8. Hukuk Dairesi 2018/3488 E. , 2019/4656 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkiline ait olan 1804 ve 1454 sayılı parselleri davalının, 2011 yılından beri hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın kullandığını, meyve bahçesi olan bu taşınmazlardan davalının 2012-2013-2014 yıllarında ürün elde ettiğini ve müvekkiline herhangi bir ödemede bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2012 yılı için 1000 TL, 2013 yılı için 1000 TL, 2014 yılı için 3000 TL olmak üzere toplam 5000 TL"nin davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 12.057,49 TL ecrimisil bedelinin 7.057,49 TL"sinin ıslah tarihi olan 09.07.2015 tarihinden itibaren, geriye kalan kısmının 2012 yılı için 1.000,00 TL, 2013 yılı için 1.000,00 TL, 2013 yılı için 3.000,00 TL ecrimisil bedelinin her yıl için hesaplanan miktarlar yönünden ayrı ayrı olmak üzere her yılın birinci gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK"nin 26/1. maddesi (1086 sayılı HUMK"un 74. maddesi) uyarınca hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Açıklanan bu ilke ışığında; somut olayda, dava dilekçesinde kademeli faiz talebi olmamasına rağmen, Mahkemece talep aşılarak kademeli faize hükmedilmesi, HMK mad.26/1 hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.
Ayrıca ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirme gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle; özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olaya gelince; hükme esas alınan ecrimisil hesabını içerir raporda, taşınmazın değerlendirme tarihindeki mevki şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde yıllık getireceği net gelirin saptandığı ve değerlendirmenin, söz konusu kültür bitkilerinin yetiştiriciliği ve pazarlanmasındaki güncel verilerden yararlanılarak yapıldığı belirtilmiştir. Dosya kapsamında yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde ilgili yerlerden getirtilen herhangi bir kayıt bulunmadığı, raporda kullanılan verilerin neye göre tespit edildiğinin belirsiz olduğu ve sonuç olarak hükme esas alınan ecrimisil hesabını gösterir raporun yukarıda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın soyut bir takım belirlemeler ile hazırlandığı, ayrıca tarafların, Mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmazların niteliklerine ve kullanım biçimlerine göre yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.