
Esas No: 2014/18439
Karar No: 2015/1505
Karar Tarihi: 29.01.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/18439 Esas 2015/1505 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçen süreyi 3201 sayılı Yasaya göre borçlanabileceğini, ..."da çalışma başlangıcı olan 01.05.1989 tarihinin ..."de sigorta başlangıcı olarak alınmasını ve aksine Kurum işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde 320l sayılı Yasa kapsamında borçlanma hakkının tespiti ve aksine Kurum işleminin iptali yönünde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294"üncü maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297"nci maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Anılan 294"üncü maddenin 4"üncü fıkrası uyarınca zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tefhim edilebilir, ancak tefhimden itibaren bir ay içinde gerekçeli kararın yazılması gerekir. Yine aynı Kanunun 298"inci maddesinin 2’nci fıkrası açık hükmü uyarınca gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa"nm 141’inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile İlgili olup, gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir görevdir.
Davaya konu somut olayda; kısa kararda, "Davanın kabulüne; davacının 3201 sayılı yasaya göre borçlanma yapmak hakkının bulunduğunun tespitine, borçlanma bedelini yatırdığında ..."da çalıştığı 01.05.1989 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine, aksi yöndeki kurum İşleminin İptal ine,"şeklinde karar tefhim edilmesine rağmen, gerekçeli kararda ise “Davanın kabulü ile; .. yasaya göre borçlanma hakkının bulunduğunun tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin İptaline," karar verilmiş olması, yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin usul ve kanun hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir. Öte yandan konuyla İlgili 10.04.1992 günlü ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.