16. Hukuk Dairesi 2020/1433 E. , 2020/5394 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, Sarıkamış İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 9 parsel sayılı 5701,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak, davalılar ... ve paydaşları adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup aynı zamanda meraya da sınır olduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacağını öne sürerek, taşınmazın adına tescili ya da mera olarak sınırlandırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın uzun yıllardır tarla olarak kullanıldığı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve kamu malı niteliğinde mera da olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın niteliğinin ve zilyetlik durumunun tespiti amacıyla hava fotoğraflarından yararlanılmamış, davacı Hazine tarafından aynı ada 3, 5, 10, 11, 12, 20, 28, 36, 40, 46, 48 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da aynı iddia ve sebeple davalar açıldığı, yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile taşınmazların mera olarak sınırlandırılmalarına karar verildiği ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 2011 ve 2012 yıllarında yapılan temyiz incelemesi sonucunda büyük çoğunluğunun onandığı, birkaç dosyada da inceleme ve araştırmaya yönelik olarak hükmün bozulduğu, eldeki dosyanın temyiz incelemesi sırasında UYAP üzerinden yapılan araştırma ile anlaşıldığı halde, Mahkemece anılan davaların akıbetleri araştırılmamış ve bu davaların eldeki davanın esası yönüyle göz önünde bulundurulması gerekip gerekmediği düşünülmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi Mahkemece öncelikle, tespit tarihi olan 2009 yılından 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğünden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilmeli, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, komşu köylerde ikamet edip davada menfaati bulunmayan yerel bilirkişiler, tanıklar, 3 ziraat mühendisi, 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak bu keşifte taşınmazların öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, komşu 116 ada 37 parsel sayılı taşınmazın ham toprak niteliği ile tespit edilmişse de kadim mera olarak kullanılıp kullanılmadığı, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, öncesinin mera olup olmadığı, zaman içinde taşınmazların sınırlarında genişleme olup olmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle saptanmaya çalışılmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği ve hava fotograflarında 116 ada 37 parsel ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında rapor düzenlettirilmeli; zirai bilirkişi kuruluna, çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz ile gerek sınırında bulunan ham toprak niteliği ile tespit ve tescil edilen 103 ada 37 parsel ve bu parselin devamında yer alan 103 ada 52 nolu mera parseli arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, dava konusu taşınmazla ham toprak niteliğiyle tespit edilen ve mera niteliğiyle sınırlandırılan bu taşınmazlar ile gerekse de komşu taşınmazların arasında toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın meradan açma olup olmadığı hususlarını irdeleyen, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor hazırlanması ve çekişmeli her bölümün dört hududunu gösterir şekilde ve taşınmazın hangi bölümüne ait olduğuna dair gerekli açıklamanın yapıldığı fotoğrafların raporlara eklenmesi istenmeli; 106 adanın 1 ila 52 parsellerine ait kadastro sonucu oluşmuş tüm tapu kayıtları hükmen oluşmuş ise kesinleşme şerhlerini de gösterir şekilde mahkeme ilamları getirtilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek ve gerekçede tartışılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.