3. Hukuk Dairesi 2015/1978 E. , 2016/193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının tuvalet ihtiyacı için kapısı açık olan trafo binasına girdiğini, elektrik akımına kapıldığını, kolunda fonksiyon kaybı oluştuğunu, davalı kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 7.500.00 TL maddi tazminatın olay tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davacının kusurlu olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; illiyet bağının kesildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.
Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası"nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." ( TBK .69. maddesi ). TBK"nun 71/1.maddesine göre de; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.".Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15)
Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. maddesinde;
Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.
Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.
Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 27 . maddesinde ;
Tesislerin ve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir.
Düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının trafo binasına kilitli olmayan sağdaki kapıdan girdiği, binanın içinde de elektrik akımına kapılarak yaralandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme dayanak alınan ve üç elektrik mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporunda; davacının kendi dikkatsizliği ile yaralandığı bu nedenle % 100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Anılan raporda, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre davalının sorumluluğuna ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Diğer anlatım ile, bilirkişi raporunda; trafo binasına giren davacının tam kusurlu olduğu belirtilmiş, trafo binasının kimsenin giremeyeceği şekilde yapılması gerektiği gözardı edilmiş, bilimsellikten uzaklaşılmış, tarafların olay nedeniyle sorumluluğu yasal hükümler çerçevesinde tartışılmamıştır. Bu nedenle, bilirkişi raporu, dava konusu olaydaki sorumluluğu aydınlatacak nitelikte bulunmamıştır. Zira, olayın meydana geldiği trafo binasının kapısının kişilerin girişini engelleyecek biçimde güvenli olmadığı ( kilit gibi ) anlaşıldığına göre davalının olayda kusurunun bulunduğu sabittir. Bu durumda, davalının en küçük bir kusurunun bulunması dahi illiyet bağını kesmeyeceğinden davalı sorumluluktan kurtulamaz. Bu durumda, zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılarak hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ve tehlike sorumluluğuna ilişkin; davacı açısından ise, olaydaki bölüşük kusura ilişkin değerlendirmeler içeren, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan (elektrik mühendisi ) bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.