Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/289
Karar No: 2021/124

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/289 Esas 2021/124 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/289 E.  ,  2021/124 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 13. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 165-315


    Sanık ..."in hırsızlık suçundan beraatine ilişkin Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.11.2013 tarihli ve 44-488 sayılı hükmün, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 22.02.2017 tarih ve 13300-1635 sayı ile;
    "1- Sanığın uzaktan akraba oldukları ve uzun zamandır görüşmedikleri şikâyetçinin evine giderek çalınan takıların da bulunduğu şikâyetçiye ait odada iki gece kaldıktan sonra memleketine döndüğü, sanığın ayrılmasından birkaç gün sonra takılarını kontrol eden şikâyetçinin, mücevher kutusu içerisinde bulunan pırlanta küpeler ile altın bileklik ve zincirin yerinde olmadığını görüp sanıktan şüphelendiği, sanığı telefonla aradığı, sanığın önce takıların kendisinde olmadığını söylediği, bir gün sonra bileklik ve zincirin makyaj çantasında tokaya sarılı hâlde bulduğunu, çantaya nasıl girdiğini bilmediğini belirttiği, ancak küpelerin olmadığını ifade etmesi üzerine müştekinin şikâyetçi olduğu olayda, sanığın eylemi sübuta ermesine rağmen yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi,
    2- Kabule göre de; sanık hakkında beraat kararı verildiği hâlde katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 23.06.2017 tarih ve 165-315 sayı ile (2) numaralı bozma nedenine uymuş, (1) numaralı bozma nedenine ise, "Sanık tüm aşamalardaki anlatımlarında, akrabası olan katılanın evinde kaldığını ancak herhangi bir hırsızlık yapmadığını, evde kendisi ile birlikte katılanın küçük yeğenlerinin de bulunduğunu, evine döndükten sonra katılanın kendisini arayarak pırlanta küpesi ve kolyesini bulamadığını söylemesi üzerine yanlışlıkla konulmuş olabileceğini düşünerek çantasını kontrol ettiğinde, çantasında bir tokaya takılı hâlde iki altın zincir bulunduğunu görüp bu durumu katılana bildirdiğini, ancak pırlanta küpenin ise çantasında olmadığını ısrarla savunması karşısında, bu savunma mahkememizce samimi kabul edilip evde küçük çocukların da bulunması gözetilerek, suça konu zincirlerin çocuklar tarafından makyaj çantasına konulmuş olabileceği, hırsızlık yapan bir kişinin külliyen durumu reddetmesi gerekirken, sanığın bulduğu zincirleri katılana bildirmesinin bu olayda samimi olduğu kanısını mahkememize uyandırdığı, bulunamayan pırlanta küpenin ise sanık tarafından alındığına dair katılanın iddiasından başka yeterli bir kanıt bulunamadığından hırsızlık suçunun sanık tarafından işlenmediği vicdani kanaatine varıldığı," şeklindeki gerekçe ile direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.12.2017 tarihli ve 62238 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Özel Dairece 30.05.2018 tarih ve 288-8482 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan .......’ün, uzaktan akrabası olan sanık ...’in, ikametinden hırsızlık yaptığı yönünde 17.10.2012 tarihinde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Olay yeri inceleme raporunda; hırsızlık olayının meydana geldiği ikametin giriş kapısının sağlam ve çalışır vaziyette olup kilit sistemi üzerinde herhangi bir zorlama izinin bulunmadığı, daire içinde yapılan incelemede de bir bulguya rastlanılmadığının bildirildiği,
    CD çözüm tutanağında, katılan tarafından ibraz edilen telefon kayıtları dinlenildiğinde, katılanın, sanığı aradığı, ablası Yeşim ile telefonda konuştuklarında ablasına altın zincirleri bulduğunu söylemiş olduğunu hatırlatarak ziynet eşyasını sorduğunda sanığın, bu hususun doğru olduğunu, makyaj çantasını kontrol ettiğinde bir tokaya dolanmış vaziyette iki adet zincir gördüğünü, şok olduğunu, birkaç saattir kendisine gelemediğini, tokanın da kendisine ait olmadığını söylediği, bunun üzerine katılanın, zincirleri çok önemsemediğini, asıl küpelerini istediğini, pırlanta olan küpelerinin manevi değerinin de bulunduğunu belirttiği, sanığın da yarın sabah çantasına tekrar bakacağını, çok üzüldüğünü, küpelerin kendisinde olmadığını, ancak yine de bakacağını söylediği, katılanın ise küpeleriyle birlikte diğer ziynet eşyasını ya da küpelerin parasını kendisine göndermesini istediğini, aksi hâlde müracaatta bulunacağını, kendisinden haber beklediğini söylediği şeklinde konuşma içerikleri bulunduğu bilgilerine yer verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Katılan ...... ...aşamalarda; annesiyle birlikte yaşadığını, sonradan ablasının da yanlarına geldiğini, sanığın, babasının akrabası olduğunu ancak yirmi yıldır görüşmediklerini, Facebook aracılığıyla kendilerine ulaşan sanığın son zamanlarda annesi ile telefonda samimiyeti ilerlettiğini, 05.10.2012 tarihinde de kendilerine misafirliğe geldiğini, iki gece evlerinde kaldığını, kendi odasında uyuduğunu, 07.10.2012 tarihinde evlerinden ayrıldığını, hatta sanığı otogara kendisinin bıraktığını, bir hafta kadar sonra odasındaki makyaj masasının üzerinde bulunan kutunun içindeki takılarına baktığında 5.000 TL değerindeki bir çift pırlanta küpesini, 500 TL değerindeki bir adet altın bilekliğini ve 400 TL değerindeki bir adet altın kolyesini bulamadığını, imitasyon takılarının ise yerinde durduğunu gördüğünü, sanıktan şüphelenerek 15.10.2012 tarihinde saat 00.30 sıralarında sanığı aradığını, durumu anlatarak takılarından haberinin olup olmadığını sorduğunu, hırsızlık yapmışsa yeğenlerini bahane ederek iade edebilsin diye “Belki ablamın çocukları etrafı karıştırırken çantana koymuş olabilir.” dediğini, sanığın, “Tamam, çantama bakacağım, şu an hastayım, sonra sana döneceğim.” şeklinde karşılık verdiğini, sanığın, 16.10.2012 tarihinde saat 01.30 sıralarında ablasını arayıp makyaj çantasını kontrol ettiğinde kolye ve bilekliği gördüğünü, nasıl olduğunu anlayamadığını, ablasının sorması üzerinde de küpelerin kendisinde olmadığını söylemiş olduğunu, ablası bu konuşmayı anlattıktan sonra sanığı aradığını, itiraf etmesi hâlinde delil olarak kullanmak üzere konuşmayı kaydettiğini, sanığın yaptığı aramada çantasında iki adet zincir bulduğunu ancak küpeyi bulamadığını, tekrar bakacağını, bulamazsa telafi edeceğini söylediğini, ertesi gün sanığın eşinin kendisini arayarak kolye ve zincirin eşinde olduğunu ancak küpelerin bulunamadığını, fakat telafi edeceklerini belirtip küpelerin fiyatını sorduğunu, kendisinin de pırlanta olan küpelerin 5.000 TL değerinde olduğunu söyleyince rakamı abartılı bulduğunu, eşiyle konuşup daha sonra yeniden arayacaklarını söyleyerek telefonu kapattığını, aradan birkaç saat geçmesine rağmen dönüş yapmayınca sanığın eşini arayıp sanıkla görüşüp görüşmediklerini sorduğunu, küpelerin kendilerinde olmadığı cevabı üzerine yasal yollara müracaat edeceğini söylediğini, sanığın eşinin de “Ne istiyorsanız, yapın.” deyip telefonu kapattığını,
    Tanık ... aşamalarda; olay tarihinde bahse konu ikamette kardeşi olan katılan, annesi ...ve iki çocuğuyla birlikte yaşamakta olduklarını, babasının akrabası olan ve yirmi yıldır görüşmedikleri sanığın, Facebook aracılığıyla kendilerine ulaştığını, beş-altı aydır annesi ile telefonda görüştüğünü, samimiyetin de biraz ilerlemesiyle 05.10.2012 tarihinde kendilerine misafirliğe geldiğini, iki gece evlerinde kaldığını, kardeşinin odasında uyuduğunu, 07.10.2012 tarihinde evlerinden ayrıldığını, aradan bir hafta geçince, kardeşinin, odasındaki masanın üzerinde bulunan kutunun içindeki takılarının yerinde olmadığını söylediğini, önce eve hırsız girmiş olabileceğini düşünerek polise haber verdiklerini, evde yapılan incelemede herhangi bir bulgu ele geçirilemediğini, daha sonra bir haftadır kardeşinin odasına başka kimse girmediğinden sanıktan şüphelendiklerini, kardeşinin sanığı telefonla aradığını, bazı takılarının kayıp olduğunu, yeğenlerinin oynarken yanlışlıkla çantasına koymuş olabileceğini, takıları görürse çekinmeden söylemesi gerektiğini belirttiğini, sanığın da tamam dediği hâlde birkaç gün kendilerine dönüş yapmadığını, 16.10.2012 tarihinde saat 01.30 sıralarında kendisini arayan sanığın, “Makyaj çantasını kontrol ettim. Nasıl oldu anlamadım. Kolye ve bileklik benim çantama girmiş. Yonca’nın odasında makyaj yaparken kutu devrilmişti. O esnada benim tel tokama takılmış ve bende yanlışlıkla çantama koymuş olabilirim.” dediğini, bunun üzerine kendisinin küpelerin nerede olduğunu sorduğunu, sanığın “Küpeler bende değil, haberim yok. Gerekirse onları da karşılarım.” şeklinde cevap verdiğini, bu konuşmayı kardeşine anlattığını, kardeşinin de telefonun sesini dışarıya vererek sanığı aradığını, sanığın telefon görüşmesinde, zincirlerin kendisinde bulunduğunu, ancak küpelerden haberinin olmadığını söylediğini, kardeşinin küpelerin kendisi için daha değerli olduğunu belirtmesi üzerine sanığın da yeniden bakacağını söylediğini, ertesi gün sanığın eşinin kardeşini aradığını, olayı kapatmak adına gereği neyse yapacaklarına ve küpeleri telafi edeceklerine dair aralarında konuşma geçtiğini, kardeşinin küpelerin değerinin 5.000 TL olduğunu söylemesi üzerine geri adım attıklarını, bilgisinin bundan ibaret olduğunu,
    Tanık ... kovuşturma aşamasında; sanığın eşi olduğunu, eşinin katılan ile akraba olduklarını, hatırlayamadığı bir tarihte eşinin katılanın evine misafirliğe gittiğini, döndükten bir hafta kadar sonra katılanın eşini arayarak bazı takılarının kayıp olduğunu söylediğini, eşinin de herhangi bir takı görmediğini belirttiğini, daha sonra çantasının içindeki makyaj çantasını kontrol ettiğinde tokaya dolanmış şekilde zincir gördüklerini, hemen katılanı arayarak haber verdiklerini, katılanın pırlanta yüzüğünün de kayıp olduğunu söylediğini, ancak yüzüğün kendilerinde bulunmadığını, daha sonra katılanın devamlı kendilerini arayarak yüzüğün değeri olan 5.000 TL’yi talep ettiğini, tanımadığı erkek bir şahsın da telefonla arayıp katılanın tanıdığını olduğunu, 5.000 TL’yi göndermeleri hâlinde olayın kapanacağını söylediğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... aşamalarda; katılanın babası ile akraba olduklarını, ancak uzun süre görüşmediklerini, katılanın babasının vefat ettiğini öğrendikten sonra başsağlığı dilemek amacıyla 05.10.2012 tarihinde evlerine gittiğini, burada iki gece kaldığını, katılanın odasında uyuduğunu, büyük boy çantası ile el çantasının odada yerde durduğunu, daha sonra buradan ayrıldığını, on gün kadar sonra gece saat 01.00 sıralarında katılanın kendisini arayarak “Takılarım kayboldu. Evde aradım, bulamadım. Belki çocuklar çantana koymuş olabilir. Çantana bakabilir misin?” dediğini, kendisinin de “Çantalarımı boşalttım. Bir şey görmedim. Sabah olunca yeniden bakarım.” şeklinde karşılık verdiğini, ertesi sabah çantalarını yeniden kontrol ettiğini, ancak bir şey bulamadığını, akşam eve döndüğünde aklına makyaj çantasının geldiğini, açtığında makyaj çantasının içinde kendisine ait olmayan bir tokaya dolanmış vaziyette zincir gördüğünü, hemen katılanı arayarak haber verdiğini, hırsızlık suçlamasını kabul etmediğini, katılan ve ailesinin kendisine komplo kurmuş olabileceğini, çünkü ısrarla “Çantanı kontrol et.” dediklerini, görüşmeleri kayıt altına alarak sonrasında da anlaşmak için teklifte bulunmalarının normal bir durum olmadığını, hırsızlık yapsaydı bulduğu takıları da söylemeyeceğini,
    Bozma sonrası yargılamada ise; katılanın annesi ile dışarıya çıktıklarını, bu esnada başka akrabalarının da çocuklarıyla eve gelmiş olduğunu, dışarı çıkarken sadece el çantasını yanına aldığını, valizinin ve makyaj çantasının odada kaldığını, çocukların oyun oynarken takıları çantasına koymuş olabileceklerini,
