Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7064
Karar No: 2014/12113
Karar Tarihi: 31.10.2014

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/7064 Esas 2014/12113 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/7064 E.  ,  2014/12113 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Perşembe Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 07/02/2014
    NUMARASI : 2010/377-2014/55

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 23.08.2010 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar, komşularına ait taşınmazdan çıkan suyu 1984 yılında muvafakat alarak 186 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarındaki depoya getirdiklerini, davalıya geçiçi olarak inşaatında suyu kullanması için depoya boru bağlamasına izin verdiklerini ancak davalının sürekli kullanmaya devam ettiği için davalıya ait boruyu kaldırdıklarını, davalının kaymakamlıktan men kararı aldırdığını belirterek davalının suya elatmasının önlenmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanunu"nun “Taşınmaz Mülkiyetinin İçeriği” başlıklı 718. Maddesinde “Arazi üzerindeki mülkiyet kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.”şeklinde düzenlenmiştir.
    Bu düzenlemeye paralel olarak “Kaynak ve Yeraltı Suları” başlıklı Türk Medeni Kanunu’nun 756. maddesinde yer verilmiş anılan maddede aynen “Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” biçimindedir.
    Gerek Türk Medeni Kanunu’nun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Burada hemen kaynağın tanımını yapmak gerekir. Kaynak: Kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz(Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulüde Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Bir başka ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden(örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hak ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise; tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur.
    Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak su bir başka ifadeyle özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine de sahiptir.Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 756/2. maddesi gereğince "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda resmi senet yolu ile tapu malikinin rızası ile kurulabilir.
    Yine benzer şekilde Türk Medeni Kanununun 837. maddesi de "Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer.Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddeden de anlaşıldığı gibi, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devride kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür.
    Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca Türk Medeni Kanunu’nun 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir(m.704/2).
    Bu durumda kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılması mümkündür.
    Gerçekten Türk Medeni Kanununun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilcek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel su taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
    Mahkemece mahallinde 19.11.2013 tarihinde yapılan keşif sonucu alının jeoloji bilirkişi raporunda dava konusu suyun orman arazisinden çıktığından genel su olduğu, debisinin 0,012lt/sn olup günlük 1036,8 lt su elde edilebileceği, davacının günlük 300 lt, davalının ise günlük 900 lt suya ihtiyacı olduğu ancak suların enaz olduğu dönemde debi ölçümlerinin yapılmasının gerektiği belirtilmiştir.
    Bu durumda mahkemece suların en az olduğu dönemde jeoloji, fen ve ziraat bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak dava konusu suyun debisi ölçülmeli, tarafların suya olan ihtiyaçları belirlenmeli, davacıların ihtiyacından fazla suyun olduğunun anlaşılması durumunda davalının da bu genel sudan yararlanmasını sağlayacak infaza elverişli su rejimi kurulmalıdır.
    Değinilen yönler gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi