde, objektif yönden imkânsızlık bulunduğundan BK"nın 20. maddesi uyarınca borç ilişkisi esasen meydana gelmeyecektir. Bu itibarla, taraflarca düzenlenen bu eser sözleşmesi batıl olduğundan, taraflar için hüküm ifade etmeyecek ve nedensiz zenginleşme kuralları içinde taraflar, birbirlerine verdikleri şeyleri istirdat etmek hakkını haiz olacaklardır.
Sözleşme kurulurken mevcut olan imkânsızlığın, geçici imkânsızlık niteliğinde olması yani imkânsızlığın ortadan kalkabilecek nitelikte olması halinde, tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorunu ortaya çıkar. Bu konudaki kural "ahde vefa, söze sadakat" ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine "akde tahammül süresi" denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28.04.2010 gün ve 2010/15-193- 235 sayılı ilâmı).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde: taraflar arasında imzalandığı çekişmesiz olan 02.11.1999 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"ne konu taşınmazın ...-.. Koruma amaçlı imar planında kalması nedeniyle başlangıçta ifa imkânsızlığı söz konusudur. Bu imkânsızlığın ileride ortadan kalkması mümkün olduğundan geçici imkansızlık niteliğindedir. İmkânsızlığın, tahammül süresi geçmiş olmasına rağmen ortadan kalkmadığı ve taraflara yüklenebilecek
kusur da bulunmadığı açıktır. Sözleşmenin ifası için beklenmesi gereken tahammül süresi aşılmış olup, sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi ve davacı tarafından sözleşme gereğince davalı yükleniciye devri yapılan 36/1000 oranındaki arsa payının davacı adına tesciline, zarar talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.