10. Hukuk Dairesi 2014/1763 E. , 2015/1449 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava, Alman Rant sigortasına giriş olan 05.05.1978 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi, 01.01.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, sigorta başlangıcına ilişkin istemin kabulüne, kesin dönüş gerçekleşmediğinden bahisle tahsis isteminin ise, reddine karar verilmiştir.
Hükmün taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemenin, borçlanma ve tahsis belgelerinde ikamet adresinin yurtdışı olarak gösterilmesi, 27.02.2013 günlü Alman ikamet belgesine göre, 1981 yılından itibaren Almanya’da ikamet ettiğinin bildiriliyor olması ve böylece kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediğinden bahisle, yaşlılık aylığı bağlanmasına yönelik davacı isteminin reddine dair kararı eksik incelemeye dayalıdır.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ıncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi de, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Bilindiği üzere 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K.
sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56’ıncı maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3’üncü maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,
a) Yurda kesin dönülmüş olması,
b) Tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması,
c)Borcun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması koşullarının hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6’ıncı maddesi hükümleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır. Anılan düzenleme, aylık bağlanması için “kesin dönüş” şartını aramakla birlikte, “kesin dönüş” konusunda açıklayıcı bir bilgi içermez.
Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden ilgili ülkenin sosyal güvenlik kuruluşundan işsizlik,hastalık gibi yardım alarak geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Yine yurt dışındaki işini kaybetmek de her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Giderek kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir.
Öte yandan, 06.11.2008 tarih 27046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de “Kesin dönüş; Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu” ifade edeceği öngörülmüştür. Yönetmelikteki, kesin dönüşün tanımında yer alan “sosyal sigorta ödeneği” ibaresinin, ne anlama geldiği ifade edilmektedir. Buna göre “sosyal sigorta ödeneği” çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödemeleri ifade etmektedir. Tanımda geçen “sosyal yardım ödeneği” de, bulunulan ülke mevzuat kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir geliri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yurt dışı sürelerini borçlananlara aylık bağlanmasında, öncelikle yurt dışındaki çalışmaları ve varsa ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneklerinin sona ermesi şartı aranacağı, kesin
dönüş ifadesinden, hiçbir şekilde mutlak anlamda yurt dışında bulunduğu ülkeden, Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde anlaşılmaması gerekmektedir.
Açıklanan mevzuat hükümleri ve uygulama dikkate alındığında yasada yer alan “kesin dönüş” olgusuna uygulama ve mevzuat dikkate alınarak bir değerlendirme yapmakta zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca çalışanlar bakımından yapılan değerlendirmenin ev kadınları yönünden de gözetilmesi amaca uygun bir yorum olacaktır.
Bu yorum tarzı, Anayasanın 62. maddesinde yer verilen “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültür ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliğinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerine yardımcı olunması için gereken tedbirler alır.” Hükmüne de uygun yorum yapılmış olacaktır (HGK’nun 20.02.2013 gün ve 2012/10-1148 esas ,2013/261 karar sayılı ilamı).
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında da; işsizlik sigortasından yardım almak kişinin yurt dışında oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturduğu, bu karinenin aksinin, somut olayın özellikleri içinde belirlenecek aynı güçteki delillerle de ispat olunabileceği vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 05.05.1978 tarihi itibarıyla Alman rant sigortasına giriş yapan, 05.05.1978-04.05.1988 tarihleri arası Almanya hizmetlerini 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanarak 19.03.2013 tarihinde tahsis başvurusunda bulunan davacının; 26.02.2013 günlü Alman sigortalılık sürelerini gösterir hizmet cetveline göre, 01.06.2008 tarihinden itibaren “Rentenbezug” olarak tabir edilen “emeklilik aylığı” almağa başlaması ve aynı tarih sonrasında ikamete dayalı bir sosyal yardım aldığına ilişkin bilgiye de rastlanmaması karşısında, aylık bağlanabilmesi için anılan yasanın 6’ıncı maddesinde aranan kesin dönüş şartının mevcut olduğu değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.