15. Hukuk Dairesi 2017/23 E. , 2018/2735 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca müvekkilinin davalı borçlu şirketin işlettiği...Hotel"de mikrobiyolojik gıda analizi, havuz suyu analizi vb. işleri yapmayı üstlendiğini ve sözleşmeden kaynaklanan edimini ifa ettiğini, müvekkili tarafından yapılan iş gereği davalıya cari hesaba ilişkin faturalar tanzim edildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine ... 15. İcra Müdürlüğü"nün 2014/10027 Esas sayılı dosyasında ilâmsız takip yapıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, İcra İflas Kanunu 67. maddeye dayalı olarak itirazın iptâline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı dava dilekçesinde belirtilen otele davalının mikrobiyolojik gıda analizi, havuz suyu analizi vb. işleri yapmadığını, müvekkili tarafından otelin konaklama işletmesi ....."ye verildiğini, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, fatura konusu malların müvekkilinin temsilcileri tarafından alındığını gösterir hiç bir bilgi ve belgenin bulunmadığını, herhangi bir borç varsa kar ve zarardan sorumlu olan ..... San. ve Tic. A.Ş."nin sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın
reddini savunmuş ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, mahkemece faturaların tamamının davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, bu hali ile davalının akdi ilişkinin bulunmadığı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, davacının usulüne uygun kayıtlarında fatura bedellerinin tahsil edilmiş olarak yer alması karşısında alacaklı olunduğunun yazılı delil ile ispatlanması gerektiği ve yemin deliline dayanılmadığı için, faturaların bedelinin davacı tarafça tahsil edildiğininin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yüklenici faturaya dayalı takip yapmış, itiraz üzerine eldeki itirazın iptâli davasını açmış davalı iş sahibi ise öncelikle akdî ilişkinin varlığını inkâr etmiş, yapılan bilirkişi incelemesi ile dava konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olduğu ve ayrıca ticari defterlerinde fatura bedellerinin ödendiğine dair kayıt bulunduğu, davalı defterlerine göre ise fatura bedellerinin ödenmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinde eserin yapıldığını ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü
ise iş sahibindedir. Davalı akdi ilişkinin varlığını inkâr etmiş davacı ise bunu ticari defter kayıtlarıyla ispatlamıştır. Artık iş bedelinin ödendiğini ispat yükü davalı iş sahibinde olup, davalının ticari defterlerinde ödeme kaydı bulunmadığı gibi ödeme savunmasında dahi bulunulmamış olduğundan, ödeme vakıası ispat olunmadığı için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.