    Savunmuştur.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ...’in, akrabası olan katılanın evinde misafirlikte bulunduğu sırada, kaldığı odadaki tuvalet masasının üzerinde bulunan kutudan ziynet eşyası çaldığının iddia edildiği olayda;
    Katılanın, babasının akrabası olan ve uzunca bir süredir görüşmedikleri sanığın 05.10.2012 tarihinde evlerine misafirliğe gelip iki gece kendi odasında kaldığını, 07.10.2012 tarihinde de evlerinden ayrıldığını, bir hafta kadar sonra odasındaki makyaj masasının üzerinde bulunan kutunun içindeki takılarına baktığında 5.000 TL değerindeki bir çift pırlanta küpesini, 500 TL değerindeki bir adet altın bilekliğini ve 400 TL değerindeki bir adet altın kolyesini bulamadığını, sanıktan şüphelenmesi nedeniyle ablasının sanığı arayarak durumu anlatıp takılardan haberinin olup olmadığını sorduğunu, sanığın, çantasına bakacağını söyleyerek telefonu kapattığını ve ertesi gün gece saat 01.30 sıralarında ablasını arayıp makyaj çantasını kontrol ettiğinde kolye ve bilekliği gördüğünü söylemiş olduğunu, ablasının, bu konuşmayı kendisine anlatması üzerine sanığı aradığında, sanığın kolye ve bilekliği makyaj çantasında bulduğunu, ancak küpeleri göremediğini söylediğini, aralarında geçen bu konuşmayı telefonuna kaydettiğini beyan ettiği, CD çözüm tutanağına göre de, sanığın, makyaj çantasını kontrol ettiğinde bir tokaya dolanmış vaziyette iki adet zincir gördüğü, şok olduğu, birkaç saattir kendisine gelemediği, tokanın da kendisine ait olmadığı, zincir ve kolyeyi göndermek istediği, ancak küpeleri bulamadığı şeklinde konuşma içerikleri bulunduğu anlaşılmakla birlikte,
    Sanığın aşamalardaki istikrarlı savunmalarında, katılanın evine büyük boy valiz ve seyahat çantası ile gittiğini, bu çantanın içinde bir de küçük makyaj çantasının bulunduğunu, eşyasının kaldığı odada yerde durduğunu, evine geri döndükten sonra valizi ve çantasını boşalttığını ancak olumsuz bir duruma rastlamadığını, bir hafta kadar sonra katılanın ablasının kendisini arayarak durumu anlatması üzerine o zamana değin hiç açmadığı makyaj çantasını kontrol ettiğinde kendisine ait olmayan bir tokaya dolanmış vaziyette iki adet zincir gördüğünü ve görür görmez gece saatlerinde katılanın ablasını arayıp haber verdiğini, yaptığı aramalara rağmen küpeyi bulamadığını, bahse konu eşyayı çantasına kendisinin koymadığını, hırsızlık yapsaydı bulduğu zincirleri de söylemeyeceğini, evde katılanın ablasının küçük yaştaki çocuklarının da bulunduğunu, bir ara katılanın annesi ile dışarıya çıktıklarını, bu esnada başka akrabalarının da çocuklarıyla eve gelmiş olduğunu, dışarı çıkarken sadece el çantasını yanına aldığını, valizinin ve makyaj çantasının odada kaldığını, çocukların oyun oynarken takıları çantasına koymuş olabileceklerini beyan etmesi karşısında, ceza mahkûmiyetinin her türlü şüpheden arınmış kesin ve inandırıcı delillere dayanması gerektiği cihetle,
    Katılan ve ablası tanık ..."ün, suça konu altın bileklik ve kolyenin bilerek sanık tarafından çantaya koyulduğuna ve sanığın pırlanta küpeleri de aldığına ilişkin somut ve görgüye dayalı bir beyanları bulunmadığı gibi sanığın, altın kolye ve bilekliğin çantasından çıktığını söylememe imkânı olmasına rağmen aleyhine sonuç doğuracak şekilde, gece bir vakitte katılanı arayarak yaptığı arama sonucunda bu takıları çantasında gördüğü ve iade etmek istediğini söylemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmeyip suça konu ziynet eşyasını çalmadığını, çocuklar tarafından çantasına konulmuş olabileceğini savunan sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yerel Mahkemenin sanığın atılı suçtan beraatine ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Sanığa atılı suçun sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2017 tarihli ve 165-315 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- Usul ve kanuna uygun bulunan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün ONANMASINA,
    3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi