Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18168
Karar No: 2019/11331
Karar Tarihi: 14.11.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/18168 Esas 2019/11331 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/18168 E.  ,  2019/11331 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacılar, davacı ...’ün hamileliğinin davalı hastanede davalı doktor tarafından takip edildiğini, hamileliğinin 40. haftasının başında, fizyolojik olarak herhangi bir belirti ve sancısı olmadığı halde davalı doktorun müdahale ederek rızası olmaksızın doğumu başlattığını, suni sancı verilerek doğuma alındığını, çocuğun inmediği söylenerek doğumhanede beklenmeye başlandığını, annenin gayretine rağmen bebeğin gelmemesi üzerine davalı doktorun karnına bastırarak doğumu yaptırdığını, ancak çocuğun hiç sesinin çıkmadığını ve tamamen hareketsiz bir vaziyette olduğunu, çocuk doktorunun orada müdahale ettiğini, bu arada annenin aşırı kanaması olduğu ve rahminin alınması gerekebileceğinin kendisine ve davacı eşi ...’e söylendiğini, bir kaç saat sonra tekrar davacı ...’ün yanına gelen davalı doktorun çok sayıda miyom olduğunu ve rahmin alındığını, çocuğun ise iyi olduğunu söylediğini, davacı ...’ün rahmin tahlile gönderilmesini isteğini, gelen sonuçta rahimde bir sorun olmadığının belirlendiğini, bebeğin sonraki günlerde yapılan tetkiklerinde oksijensiz kalması nedeni ile beyninde yaygın ödem olduğunun tespit edildiğini ve akabinde 2 kez havele geçirdiğini, 28 gün davalı hastanede kalan bebeğe taburcu olmasından sonra götürdükleri başka hastanede doğumda oksijensiz kalması nedeni ile beyinde ağır hasar ve epiliptik bozukluk teşhisi konulduğunu, halen tedavisi devam eden bebeğin hareket edemediğini, göz teması kuramadığını ve gülemediğini, davalı doktorun hatası nedeni ile davalı ...’ün hayati tehlike atlattığını, rahminin alındığını ve bir daha anne olamayacağını, bebeğin ise % 100 engelli durumda olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 1.000,00’er TL maddi, anne ve bebek için ayrı ayrı 400.000,00 TL, baba için 180.000,00 TL, kardeş için 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istmişlerdir.
    Davalılar, gerekli her türlü müdahalenin zamanında ve gerektiği şekilde yapdığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davanın temeli vekalet sözleşmesidir. (BK 386-390)(TBK 502.506) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md) (TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, TBK 510 (BK 394/1) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile dotorun görev yaptığı ... kuruluşları için de geçerlidir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas kurulundan alınan raporun sonuç kısmında “... doğumu sonlandırmak için yapılan tıbbi girişimlerin tıp kurallarına uygun olduğu, bu tür zor doğumlardan sonra anne ve bebeğin sistem bulgularını etkileyebilecek daha önceden ön görülüp önlenemeyecek durumların oluşabileceğinin bilindiği, dolayısı ile annede görülen uterus atonisi ve bebekte oluşan solunum sıkıntısına bağlı ortaya çıkan nörolojik tablonun bu tür durumlarda her türlü özene rağmen oluşabileceği, komplikasyon olarak nitelendirildiği, oluşan komplikasyonlara zamanında gerekli müdahalelerin yapılmış olduğu, konu ile ilgili tüm ... personeline atfı kabil kusur ve ihmal bulunmadığı....” şeklinde tespitte bulunulmuştur. Davacıların itirazı üzerine Mahkemece talimat yolu ile 3 kadın doğum uzmanı, 1 beyin doktoru ve 1 çocuk doktorundan teşkil ettirilecek heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir. Talimat yolu ile kadın hastalıkları ve doğum uzmanı üç kişilik heyetten alınan raporda tüm ... personelinin kusuru bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş olmasına karşın, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... tarafından hazırlanan raporda normal doğum eylemi yeterli ilerlemediği ve fetal distres geliştiği halde sezaryan yapılmamasının annede doğum sonrası uterus riskini arttırdığı ve bebekte hipoksik-iskemik ensefalopatiye bağlı ciddi beyin zedelenmesi riskini arttırdığı için davalı doktorun kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Şu halde talimat yolu ile alınan bilirkişi raporları arasında çelişki oluşmuş ve Mahkemece bu çelişki giderilmeksizin davanın reddine karar verildiği gibi davacıların bilirkişi raporlarına itirazları da karşılanmamıştır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğu ve davacıların itirazlarının karşılanmadığı gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, anne ve bebeğin durumunun ayrı ayrı değerlendiren, konusunda uzman, akademik kariyere sahip içerisinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile çocuk hastalıkları (yenidoğan) uzmanı bilirkişilerin bulunduğu, daha önceki raporu düzenleyen bilirkişilerin görevli olduğu üniversiteden başka bir üniversitede görevli 5 kişilik bilirkişi kurulundan, davalıların gerekli özen ve dikkate gösterip göstermediği, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığı hususlarını gösteren, davacıların itirazlarını karşılayan, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi