
Esas No: 2011/2483
Karar No: 2011/2438
Karar Tarihi: 25.04.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/2483 Esas 2011/2438 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... mirasçıları; ... ve müşterekleri ile Hazine ve Orduzu (Bahçebaşı) Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.02.2010 gün ve 582/77 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı ... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı bulunan, kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan 13000 m2 ve 4500 m2 civarındaki tapusuz taşınmazların vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Orduzu Belediye Başkanlığı, davaya bir cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli krokide B harfiyle gösterilen 13000 m2 taşınmaza ilişkin davanın kabulüyle bu bölümün davacı ... mirasçıları adına veraset belgesindeki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, aynı tarihli krokide A harfiyle gösterilen 4500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün 2006 yılında mera olarak tahsis edilip mera tahsis kararının 2006 yılında kesinleştiği, mera tahsis kararı iptal edilmediği sürece mera olan bu taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisabı mümkün olmadığı gerekçesiyle bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı ... vekili ve redde ilişkin bölümü de davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, yapılan araştırma ve toplanan delillere, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli krokide B harfiyle gösterilen 13000 m2 taşınmaz bölümünün 25.11.1972 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında taşlık olarak tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısı ile paftasından anlaşıldığına, davacı ... tarafından imar-ihya çalışmalarının 1975 yılında tamamlandığı tarihten davanın açıldığı 05.04.2000 tarihine kadar 20 yılı aşkın süredir davacı ... ve yargılama sırasında öldüğü için usulüne uygun olarak davaya katılan mirasçıları tarafından ekonomik amacına uygun olarak zilyet ve tasarruflarında bulundurdukları yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından beyan edildiğine, uzun yıllardan beri tarımsal amaçla kullanılan 2. sınıf kayısı bahçesi niteliğinde olduğu ve üzerinde 35 yaşlarında 142 adet kayısı ağacı bulunduğu Ziraat Mühendisi tarafından raporunda gerekçeli olarak açıklandığına, tapuda kayıtlı bulunmadığı Tapu Sicil Müdürlüğü ve imar planı kapsamında kalmadığı Orduzu Belediye Başkanlığı tarafından bildirildiğine, davacı yararına imar-ihya ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu anlaşıldığına göre, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli krokide B harfiyle gösterilen 13000 m2 taşınmaza ilişkin olarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün kabule ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Davacı ... mirasçıları vekilinin, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 4500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne ilişkin açılan davanın reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Malatya Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısı ile kadastro paftasına göre, dava konusu reddine karar verilen taşınmaz bölümünün 25.11.1972 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında " Taşlık" olarak tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Mahallinde 25.09.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesinde otluk ve taşlık iken, davacı tarafından imar- ihya edilerek 1976 yılında kayısı bahçesi haline getirildiğini , o tarihten günümüze kadar davacı ... ve ölümüyle mirasçıları tarafından nizasız fasılasız zilyetliklerinde bulunduğunu beyan etmişler, Ziraat Mühendisi de bu taşınmaz bölümünün üzerinde 35 yaşlarında 52 adet kayısı ağacı bulunduğunu, % 3-8 eğimli ve uzun yıllardan beri tarımsal amaçla kullanılan 2. sınıf kayısı bahçesi niteliğinde olduğunu raporunda gerekçeli olarak açıklamıştır.Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 4500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün mera komisyonunca 06.01.2006 tarihinde Orduzu Beldesi Tüzel Kişiliğine tahsis edilen (C) harfiyle gösterilip sınırlandırılan 2017063 m2 mera içinde kaldığı açıklanmıştır. Tapuda kayıtlı bulunmadığı Tapu Sicil Müdürlüğü ve imar planı kapsamında kalmadığı Orduzu Belediye Başkanlığı tarafından bildirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu Orduzu (Bahçebaşı) beldesi Yılancık mevkiinde 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri uyarınca kurulan İl Mera Komisyonu tarafından yargılama devam ederken yapılan mera tahsis çalışmaları 06.01.2006 tarihinde tamamlanmıştır. Belirtilen süre içinde dava konusu yer dosya arasında bulunan tarihsiz ancak, 4342 sayılı Mera Kanununun 5-b. maddesi gereğince düzenlenen mera, yaylak, kışlak, otlak ve çayır Tespit ve Tahdit Tutanağı ile Mera Kanununun 12.maddesine göre düzenlenen Komisyon Tahsis Kararı Raporuna göre, C parsel no olarak adlandırılmak suretiyle 2017063 dekar mera olarak Orduzu Beldesi Tüzel kişiliğine tespit ve tahsis edilmiştir. Sözü edilen tahsis kararının Malatya Valisi tarafından 17.01.2006 tarihinde olur verilmek suretiyle kesinleştiği, Malatya Valiliği İl Tarım müdürlüğünün 22.06.2006 tarih ...1654-8965 sayılı mahkemeye hitaben yazılan yazı ve ekli tahsis evraklarından anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından 05.04.2000 tarihinde eldeki dava açılmıştır. Görüldüğü gibi eldeki dava tapulama tespitinin yapılmasından sonra kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayanılarak açılan tescil davasıdır. TMK.nun 713/5. fıkrasının son cümlesi uyarınca, "mülkiyet, kazanma koşullarının gerçekleştiği anda kazanılmış olur".
Davacı ve mirasçıları tarafından imar ve ihya koşulları 1976 yılında tamamlandığına göre davacının (mirasçılarının) mülkiyet hakkı; anılan tarihten itibaren 20 yıllık kazanma süresinin dolduğu 1996 yılında doğmuştur. Görüldüğü gibi mülkiyet hakkı 4342 sayılı Kanun hükmü uyarınca mera olarak tahsis edildiği tarihten önce doğmuştur. Mera olarak tahsis edilen yerin öncesinin kadim mera olmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Krokide A harfi ile gösterilen yer mera olarak tahsis edilmekle taşınmazın kamu emlakine dönüştüğünün kabulü gerekir. O halde taşınmazın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline değil, mülkiyetin davacı ve mirasçılarına ait olduğunun tespitine karar verilmelidir. 4342 sayılı Mera Kanununun 13/6.fıkrasında; “Komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise, Kadastro Mahkemesine dava açılabilir” hükmüne yer verilmiştir. Az yukarıda da açıklandığı gibi, İl Mera Komisyonunun çalışmalarına başladığı tarihten çok önce (25.11.1972 tarihinde) taşınmazın bulunduğu beldede kadastro çalışmaları yapılmış ve dava konusu yer " Taşlık " olarak tespit dışı bırakılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D-son fıkrasında; “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar” denilmiştir. Somut olayda ise, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemiştir. Hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen bir uyuşmazlık hakkında Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu söylenemez. Saptanan bu olgu karşısında davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp, sonuçlandırılmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu nedenle bu bölüm için mülkiyetin tespitine karar vermek gerekirken, usul ve kanuna aykırı bir şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı ... mirasçıları vekilinin, temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün redde ilişkin bölümünün yukarıda açıklanan nedenlerle ve HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve 80,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 25.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.