8. Hukuk Dairesi 2010/5083 E. , 2011/2343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
..., müdahil davacı ... ile ... ve müşterekleri, dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Selendi Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2010 gün ve 89/39 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, 123 ada 131 parsel sayılı taşınmazın davalı ... ile ortak miras bırakanları olan babaları ...’dan intikal eden yer olmasına rağmen sadece davalı adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın tüm ...mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, daha sonra verdiği 4.3.2008 hakim havale tarihli ıslah dilekçesi ile de yargılama sırasında dava konusu taşınmazın 24.9.1971 tarihli senetle davalı ... ve ... tarafından birlikte satın alınan yer olduğunun belirlendiğini, ...’ın vekil edeni ile davalı ...’nın bekar ve çocuksuz ölen kardeşleri olduğunu, bu nedenle taşınmaz üzerinde vekil edeninin ölen kardeşi ...’e ait hisse üzerinde mirasçılık sıfatı nedeniyle hak sahibi bulunduğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazın davalı ... ile birlikte ...’ ın tüm mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istediklerini bildirmiştir.
Davaya katılan ... ... 22.4.2008 hakim havale tarihli dilekçe ile; dava konusu yerin öncesinin davalı ... ile ölen eşi ...’e ait bulunduğunu, ...’in sağlığında bu yer üzerindeki payını kendisine devrettiğini ileri sürerek davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile ½ payının kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ise davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. .
Mahkemece, “dava dilekçesindeki talebinin, taşınmazın kaydının ... mirasçıları adına yapılması olduğunu, daha sonra ıslahla başka bir kişinin mirasçıları adına tescil isteğinde bulunduğunu, bu şekilde davanın taraflarının değiştirilmesinin mümkün olamayacağı” görüşünden hareketle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın davalı ile ortak miras bırakanları olan ...’dan kaldığını ileri sürerek davalı ... adına olan kaydın iptali ile taşınmazın tüm ...mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiş, daha sonra yargılama sırasında ortaya çıkan durumu değerlendirilerek dava konusu yerin davalı ... ile miras bırakanı ...’e ait olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek davalı ... adına olan kaydın iptali ile taşınmazın ... ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Diğer bir ifade ile, davalı ... adına olan kaydın ½ oranında iptali ile iptaline karar verilen payın ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgelerine göre, davacı ... ve davalı ... hem 15.2.2004 tarihinde ölen ...’ın hem de 20.11.1973 tarihinde ölen ... ...’ın mirasçılarıdır. Her iki miras bırakanın ölüm tarihlerine göre terekelerinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır Elbirliği mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu taşınmazlarda mirasçıların birbirleri aleyhine tek başına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olup oybirliği aranmaz (HGK 23.10.1996 T. 1996/7-522 esas ve 1996/713 karar). Mirasçılardan birinin taşınmazın diğer mirasçılar adına da tapuya tescilini istemesi TMK 640 ve 702. maddelerine göre de mümkün değildir. Davacı, mirasçılar arasında görülen böyle bir davada, sadece kendi payı yönünden iptal ve tescil isteğinde bulunabilir. Usulüne uygun şekilde dava açmayan ve hak talebinde bulunmayan diğer mirasçıların davaya olurlarının alınması veya terekeye temsilci atanması yolu ile içlerinden birinin açtığı dava sonucunda pay sahibi olmaları mümkün değildir. Bu nedenle ... terekesine temsilci atanması ve taraflar dışında kalan ... mirasçılarına davanın yöneltilmesinin görülmekte olan dava bakımından hiçbir gereği ve geçerliliği bulunmamaktadır. Davanın davacısı ... ve davalısı da ...’dır. Bu durum dava dilekçesinde de ıslah dilekçesinde de taraf değişmemiştir. Diğer bir anlatımla davada yapılan ıslahla taraf değiştirilmemiş sadece davanın sebebi değiştirilmiş ve talep sonucunu daraltmış olup HUMK.nun 83 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca bu mümkündür.
Dolayısı ile mahkemenin söz konusu ıslahla davanın taraflarının değiştirildiğine ilişkin görüşünde isabet bulunmamaktadır.
Bundan ayrı usulüne uygun şekilde davaya katılan ve bağımsız hak talebinde bulunan ...’ın istekleri hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmiş değildir. Her ne kadar verilen hükmü davaya katılan ... temyiz etmemiş ise de, Selver’in iddiası davacının istekleri bakımından önemli olup birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektirmektedir. Mahkemece yapılacak iş, ıslahla değiştirilen talep doğrultusunda ve yukarıda açıklanan ilkeler ışığında tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak delillerinin toplanıp değerlendirilmesi ve ondan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 21.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.