MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 726, 789, 790, 805 parsel sayılı 3.033.71, 4.768.61, 776.52 ve 509.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 2001 yılından beri ... mirasçılarının kullanımında olduğu şerhi verilerek, tarla niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiş; 1852 parsel sayılı 797.758.938 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiş; 676 parsel sayılı taşınmazın ise 1852 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı anlaşıldığından hükmen, tutanağının iptaline karar verilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların kök muris ..."dan kaldığı, kendisinin de mirasçı olmasına rağmen adının beyanlar hanesine yazılmadığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 1852 ve 676 parseller hakkındaki davada mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın bir örneğinin görevli Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; 726, 789, 790 ve 805 parsel sayılı taşınmazlara ait tutanakların beyanlar hanesindeki şerhin iptali ile yerine, 6831 sayılı Kanun uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın 2001 yılından beri, payları belirtilmek suretiyle muris ... mirascılarının kullanımında olduğu şerhinin yazılmasına ve tespit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazinenin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak hükümde, ... mirasçılarından olan ..."ın adının ve payının yazılmaması suretiyle hüküm fıkrasında yanlışlık yapılması isabetsiz olduğu gibi; davalı Hazine lehine takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınmasına karar verilmesi gerekirken davacı ile birlikte davaya dahil edilen davalılardan tahsiline karar verilmesi de isabetsiz olmuştur. Ancak bu yanlışlıkların maddi hatadan kaynaklandığı ve yanlışlıkların düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasının gerekmediği anlaşıldığından; kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin 2. fıkrasında "1750 payın ..." ibaresinden sonra gelmek üzere "672 payın ..." sözcüklerinin yazılmasına, 2. bendin vekalet ücretine ilişkin 4. fıkrasında geçen "davacı ve dahili davalı gerçek kişilerden eşit paylar ile alınarak" ibarelerinin hüküm yerinde çıkarılarak yerine "davacıdan alınmasına" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.