14. Hukuk Dairesi 2014/6985 E. , 2014/12097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/572-2014/131
Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 16.07.2013- 29.07.2013 gününde verilen dilekçe ile su kaynağına elatmanın önlenmesi ve tescil, karşı dava elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme bedeli istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, karşı davalı, 1964 yılında dava konusu su kaynağından 40 mt boru döşeyerek köy ilkokulunun çeşmesine su getirdiklerini, davalının su götürülmesine müdahale ettiğini ileri sürerek davalının suya vaki müdahalesinin önlenmesi ile suyun kaynağı ile kanalın geçtiği kısmın bedeli karşılığında köy tüzel kişiliği adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, karşı davacı, 1964 yılında köy ilkokulunun çeşmesine götürülen suyun kendi taşınmazından çıkan kaynak suyu olmadığını ancak şimdi maliki olduğu tarladan çıkan suyun götürülmek istendiğini, tarlasının izinsiz ve haksız olarak kazıldığını, yere taş ve boru döşendiğini, ağaçların söküldüğünü, toprağın erozyana açık hale getirildiğini belirterek tarlasından çıkan su kaynağına elatmanın önlenmesi ile eski hale getirme bedeli olarak 250,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının açtığı elatmanın önlenmesi davasının reddine, karşı davanın kabulü ile davacı köyün su ihtiyacını gidermek için kamulaştırma yoluna gidilebilecekken davalının muvafakatı olmaksızın taşınmazına müdahale edildiği gerekçesiyle davacının elatmasının önlenmesine, 160,00 TL eski hale getirme bedelinin tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı, karşı davalı ile davalı, karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 761. maddesi; “Evi, arazisi veya işletmesi için gerekli sudan yoksun olup, bunu aşırı zahmet ve gidere katlanmaksızın başka yoldan sağlayamayan taşınmaz maliki, komşusundan, onun ihtiyacından fazla olan suyu tam bir bedel karşılığında almasını sağlayacak bir irtifak kurulmasını isteyebilir. Zorunlu su irtifakının kurulmasında öncelikle kaynak sahibinin menfaati gözetilir…” şeklindedir.
Zorunlu su mecra irtifakı kurulmasına ilişkin istemlerde; isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacı olup olmadığının saptanması, taşınmazının bu ihtiyacını karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, su ihtiyacı varsa bunu kendisinin aşırı zahmet ve gidere katlanarak başka yoldan sağlayıp sağlamayacağının araştırılması, bütün bunların yanında da zorunlu su irtifakı kurulacak kaynak sahibinin menfaatinin gözetilip gözetilmediği hususları üzerinde durulması gerekmektedir. O yüzden bu tür davalarda zorunlu su irtifakı kurulacak güzergâhtaki bütün taşınmaz malikleri ile kaynak sahibi davada taraf olarak yer almalıdır. Çünkü bu tür irtifakın da kesintisizlik ilkesine göre tesisi gerekir. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği de belirlenerek kararda gösterilmelidir.
Öte yandan,TMK"nın 756. maddesine göre, kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
Suya müdahale davalarında, davacı, kaynak veya akarsuyun sahibi olduğunu veya kullandığı suyuna elatıldığını (yararlanmasının önlendiğini) iddia eden kişi ya da kişilerdir. Bir başka ifade ile genel suları kullanan ve müdahale edilmesi halinde bundan zarar gören kişiler dava açma hakkına sahiptir.
Somut olayda, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan jeoloji, zirai ve fen bilirkişi raporlarında; davalı, karşı davacının maliki olduğu taşınmazda bulunan yeraltı suyunun kazılarak yaklaşık taşınmazdan 30 mt kanal geçirilmek suretiyle davacı, karşı davalı köye su götürülmek istendiği, yapılan kazı ve dolgu çalışmaları ile tarlanın eski haline getirildiği tespit edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, suların az olduğu dönemde jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi ve fen elemanından oluşacak uzman bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, dava konusu suyun debisi ölçülerek, özel su mu, yoksa genel su mu olduğu tespit edilmeli, genel su olduğu sonucuna varılırsa; genel sulardan, herkes ihtiyacı oranında öncelikli ve kadim hak korunarak yararlanabileceğinden; tarafların suya ihtiyaçları gözetilerek çekişmeyi kesin olarak çözümler nitelikte ortak yararlanmayı ve paylaşımı öngören infaza elverişli su rejimi kurulmasına karar verilmesi, özel su olduğu sonucuna varılırsa isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacı olup olmadığının saptanması, taşınmazının bu ihtiyacını karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, su ihtiyacı varsa bunu kendisinin aşırı zahmet ve gidere katlanarak başka yoldan sağlayıp sağlamayacağının araştırılması, bütün bunların yanında da zorunlu su irtifakı kurulacak kaynak sahibinin menfaatinin gözetilip gözetilmediği hususları üzerinde durulması gerekmektedir.
Mahkemece, değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.