14. Hukuk Dairesi 2014/6984 E. , 2014/11985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2012
NUMARASI : 2012/904-2012/1129
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/01/2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın 1639 parsel sayılı taşınmaz maliki davalı M.. Ç.. yönünden kabulüne dair verilen 08/11/2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı M.. Ç.. mirasçısı H.. Ç.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı M.. Ç.. aleyhine açılan davanın kabulüne, 102 parsel sayılı taşınmaz lehine 1639 parsel sayılı taşınmaz üzerinden 12/07/2012 tarihli raporda yeşil ile gösterilen 183,00 m2 lik alandan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı M.. Ç.. mirasçısı H.. Ç.. temyiz etmiştir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Lehine geçit hakkı istenen 102 parsel sayılı taşınmaz elbirliği mülkiyet rejimine tabi olup, davacı da dava konusu taşınmazda mirasçı olarak pay sahibi bulunmaktadır.
Elbirliği halinde mülkiyette, somut olayda olduğu gibi mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir.
Türk Medeni Kanununda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davaya devam edilebilmesi için kural olarak öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re’sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmaksızın veya Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek dava konusu 102 parsel sayılı taşınmazdaki murisin payı yönünden çekişmenin esasının incelenip davanın kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Dairemizin yukarıda açıklanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük ve şartları uygun olan parselden geçit tesisine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.