8. Hukuk Dairesi 2018/3487 E. , 2019/4649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili, birleşen dosya davalıları ... ve ... taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin 952 parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından olduğunu, davalıların söz konusu taşınmazı kendilerine aitmiş gibi kullandıklarını ve taşınmazın ön kısmına demirden bahçe giriş-çıkış kapısı yaptıklarını, müvekkilinin tüm sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen haksız işgallerine son vermediklerini belirterek, davalıların dava konusu taşınmaza elatmalarının önlenmesine, taşınmaz üzerinde yaptıkları demir kapı, bahçe duvarı, ve buna benzer tüm yapıların kal"ine ve fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/24 Esas, 2014/42 Karar sayılı el atmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil dosyasında da; davacı vekili, davalı ... ve.. karşı aynı iddiayı ileri sürmüş ve aynı talepte bulunmuştur.
Davalı ..., davalı ... ve birleşen dosya davalısı İbrahim cevap dilekçesi vermemiştir. Birleşen dosya davalısı Salih, babası İsmail Kelemci tarafından dava konusu taşınmazın ... Aşçı"dan yaklaşık 56-57 yıl önce satın alındığını, taşınmazın üzerine ahır ve samanlık yapıldığını, babası öldükten sonra da taşınmazı kendilerinin kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
1.Davalı ... vekili ve davalı ..."in temyiz itirazının incelenmesinde;
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;
Mahkemece, dava konusu taşınmaz elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan, kâl talebinin tek bir ortak tarafından ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, kâl talebinin reddine karar verilmiştir. Üzerinde durulması gereken nokta; elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmaz üzerine üçüncü kişilerce yapılan yapıların kâl"ini, ortaklardan sadece birinin talep edip edemeyeceğidir.
Türk Medeni Kanunu (TMK) m.640/II hükmüne göre: "Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler". Aynı maddenin IV. fıkrasına göre "Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır". TMK m.640/IV hükmü, mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği yasal yolları "terekedeki hakların korunması" ile sınırlı tutmuştur. Açılan davanın terekedeki hakların korunmasına ilişkin olmadığı durumlarda ana kural olan TMK m.702/II: " Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir" hükmü geçerli olacaktır. Anılan hüküm uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne varki davaya devam edebilmesi için öteki ortakların muvafakatlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı, murisinden intikal eden taşınmaza paydaş olmayan davalıların elatmalarının önlenmesi ve bunlara ait yapıların kâl"i ile birlikte davalılardan ecrimisil isteminde bulunmuş ancak yargılama sırasında ecrimisil talebinden feragat etmiştir. Terekeye dahil bir taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi ve kâl davası "terekedeki hakların korunması" kapsamına girdiğinden, bahsi geçen davalar mirasçılardan sadece biri tarafından da açılabilir. O halde; davacı tek başına kâl talebinde bulunma sıfatına haiz olduğundan, talebin esastan incelenip karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Davalı ... vekili ve davalı ..."in temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, davacı vekilinin temyiz itirazının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüne, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
68,50 TL peşin harcın onama harcından mahsubu ile kalan 204,74 TL"nin birleşen dosya davalılarından alınmasına ve peşin alınan harcın da istek halinde davacıya iadesine 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.