
Esas No: 2014/9857
Karar No: 2014/10470
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/9857 Esas 2014/10470 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 26/02/2013 gün ve 2012/12936 - 2013/1926 sayılı ilâmıyla davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden bozulmasına, davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının ise reddine karar verilmiş, süresi içinde müdahil davacı ... Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, dava konusu ... İlçesi ... Mahallesi 314 ada 28 parsel sayılı 14150,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak bahçeli kargir ev vasfı ile davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olduğunu iddia ederek, Hazine adına tesciline; davacı ... ise, zilyetliğe dayanarak, taşınmazın adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır.
Davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, davacı gerçek kişinin davasının kabulüne, Hazinenin davasının reddine ve 314 ada 28 sayılı parselin davacı gerçek kişi adına tesciline karar verilmiş; davacı Hazine ve davalı gerçek kişinin temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10.04.1995 tarih ve 1995/2634 - 1995/3905 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli parselin tesbit tutanağı içeriği ile yerel bilirkişi ve tanık sözleri uyumsuz olduğu halde, bu aykırılık üzerinde durulmadığı gibi, taşınmazın komşularının niteliği araştırılmamış, ormana sınırının bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Bu nedenle, usûlünce zilyetlik ve orman araştırması yapılması" gereğine değinilmiştir.
Bozma kararından sonra Orman Yönetimi, çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi isteğiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davacı gerçek kişiler ile Hazinenin davalarının reddine, davacı ... Yönetiminin davasının kabulüne ve 314 ada 28 sayılı parselin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, davacılardan ... ve davacı Hazinenin temyizi üzerine, Dairece, taşınmazın evveliyatının orman olduğu gerekçesiyle davacı ...’nun temyiz itirazlarının reddine, Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden sonra 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile orman sınırlarına dışına çıkarıldığı ve davanın bu haliyle aynı zamanda 2/B madde uygulamasına itiraza dönüştüğü belirtilerek, taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından nitelik yitirip yitirmediği usulüne uygun araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
Davacı ... Yönetimi vekili bu sefer kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 31/01/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidi bulunmaktadır. Ancak, Kadirli beldesinde ilân edilen bu orman tahdidi sırasında 5 nolu Orman Kadastro Komisyonunca tutulan 27/02/1980 tarihli tutanakta “... Belediyesinin batı ile kuzey hudutları içinde orman bulunmadığı, doğu ve güney hudutlarının içinde Devlet ormanı bulunduğu…” belirtilmiştir. Bu nedenle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın 1977-1980 yılları arasında yapılan orman tahdidi çalışma alanı içinde kalıp kalmadığı dosya kapsamından anlaşılmamaktadır. Dairenin bozma kararına dayanak teşkil eden 05/04/1996 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun ise 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi gereğince ikinci kadastro olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edildiği, Dairenin iade kararıyla dosyaya getirttiği ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/06/2012 gün ve 2010/430 - 2012/254 sayılı dosyasının incelenmesiyle anlaşılmıştır. Ayrıca, anılan dosyada 1980 tahdidine göre değil, 1992-1994 yıllarında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4/3 maddesi göre yapılan çalışma nedeniyle 05/04/1996 tarihinde ilân edilen orman tahdidinin 2. tahdit olduğu ve dolaysıyla yok hükmünde bulunduğu Orman Yönetimi tarafından iddia edilmiş ve bu iddiası da mahkemece kabul görmüştür. Ancak, yine dosyadan, yörede 1992-1994 yıllarında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4/3 maddesi göre orman tahdidi yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır.
Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukukî niteliği orman tahdit çalışma tutanakları ve haritalarının uygulanması suretiyle belirlenir. Yörede orman tahdidi yoksa veya orman kadastro çalışması varsa dahi bu çalışma usulüne uygun bir şekilde ilân edilmemiş ise, bu durumda, Orman Yönetimi tarafından orman iddiasıyla açılan davaların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre çözülmesi gerekir. Ancak, dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastro çalışmasının bulunup bulunmadığı, çalışma varsa hangi kanuna göre ilan edildiği dosyadan anlaşılamamaktadır.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için,
a-) Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanuna göre ilân edilen orman kadastro çalışması bulunup bulunmadığı araştırılarak, şayet, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre ilân edilip, kesinleşmiş bir orman kadastro çalışmasının bulunduğu tespit edildiği takdirde, orman tahdit ve varsa aplikasyon çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile varsa aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin, yine, yörede yapılan bu orman tahdidinde kullanılan hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarının üretildiği memleket haritalarının orijinal renkli onaylı örnekleri getirtilip dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak çekişmeli taşınmazları ilgilendiren orman sınır noktaları zeminde bulunup fotoğraflanmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ve yukarıda belirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu ve varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve açıklamalı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile varsa aplikasyon harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
b-) Şayet, yörede 6831 sayılı Kanuna göre ilân edilmiş bir orman tahdidi bulunmadığı veya orman tahdidinin 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapıldığı tespit edildiği takdirde, kesinleşmiş tahditten söz edilemeyeceğinden, müdahil davacı ... Yönetiminin orman iddiasının eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması suretiyle çözülmesi gerekir.
Bu cümleden olarak; mahkemece, bu durumda yapılacak iş: çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisi yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler harita mühendisi ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan açıklamalı krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde değişik gerekçeyle bozulduğu anlaşıldığından, müdahil davacı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müdahil davacı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin, 26/02/2013 gün ve 2012/12936 - 2013/1926 sayılı red kararı aynen muhafaza edilerek değişik gerekçeli bozma kararı kaldırılarak, 21/10/2011 gün ve 1995/55 - 2011/61 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 11/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.