8. Hukuk Dairesi 2010/5821 E. , 2011/2436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2010 gün ve 200/78 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ..., satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 182 ada 2 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu 182 ada 2 parsele ait kadastro tutanağından; senetsizden, 71 nolu Toprak Komisyonu tarafından 1096 parsel olarak Hazine adına kayıtlı bulunduğu ve şagilinin de Abdurrahman Yıldırım olduğu, onunda 1968 yılında Ahmet Ağdaş"a sattığı ve Ahmet"in buraya ait kaydı ibraz etmediği gerekçesiyle 46853 m2 yüzölçümünde ve " Tarla " niteliğiyle 04.09.2003 tarihinde Hazine adına tespit edildiği ve tespitin itiraz edilmeden 14.07.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu parselin dayanağı olduğu anlaşılan 1096=25 belirtme parseline ait belirtmeliğe göre de; taşınmazın ... işgalinde olarak gösterildiği , 1950 yılından sonra köy merasından açılmak suretiyle tarla haline getirildiği ve hiçbir tasarruf vesikası ibraz edilmediği gibi, herhangi bir hak iddiasında da bulunulmadığından 24.07.1963 tarihinde Hazineye ait olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
182 ada 2 parsele ait kadastro tutanağının edinme sütunundaki bilgiler ile parselin dayanağını oluşturduğu anlaşılan 1096 belirtme parsel tutanağındaki bilgilere göre, uyuşmazlık meraya ilişkin bulunmaktadır. Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalarda taşınmaza belirtmelik parsel numarası verilmiş, ancak Hazine adına tapu kaydı oluşturulmamıştır. Yani taşınmaz kadastro öncesi tapusuz bir yerdir.
4342 sayılı Mera Kanununun, 3/d maddesine göre, “Mera: Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri” ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 4. maddesine göre de; “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur. Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz ...”
Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1.maddesi uyarınca, yerel bilirkişi ve tanıklar da dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sırasında davacı tarafın süresinde verdiği 16.12.2009 tarihli tanık listesindeki beş tanıktan bir tanık dinlenmiş, usulüne uygun olarak vazgeçme olmadığı halde diğer tanıklar dinlenmediği gibi, davacı ve davalı taraftan herhangi birisinin göstermediği kadastro tutanak bilirkişilerinin yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur.Kadim ve tahsisli mera araştırması yapılmamış, komşu parsellere ait kadastro tutanak ve varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtları getirtiltilip mahallinde usulüne uygun olarak uygulanmamış, taşınmazın yüzölçümünün büyüklüğü nedeniyle uyuşmazlığn çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait ve tespitin yapıldığı 04.09.2003 tarihinden 20 yıl öncesine ait (1978-1983 ve ayrıca 1983-1988 yılları arasında) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları ile dava konusu taşınmaza komşu 105 ada 25, 26, 27, 41 ve 44 ile 182 ada 1,3 ve 4 sayılı parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, taşınmazın bulunduğu köye ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, varsa mera tahsis tutanağı, mera norm kararı ve mera paftası ile kadim mera kayıtlarının getirtilmesi, uyuşmazlığın meraya ilişkin olması sebebi ile yerel bilirkişi ve tanıkların komşu köylerden seçilmesi, ondan sonra yerel, teknik ve ziraatçı bilirkişi aracılığıyla taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazın kadastro tespit tarihinden önceki niteliğinin belirlenmesi, mera kayıtları uygulanarak kapsamının tayin edilmesi, tahsisli yada kadim mera olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, sözü edilen tapu ve vergi kayıtları ile hava fotoğraflarının uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametrik uzmanı harita mühendisi, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, 182 ada 2 sayılı parselin getirtilen hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi durumda bulunduğu üzerinde durulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, komşu taşınmazlara uygulanan kayıtlarla denetleme yapılması, komşu kayıtlarının taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, yapılan uygulamaların Yargıtay denetlemesine elverişli şekilde teknik bilirkişi tarafından krokisine işaret ettirilmesinin sağlanması, taşınmazın çevre kıyaslaması yapılmak suretiyle niteliği hakkında uzman ziraatçı bilirkişiden görüş alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı Hazine temsilcisinin, temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.